İHD ve Kayıp Yakınları Selim Taş'ın Akıbetini Sordu

İHD Yüksekova Temsilciliği ve kayıp yakınlarının, "faili meçhul" cinayetlere kurban gidenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Sanat Sokağı'nda düzenledikleri etkinliğin 62'ncisi gerçekleştirildi.

İHD ve Kayıp Yakınları Selim Taş'ın Akıbetini Sordu
METİN TEK- YÜKSEKOVA GÜNCEL

Eyleme, HDP ve DBP yöneticileri, HDP Hakkari milletvekili adayı Abdullah Zeydan, Gever Demokrasi Platformu bileşenleri, Yüksekova Belediyesi Eşbaşkanları da katıldı. Eylemde, Çukurca'nın Çayırlı (Eriş) köyünde çobanlık yaparken, 7 Haziran 1994 tarihinde askerler tarafından katledilen Selim Taş'ın hikayesini oğlunun yazımıyla İHD çalışanı Tayyup Canan okudu. Canan, şunları aktardı: "Ben 1989 yılında köyden göç edip Yüksekova'ya yerleşmiştim. Babama o tarihte koruculuk yapmamasını söyledim. 'Sizi operasyon bahanesiyle dağlara götürüp arkadan vururlar. PKK sizi öldürmüş süsü verip kamuoyu oluşturacaklar' dedim. Bunun üzerine babam koruculuktan istifa etti. Babamın koruculuktan istifa etmesi üzerine köyde bulunan jandarma karakolu tarafından baskı gördü. Babama 'Siz PKK'lisiniz, köyde yeriniz yok' dediler."

Tehditler üzerine anne, baba ve 3 kardeşinin 1993 yılında köylerini terk ederek Yüksekova'ya yanına geldiğini anlatan Taş, "Maddi durumumuz kötüydü. Babam geçim derdine düştü. Kışı zor şartlarda geçirdik. Babam ilkbaharda çoban olmaya karar verdi. Babam Yüksekova'ya bağlı Kısıklı (Dilezi) köyünde çobanlık yapmaya başladı. Aradan bir hafta geçmeden 5 Haziran 1994 tarihinde asker ve PKK arasında çıkan çatışma sırasında operasyon alanında çok uzak olan babamı yakaladılar. Babamın yanında ismini bilmediğim bir çoban daha vardı. Babamın yanındaki çoban, askeri görür görmez kaçmaya başlamış. O her tarafta asker vardı. 55 yaşındaki babamı orada gözaltına aldılar" ifadelerine yer verdi.

Metinde, babasının nasıl katledildiğini anlatan Taş, şunları aktardı: "Babamın gözaltına alınmasıyla kimliğine bakıp, 'Sen Çukurcalısın, ne işin var burada. Sen PKK'lisin' demişler. Babam ise 'Ben çocuklarımın ekmeği için burada çobanlık yapıyorum' demiş. O esnada babamın ellerini kelepçe ile ayaklarını ise bir ip ile bağlamışlar. Oradaki askerler babamı dövüp, yanındakinin kim olduğunu sormuşlar. Babam askerlere kaçan kişinin çoban olduğunu söylemiş. 'İsterseniz köye götürün köy sakinlerine sorun biz bu sürüye iki çoban bakıyoruz' demiş. O esnada babamın dizden aşağısına ateş edilmiş. Babamın ayak tabanlarına da ikişer kurşun sıkıldı. Mayına basma süsü verildi. Babamı yaralı olarak sırt üstü yerde sürükleyerek Dılezi köyü meydanına getirmişler. Köylüler köy meydanında askerlere bu kişinin bir hafta önce çoban olarak köyde çobanlık yaptığını söylemişler. Babam da orada bağırarak, 'Ey köylüler gelin beni bu zalimlerin elinde kurtarın. Beni askerler taradı. Herhangi bir mayın patlamamıştır. Bu insanlar katildir' diye yardım istemiş. Babam sürekli kan kaybediyordu. Yaraları sarılmadan orada yaralı olarak askerlerin eşliğinde köylüler babamı Yüksekova Devlet Hastanesi'ne getirdiler."

Doktorların yaralı haldeki babası için acil olarak Van Devlet Hastanesi'ne sevk edilmesi gerektiğini, ancak askerlerin "Neden Van'a sevk ediyorsun, gebersin gitsin zaten PKK'lidir" dediğini aktaran Taş, şöyle devam etti: "Bunun üzerine babamı hastaneye getiren köylü, askerden kaçarak sabah saat 7'de kapımı çaldı. 'Gel baban hastadır şu an hastanede. Midesinde sorun var seni çağırıyor' dedi. Hastane kapısına giderken askerleri gördüm. Babam bir odada sedye üstünde bekletiliyordu. Hastanede bulunan astsubay bana babamın mayına bastığı, mayının patlaması sonucu yaralandığını söyledi. Babama seslendim babam yalnız bana 'Ay babo' dedi. Bir daha da konuşamadı. Köylülere dönüp 'Babama bunu kim yaptı' diye sordum. Köylüler korkarak kolumdan tutup köşede askerin babama kurşun sıktıklarını söylediler. Babamı ambulansla Van'a götürürken, Başkale'de yaşamını yitirdi. 

Otopsiye giren doktorun kendisine, "Benim vicdanım rahat değil. Savcı bana ateşli silahla tarandığını yazmamamı söyledi. Mayın patlaması gibi değerlendirmemi, olayı büyütmemem gerektiğini söyledi" dediğini aktaran Taş, ardından Yüksekova Cumhuriyet Savcısı'nın kendisini makamına çağırdığını söyledi. Savcının "Olayla ilgili ne biliyorsun" diye sorduğunu belirten Taş, "Babamın köy meydanında köylülere söylediği 'Asker beni taradı, beni bunların elinden kurtarın' sözünü söyledim. Askerlerin babamı öldürdüğünü söyledim. Savcı ise doğru söylemediğimi söyleyerek, 'Devlet vatandaşını öldürmez. Şahidin var mı?' dedi. Ben de olayı gören köylü benim şahidimdir. Ama köylü korkusundan şahitlik yapamaz. Onları da öldürürler. Suç duyurusunda bulundum. Bugüne kadar hiçbir adli işlem yapılmadı" diye konuştu. 

Kayıp yakınları açıklamanın ardından haftaya tekrar bir araya gelmek üzere alandan ayrıldı.












Güncelleme Tarihi: 06 Haziran 2015, 15:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER