Rojava ve Kobanê'nin geçmişle geleceğin kesiştiği bir anda Ortadoğu devrimini temsil ettiğine dikkat çeken Yüksekdağ, Kobanê'nin bölge devriminin direnç merkezi olduğuna dikkat çekti.
Yüksekdağ, "Direnç merkezi anlamı, sadece Rojava'da ve Kobane'de direnler bakımından değil, aynı zamanda bölgedeki ve dünyadaki egemenler bakımından çok açık bir gerçek. Çünkü Rojava'da bundan 2 yıl önce demokratik bir halk devrimi başladı. Birçok kesimin aslında öngörmediği, başta emperyalist güçler olmak üzere bölge egemenlerinin çok olası görmedikleri bir özlem gerçekleşti. Bu yönüyle bakıldığında savaş ve kaos yoluyla yeniden düzenlemek istedikleri Suriye ve Ortadoğu içerisinde düzenleyemedikleri, üstelik öngöremedikleri bir devrim ve alternatif bir toplum modeli ortaya çıkmaya başladı."
Devrimin adeta "rüzgara karşı bir yürüyüş" olduğunun altını çizen Yüksekdağ, "Bu süre içerisinde hem bir alan savunması geliştirdiler, hem de bir toplumsal model yaşama geçirmeye başladılar" dedi.
HİÇBİR MODELE BENZEMİYOR
Rojava'daki kanton modeline dikkat çeken Yüksekdağ, "Bu deneyim, Avrupa'daki federatif yapılara da benzemiyor. Onların çok daha ilerisinde. Geride bıraktığımız yıllar içerisinde burjuva devletlerin oluşturduğu demokratik modellerin çok daha ilerisinde halk demokrasisine, halk iradesine dayanan bir model" diye konuştu.
HDP Eşbaşkanı Yüksekdağ, Rojava'da halk demokrasisine dayalı modeli Güney Kürdistan'da bir Kürt ulus devletleşmesi çizgisini savunan siyasi iradenin de kabul etmediğinin altını çizdi. Yüksekdağ, "Aslında Rojava geride bıraktığımız dönemde o kadar çetin bir mücadele yürüttü ki, bu mücadele hem dostuna kardeşine hem de düşmanına karşı yürütülen bir mücadeleydi. Kürt toplumu, Kürt kardeşleri ile Güney'deki Kürt yönetimi ile karşı karşıya geldi. Onun siyasi hamlelerine karşı kendi iradesini savunmak durumunda kaldı. Diğer taraftan Esad rejimi de dahil olmak üzere Türkiye devleti de başta gelmek üzere egemen devletlerin çok amansız müdahaleleri ile saldırıları ile boğuşmak durumunda kaldı" dedi.
DÜNYA PATRONLARINA KARŞI VERİLEN MÜCADELE
Rojava'ya dönük saldırı ve kuşatmaları, "bir halk arayışının karşısındaki hazımsızlık ve bir sınıf tepkisi" olarak değerlendiren Yüksekdağ, "Rojava bir kuşatma altındaysa, Kobanê tarihte benzeri az görülen kuşatma ve saldırılardan birini yaşıyorsa, Rojava'da ezilenlerin eşitliği ve kardeşliği üzerinde gelişen demokratik halk siyaseti karşısındaki sınıf savaşımının ürünüdür. Bu sadece Suriye ya da Türkiye'ye karşı verilen bir mücadele değil. Aynı zamanda dünyanın ve bölgenin patronlarına karşı yürütülen bir mücadele" diye konuştu.
DÜNYANIN DİRENÇ MERKEZİ
Rojava'nın dünyada bütün ezilen halkların, sömürgeci, baskıcı otoriter yapılara karşı geliştirdiği mücadelenin direniş mevzisi olma özelliğini taşıdığının altını çizen Yüksekdağ, şunları söyledi: "Kobanê'deki direniş ve kazanım, bütün Rojava kantonlarındaki kazanımın sağlanması bakımından, esas anlamda bölgede ezilen halkların kurtuluşunun kapısının eşiğinin korunması bakımından çok belirleyici bir yerde duruyor. Eğer biz bu eşiği koruyamazsak geleceğe açılamayız. O kadar belirleyici tayin edici bir yerde duruyor. Rojava'yı tayin ederken, geçmişle geleceğin kesiştiği nokta demiştik. Geçmişle geleceğin eşiğidir Rojava. Bütün dünya halkları, bölge halkları bakımından. Eğer o eşiği koruyamazsak, o eşikten geçmeyi ve geleceğe açılmayı başaramayız. O nedenle Rojava'da gerçekleştirilen direniş sadece Rojava'daki Kürt halkı ve değişik halkların geliştirdiği bir direniş olarak görülemez tek başına. Bütün bölge halklarının özgürlüğünün kazanılması geleceğinin kazanılması ve alternatif bir toplum modeline ulaşmasının sağlanması anlamına geliyor."
