kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

'Eczacılar Odası'ndan daha eskiyim'

Eski Ankara'nın soluğunun hala hissedildiği Samanpazarı semtinde, Ankara Kalesi'ne çıkan Arnavut kaldırımlı yol üzerinde bulunan Derman Eczanesi'nde 68 yıldır çalışan 87 yaşındaki Niyaz Dermancı, laboratuvar olarak da kullandığı eczanesinde yıllardır doktorların yazdığı özel reçetelerle gelen hastalara ilaçlar yaptığını belirterek, bağlı bulunduğu Eczane Odası'ndan daha eski olduğunu söyledi.

'Eczacılar Odası'ndan daha eskiyim'
 Ankara'nın Samanpazarı semtinde, Ankara Kalesi'ne çıkan Arnavut kaldırımlı yol üzerinde bulunan Derman Eczanesi birçok Ankaralı tarafından tercih ediliyor. Derman Eczanesi, Niyaz Dermancı'nın kendisi gibi eczacı olan babası emekli Albay Nazmi Dermancı tarafından 1946 yılında kurulmuş. "Dermancı" soyadı, askerlik döneminde Kerkük, Yemen gibi yerlerde de görev yapan baba Nazmi beye, Soyadı Kanunu çıkınca, mesleğinden ötürü verilmiş. Babası, kayınpederi, kendisi ve iki oğlu da eczacı olan Niyaz Dermancı, Derman Eczanesi'nin Samanpazarı'nda açılmasının öyküsünü anlattı. Dermancı, "O yıllarda tahdit uygulaması vardı; nüfusa göre eczane açılabiliyordu. Eczane açmak için sıraya giriliyor, kent nüfuslarına 10 bin kişi eklendiğinde bir eczane açılmasına izin veriliyordu. Bu sıra da sizin dilediğiniz ilde değil, Türkiye'nin neresi uygunsa oraya göre gerçekleşiyordu. Babama da İstanbul Çarşamba'da eczane açma izni çıktı; ancak İstanbul'a gitmeyi düşünmediğinden, Ankara'da eczane açma hakkı kazanan diğer bir eczacı ile becayiş yaptı" dedi.

'Yapılamayan şeyleri yapınca alternatif olduk'

Derman Eczanesi'nin açıldığı yıllarda liseyi bitirdiğini ve üniversiteye girmeye hazırlandığını ifade eden Dermancı, not ortalaması yeterli olmadığı için Eczacılık Fakültesi yerine Ankara Tıp Fakültesi'ne girdiğini ifade etti. Tıp okurken de eczacılığa geçmek için çabaladığını belirten Dermancı, "Önce tıbbiyeyi bitir' denildiği için, bu hevesim sonuçsuz kalır. 1953 yılında Tıp Fakültesi'nden mezun olunca hemen eczacılığa başvurdum ve fakülteye kabul edildim. Fark derslerini vererek 3 yıl sonra eczacı diplomasını aldım" dedi. O yıllarda eczacılığın kimsenin tahmin edemeyeceği kadar zor olduğunu dile getiren Dermancı, "Eczanemizi açtığımız ilk yıllarda ilaçlar çok sınırlıydı ve ithal etmek zorundaydık. İthalat yapmak da oldukça zordu. Eczanelerde sınırlı miktarda ilaç bulunuyordu. Mesela 1950'lerin ortasında Gripin çok değerli bir ilaçtı. Bize de az sayıda verildiği için tezgah altında saklar ve oradan çıkarıp en fazla ikişer adet verirdik. Raflara koysak herkes yirmişer tane almak isterdi çünkü" dedi.

'Hastanın derdine çare olmak paradan daha önemli'

O yıllarda sıklıkla İstanbul'a giderek ithalatçı firmalardan binbir rica ile ham madde aldıklarını ifade eden Dermancı, o maddelerden kendi ilaçlarını hazırladıklarını ve hala bu uygulamanın devam eden bir miras olduğunu söyledi. Eczanede ilaç yapabilmek için tıp bilgisine olan gerekliliğe de işaret eden Dermancı, şunları söyledi: "Günde en az 10 reçete yaparım. Bu reçeteler de en fazla cilt hastalıkları, sinir sistemi ve çocuklara yönelik dozlardır. Bunların hazır ilaçları olmadığı için bu karışımları doktorlar yazar, biz de yaparız. Ne yazık ki yeni kuşak eczacıların ilaç yapma tekniklerine ilişkin pratik bilgileri az. Benim için, bana gelen hastanın derdine çare olabilmek paradan önemli olmuştur hep. En ucuz şekilde, hastanın derdine deva olacak, ancak kimsenin yapamadığı ilacı yapmak isterim." 

Hedef 4 kuşak eczacı olmak

Kendi üretimi olan ve ruhsatlarını aldığı üçü veterinerlik 7 ilacı bulunan Niyaz Dermancı, "Ağrı ve ateşli hastalıklar için hazırladığımız tabletler yıllardır kullanılıyor. Ayrıca çok talep gören tüfek boyasını da buradaki laboratuvarımda imal ediyorum. En büyük hayalim ilaç fabrikası sahibi olmaktı, ancak olmadı. Bunun için İstanbul'da yaşamak gerekiyor. Ankara'da 50 dönüm bir arazi almıştım, bu hayalimi gerçekleştirmek için. Şimdi bu arazide buğday ekiyoruz. Eczanemiz 68 yılı tamamladı... Oğullarımdan tek isteğim bu eczanenin 100'üncü yılını da görmesi. Umarım bu dileğimi de gerçekleştirirler. Bunun için onların çocuklarının da eczacı olması gerekiyor. Böylece 4 kuşak eczacı oluruz" diye belirtti. 

'Eczacı odasından daha eskiyim'

Eczanesinin üst katında özenle sakladığı ilaç yapımında kullanılan eski araç ve gereçlerden oluşan bir "müze köşe" oluşturmayı düşündüklerini belirten Dermancı, "Madem eski bir eczane olduğumuzu söylüyoruz, bunu ispat etmemiz lazım" diyor. Dermancı, meslekte bağlı bulunduğu odadan daha eski olduğunu ifade ederek, "Eczacı Odası bundan bir süre önce meslekte 50. yılımı kutlayan kokart takdim etti. Ben, 'neden 50. yıl kokartı veriyorsunuz, 60 yıldan da uzun bir süredir bu mesleği yapıyorum' dediğimde, 'öylesiniz ama odamız kurulalı henüz 50 yıl oldu' yanıtını aldım. Yani Eczacılar Odası'ndan daha eskiyim" dedi. DİHA

Güncelleme Tarihi: 26 Haziran 2013, 10:15
YORUM EKLE
YORUMLAR
Kezban Soysal
Kezban Soysal - 5 yıl Önce

Ekseme

SIRADAKİ HABER