İlçenin Sanat Sokağı'nda 71'nci haftada bir araya gelen kayıp yakınları, 5 Ağustos 1994 yılında Dağlıca bölgesinde bulunan Köşkünü Köyünde (Pışqesri) askerlerce katledilen Abdullah Kançı’nın faillerini sorarak, sorumluların adalet önüne çıkarılmasını ve cezalandırılmasını talep etti.
Kayıpların posterlerinin taşındığı eylem 1 dakikalık saygı duruşu ile başlarken, kayıp yakınlarının eylemine çevredeki yurttaşlar da destek verdi.
Eylemde ilk olarak konuşan İHD Yüksekova Temsilcisi Muhyettin Önal, son zamanlarda artan çatışma ve operasyonların kaygı verici olduğunu söyledi.
Önal, ülkemizde her gün insan haklarının ayaklar altına alındığını ifade eden Önal, “Her gün ölümler, gözaltılar, tutuklamalar yaşanmaktadır. Artık tv bile izleyemiyoruz, çünkü her açtığımızda bir annenin yüreğini yandığını görüyoruz. Gözyaşlarının rengi yoktur. Her tv açtığımızda ya ölümler, ya da gözaltı ve tutuklamaları izliyoruz.
Onun için artık tv seyretmek bir işkence hale gelmiştir. Biz insan hakları savunucuları olarak sesleniyoruz. Ey devlet ve PKK yetkilileri bir an önce bu savaşı bitirin. Savaşlar bir insanlık suçudur. Hiç bir problem savaşla çözülmez. Ülkemiz barışa, birliğe, beraberliğe susamıştır” dedi.
Konuşmanın ardından 1994’de öldürülen Abdullah Kançı’nın hikâyesi okundu.
Hikâyeyi okuyan Abdullah Kançı’nın annesi Ayşe Kançı, oğlunun 18 yaşında yargısızca infaz edildiğini söyledi.
Maddi durumlarının iyi olmaması nedeniyle oğlunun köyde çobanlık yaptığını ve o esnada köye yapılan askeri operasyonda gözaltına alındığını ifade eden Kançı, “Oğlum sakin dürüst sorumluluğunu bilen yiğit bir delikanlıydı. Çobanlık yaparak evine bakıyordu. O bölgede yapılan askeri operasyonda oğlumla beraber tüm çobanlar gözaltına alındı. Oğlumun gözaltına bulundukları alan gittim. Oğlumun hiçbir suçunun olmadığını söyledim.
Oğlumla beni görüştürdüklerinde o haline dayanamadım, ağladım. Oğlumla konuştum, çok korkmuştu. Oğlum, bana anne beni öldürecekler dedi. Oğlumu yine teselli ettim. O esnada oradaki rütbesini bilmediğim asker silahı çekerek bana doğrultu. Ağza alınmayacak küfürler söyledi. O esnada oğlum bana yine, anne beni çobanlık bastonumla dövdüler, beni öldürecekler ben biliyorum” dedi.
Gözaltına alınan oğlunun daha sonra Yüksekova’ya getirdiklerini belirten anne Kançı, “Yüksekova Jandarma Komutanlığı oğlumun burada olmadığını söylediler. Operasyonda dönen askerlere sorduk Abdullah nerde diye sordum. Oğlunu Diyarbakır a gönderdiler dediler. Operasyondan üç gün sonra bazı duyumlar aldık. Sıkoç, Mamesınkı yaylasında bir cesedin olduğunu söylediler. Biz yaylaya gittik ve oğlumun cesedini bulduk.
Cesedi bulduğumuzda tanınmayacak şekilde idi. Cenazemizi bulduğumuzda ceset yanıktı, başı yanmıştı, ayakları kesilmişti. Biz naaşımızı aldık, Yüksekova’ya geldik. Ama Türkiye yargısı hiçbir şekilde katilleri bulup yargı önüne çıkarmadı. Bizler faillerin bulunup yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz” sözlerini kullandı.
Kayıp yakınlarının eylemi beş dakikalık oturma eylemi ile son buldu.