Şu anki koşullar içerisinde Rojava'daki devrimin bir yenilmeyeceğinin altını çizen Yüksekdağ, "Bu saldırılarıyla yıpratmayı, çıkışsız bırakmayı ve kendi dizaynlarına uygun hale getirmeyi amaçlıyorlar" dedi.
ÇOK CİDDİ BİR YÜZEYSELLİK VAR
HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, Batı'daki emekçi sol hareketin, Rojava devrimi ile kurduğu ilişkiyi de değerlendirdi, "Batı'daki emekçi sol hareket bakımından Rojava devriminin algılanması açısından çok ciddi bir yüzeysellik var" dedi.
Filistin/Gazze ve Rojava/Kobanê'nin Ortadoğu'daki iki direniş merkezi olduğunun altını çizen Yüksekdağ, "Ne acıdır ki, Türkiye'deki sol iddialı hareketler, Filistin konusunda gösterdikleri refleksin önemli bir kısmını Kobanê için gösteremiyorlar. Bu çok güncel bir durumun resmidir. Çok uzun uzun tahlil yapmaya bile gerek yok. Türkiye'deki sol ve sosyalist hareketler bakımından Kobanê ve Gazze'deki saldırıların aynı kapıya çıktığı, iki direniş merkezini birleştirmek gerektiği fikri çok açık değil" dedi.
İki yıl içerisinde Rojava devrimini sahiplenme konusunda devrimci bir duruşun sergilenemediği değerlendirmesini yapan Yüksekdağ, "Enternasyonal devrimciliğin, sosyalist devrimciliğin özüne, içeriğine uygun bir duruş sergilenemedi" diye konuştu.
Yüksekdağ, şöyle konuştu: "Kamuoyundan ve yaşanan gelişmelerden Serkan Tosun'un şehadeti ile birlikte MLKP güçlerinin Rojava'da mücadele yürüttüğünü, savaş, savunma ve inşa cephesinde yer aldığını biliyoruz. Kuzey Kürdistan'dan PKK'nin geliştirdiği sahiplenmenin dışında önemli bir sahiplenme tutumu sergilendiğini söyleyemeyiz. Bu da Türkiye'deki sol, sosyalist hareketin dönüm noktasıdır. Bunun görülmesi gerekiyor. Rojava nasıl bizim geleceğimize açılan bir eşik ise aynı eşik Türkiye'deki sol ve sosyalist hareket bakımından da geçerlidir. Türkiye'deki sol, sosyalist hareket Rojava'yı sahiplenme eşiğini geçemezse, geleceğini kazanmayı başaramaz. Kendi kimliği ve kendi özü ile güncel düzeyde buluşmayı başaramaz. Sözü ile eylemi arasındaki uçurumu ortadan kaldıramaz. O nedenle Rojava'nın sahiplenilmesi Türkiye sol hareketi bakımından bir hayat memat meselesi. Onun kendisinin tarih sahnesinde sürdürebilmesinin bir mihenk taşıdır. Bu zamana kadar gelişen tutumsuzluğun, sahiplenme zayıflığının önümüzdeki dönemde aşılma dinamikleri olduğunu düşünüyorum. Özellikle HDP'nin birleşik bir siyasi yapılanma olarak tarih sahnesinde etkin bir şekilde politik varlık ortaya koyması, özellikle de Rojava devrimi ve Kobanê direnişini sahiplenmesi noktasında geliştirdiği siyasi hamleler sol hareket içerisindeki bu zayıflığın aşılması bakımından da sürükleyici bir rol oynayacaktır." / Anf
Güncelleme Tarihi: 18 Temmuz 2014, 11:40