Hasta tutsaklar için zaman adeta kum saati gibi işliyor. İnsan Hakları Derneği Genel Merkezinin son verilerine göre şu anda cezaevlerinde 247’si ağır, 649 hasta tutsak bulunuyor. Her geçen gün sayıları artan hasta tutsaklar yaşam mücadelesi veriyor. Konu hakkında konuştuğumuz İHD İstanbul Şubesi Genel Başkanı avukat Abdulbaki Boğa, 3 yıldır hükümet tarafından oyalandıklarını vurguluyor. Bu sürede hasta tutsakların serbest bırakılması talebiyle her cumartesi günü ‘F Oturma’ eylemleri yaptıklarını aktaran Boğa, bu konuda iki kez de Ankara’ya yürüdüklerini ifade etti. Görüştükleri Cezaevleri Genel Müdürlüğü ile Adalet Bakanı Müsteşar yardımcısının kendilerine 1500 hasta tutsak olduğunu beyan ettiklerini açıklayan Boğa, bu konuyla ilgilendiklerini söylemelerine rağmen hala tek bir adımın atılmadığını aktardı. Son olarak Ocak 2015’te hasta tutsaklara ilişkin bir çalışmaları olduğunu açıklayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a hem HDP milletvekilleri hem İHD tarafından hasta tutsakların yenilenmiş listesinin sunulduğunu, ancak Şubat ayına gelinmesine rağmen hiçbir gelişme kaydedilmediğini hatırlatan Boğa, “Artık bıçak kemiğe dayandı” dedi.
HÜKÜMET, ATK, TMŞ VE CEZAEVİ: MAHŞERİN DÖRT ATLISI
Son 20 günde 5 hasta tutsağın hayatını kaybettiğine dikkat çeken Boğa, hükümet, savcılar, Adli Tıp Kurumu (ATK), Terörle Mücadele Şubesi (TMŞ) ve cezaevi idaresinin tutsakları öldürmeye dönük ortaklaşa bir politikası olduğunu kaydetti. Tedavilerin zamana yayıldığını, infazların ertelenmesini öngören Ceza İnfaz Yasası’nın 16. maddesine uygun bir biçimde rapor verilmediğini hatırlatan Boğa, savcıların işi savsaklayıp uzattığını, hasta tutsakların tedavisini sağlaması gereken cezaevi idaresinin ise “ring aracı yok” bahanesi veya kelepçeli muayene dayatmasıyla durumları zaten kötü olan tutsakları ölüm sınırına kadar getirdiklerini söyledi. Bu politikanın özellikle muhaliflere, Kürtlere ve sosyalistlere uygulandığını belirten Boğa, burada sistemin topyekun bir intikamının söz konusu olduğunu söyledi. Hasta tutsakların aileleriyle vedalaşma hakkının temel bir insani talep olduğunu ve hiçbir siyasal içerik taşımadığını vurgulayan Boğa, ancak hasta tutsaklara bu hakkın da çok görüldüğünü, aileleriyle vedalaşamadan hayata gözlerini yumduklarını ifade etti.
BU SÜREÇTE ÖLÜMLER ARTABİLİR
247 ağır hasta tutsak arasında kanser dışında, ağır kalp hastası olanlar, ağır şizofren hastası ve felç olup tek başına yaşamlarını idame ettiremeyecek durumda bulunanlar olduğunu aktaran Boğa, buna rağmen ATK’nin “Cezaevinde tek başına hayatını sürdürebilir” raporu vererek bilinçli bir şekilde bu hasta tutsakların cezaevinde ölmelerini beklediğine işaret etti. Mehmet Canpolat örneğini veren Boğa, “Canpolat hastanede solunum cihazına bağlıydı, MR çekilmesi gerekiyordu fakat solunum cihazının fişi çekilirse yaşamını yitirme riski vardı. Buna rağmen ATK onun hakkında ‘Cezaevinde tek başına hayatını idam ettirebilir’ raporu verdi ve Canpolat birkaç gün sonra hayatını kaybetti” diye anlattı.
Tedaviler yapılmadığı ve geciktirildiği için bu süreçte ölümlerin artması kaygısı taşıdıklarını belirten Boğa, kamuoyunun, siyasi partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin bu konuda işi sadece İHD’nin sırtına bırakmaması ve hasta tutsaklara sahip çıkması gerektiğinin altını çizdi. “Savaşta bile tutsakların yaşam hakkı söz konusu” diyen Boğa, hükümetten de bireyin yaşama hakkının kutsallığı adına insani bir yaklaşım beklediklerini ifade etti. Boğa, ağır hasta olan 247 tutsağın hiçbir yasal düzenleme beklenmeksizin derhal serbest bırakılmasını, ATK’nın aradan çıkartılmasını, hastane raporlarının yeterli görülmesini, TMŞ’nin fikrinin sorulmasından vazgeçilmesini, kelepçeli muayene uygulamasına son verilmesini ve Ceza İnfaz Yasasının 16. maddesinin tutsakların lehine uygulanmasını istedi.
TÜRKİYE TARAF OLDUĞU SÖZLEŞMELERE UYSUN
Boğa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, “Bir gün tahliye olabilme, özgür kalabilme umudu”nu ortadan kaldırdığı eleştirisinin dikkate alınarak, Ceza İnfaz Yasasının “Müebbet hapis cezası alan hiç bir hükümlü, hiçbir koşulda serbest bırakılmaz” diyen 25. maddesinin de değiştirilmesini talep etti.
İHD olarak cezaevindeki hasta tutsaklara yönelik yeni bir çalışma başlattıklarını da aktaran Boğa, her hasta tutsak için bir dosya hazırlayıp, tek tek avukatlara verip, ATK ve savcılara bire bir baskı uygulayacaklarını iletti. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler cezaevi standartları kararına, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’ne, insan hakları ve yaşam hakkını güvenceye alan sözleşmelere taraf olduğunu hatırlatan Boğa, “Eğer 1 ay içerisinde hasta tutsaklar konusunda somut bir adım atılmadığı takdirde BM, Avrupa Konseyi ve CPT’ye başvuracağız” dedi.
Güncelleme Tarihi: 03 Şubat 2015, 11:35