Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla her hafta eyleme yapan Dayıkên Şemiyê, 67. eylem için Sanal Sokağı'nda bir araya geldi. "Şehitler albümü" açan ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınları, bu hafta Mahir Düşünmez ve Mehmet Işık’ın hikâyesini anlattı.
Mehmet Işık’ın torunu dedesinin ve dayısı Mahir Düşünmez’in hikâyesini anlattı.
Askerlikte yeni gelen ve 23 yaşında olan Mahir Düşünmez, Zernek barajında trafik kazası geçiren ve hayatını kaybeden akrabalarının Esendere’deki başsağlığına halasının oğlu Mehmet Işık ile beraber konak (çılık) köyüne gitti. Taziye dönüşünde Korsan köyüne gitmek isteyen Düşünmez ile Işık, köye varmadan köprü civarında jandarmanın yol kontrolünü yaptı. O esnada uzakta bulunan bir çoban bu olayı görür.
Mahir Düşünmez’in abisi Faruk Düşünmez’in anlatımı; Hüseyin ile Mehmet’in bir araçla kontrol noktasında beklettiler. Mehmet ile askerler arasında tartışmanın yaşandığını gördüm. Askerler tarafından Mehmet ile Hüseyin’in darp edilerek Toyota marka pikabın arkasına attığını elleri ve ayakları tellerle bağlanarak gördüm. Askerlere komutanlık yapan Kamil başçavuştu, ben tanıyordum. Esendere jandarma tabur komutanlığına götürüldüklerini gördüm.
Çılık köyü yakınında yine askerler tarafından yol kapatılmıştı. O sırada ben gördüm ki kardeşim Mahire ait 34 UMP 45 plakalı Toyota marka aracın önlerinde ve arkasında iki aracın Esendere’ye doğru götürüldüğünü gördüm. Askerlere dedim ki bu aracı niye götürüyorsunuz, bu araç kardeşim Mahir’indir. Askerler bana çok ciddi bir şekilde tepki verdiler ve üzerime geldiler. Ondan sonra yol açıldığında ben Esendere’ye gittim. Durumu oradaki akrabalarıma söyledim. Hepimiz birlikte Esendere jandarma tabur komutanlığına doğru gittik ve durumu askeri yetkililere söyledik.
Askeri tekililer bize Kasran köyü yakınlarında Faruk ile Mehmet kaza geçirdiler. Bizde kasran köyüne doğru gittik ancak herhangi bir kazanın yaşanmadığını gördük. Tekrar jandarma tabur komutanlığına geri geldik. Mehmet ile Hüseyin nerde? Bize dediler ki buradalar. Yalnız elektrik akımına kapıldıklarından dolayı her ikisinin de buraya getirdik. Dediler.
Mehmet Işık, taburda hayatını kaybetti. Mahiri ise hastaneye doğru getirmeye çalışırken yolda hayatını kaybetti. Hastaneye getirdiğimizde yapılan incelemelerden ikisinin de boynunda ve sırtlarında kırıkların olduğu, elleri ve ayaklarına ise yüksek gelirim hattı ile işkence yapıldığı görüldü.
Bunun üzerine Yüksekova cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunduk. Ancak savcı bize dedi ki ben gidip baktım. Her ikisinin de elektrik akımına kapıldıklarını ve öyle öldüklerini söyledi. Bizim dilekçelerimizi dahi almadı. Bir hafta sonra ilçe jandarma komutanı başçavuş Kamil on askerle bizim eve gelerek bize şunu dedi, şikâyetçi olmayın zaten elektrik akımına kapılmışlardı. Bunun üzerine biz dedik ki hayır her ikisini de siz öldürdünüz sonuna kadar da şikâyetçi olacağız ve davamızın takipçisi olacağız dedik. Bunun üzerine kâmil başçavuş bize bağırarak eğer şikâyetinizi sürdürürseniz hepinizin sonu böyle olacak dedi.
Aradan bir hafta geçtikten sonra Esenlere jandarma tabur komutanlığında görevli kâmil başçavuş Yüksekova tabur komutanı Mehmet emin Yurdakul ve dönemin Yüksekova çetesinde yer alan itirafçı kahraman bilgi için olayın yaptığını öğrendik ve itirafçı kahraman bilgiç yaklaşık beş yıl önce bu yukarıda yazdıklarımız ve olayın nasıl geliştiğini itiraf etmişti. Biz Mahir düşünmez ve Mehmet IŞIK ailesi olarak davamızın takipçisi olacağımıza hepinizin huzurunda söz veriyoruz.
24 yıl önce katledilen DEP eski Diyarbakır il başkanı şehit Vedat aydın’ı anıyor ve emeğinin önünde saygıyla eğiliyoruz. Bölgede yapılan sayısız katliamların devletin adına devletin silahlarıyla gerçekleştirildiler. Ama ne yazık ki şu ana kadar katilleri bulmak için devlet en küçük bir adım atılmamıştır. Biz insan savunucuları olarak hükümete sesleniyoruz bir an önce ve derhal yakınları katledilen kaybettiren yaklaşık yirmi bine yakın Annelerden özür dileyin. Geçmişiyle yüzleşmek erdemliktir. Geçmişiyle yüzleşmeyenler kaybettirmeye mahkûmdur.
Hakkâri İHD olarak tüm Hakkâri halkına çağrı yapıyoruz. Mümkün olduğu kadar sadakalarımızı fitre zekâtlarımızı Kobani deki kardeşlerimize yardım olarak gönderelim. Kobani ye yapılacak her yardım hem İslami hem de insani bir görevdir. Şeklinde konuştu.