‘TÜRKİYE UÇURUMDAN AŞAĞIYA GİDİYOR’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürtleri ‘özerklik’ talebinden vazgeçirerek, giderek ‘bağımsızlık’ talebine yönlendirdiğini belirten BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Sen başkalarını alçaklıkla suçlayamazsın

‘TÜRKİYE UÇURUMDAN AŞAĞIYA GİDİYOR’

Ben sana alçak desem, çukurun hatırı kalır" dedi. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ise, Başbakan'ın yalan konuştuğunu belirterek, "Yalanlara devam ederken, o kanların içinde boğulacaksın" diye konuştu.

BDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, son günlerdeki siyasal gelişmelere ilişkin BDP Diyarbakır İl binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ilk konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Afyonkarahisar'da acı bir olayın yaşandığını ve askeri bir birlikte meydana gelen olay nedeniyle 25 asker yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, gerçek bir soruşturmanın yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Demirtaş, 25 askerin gece bir cephanelikte yaşamını yitirdiği olayla ilgili tek bir siyasinin tek bir askeri bürokratın hesap verip vermeyeceğini merak ettiklerini kaydederek, "Böyle bir olayda tek bir komutan sorgulanacak mı? Tek bir komutan, Genelkurmay Başkanı, üst düzey bir komutan onurlu davranıp, istifa edecek mi? Milli Savunma Bakanı hesap verecek mi bunu merak ediyoruz? İnsanlar bu kadar rahat bir şekilde tabiri caizse göz göre göre yaşamını kaybetmemelidir. Bunun bir hesabı sorulmalıdır. Bunun bir bedeli olmalıdır" dedi.

"Türkiye uçurumdan aşağıya gidiyor"

Türkiye'nin bir uçurumdan gümbür gümbür aşağıya doğru gittiğini ve Başbakanı"nda bir uçurumdan gümbür gümbür aşağıya doğru yol aldığını söyleyen Demirtaş, hükümete gerçek çözümün, bir yol haritasını sunmaya ve Türkiye'yi bu kaostan çıkaracak gerçek eşitliği ve kardeşliği yaratacak formüller ve çözümler üretmeye çatıştıklarını her fırsatta iletmeye çalıştıklarını söyledi. Demirtaş, en son bu yılın Şubat ayında kan akmasını önlemek için BDP olarak inisiyatif almak istediklerini ve akan kanı durdurmak için siyasi çözüm konusunda AKP ile biraraya gelerek, birlikte yol haritası oluşturma konusunda bir bakan aracılığıyla bizzat ilettiklerini ifade etti. Başbakan"ın kendilerini şiddet yanlısı olarak suçladığını ve tekliflerini elinin tersiyle reddettiğini söyleyen Demirtaş, "Şu an olup biten bütün gelişmelerden birinci derecede sorumlu kişi olarak, her halde askeri ve siyasi anlamda ülkede kontrolü yitirmekle, psikolojik anlamda kontrolü yitiren bir başbakan olarak da kendi sorumluğunun farkındadır. Bu kadar psikiyatrik sorunlar yaşayan bir başbakan anlaşılıyor ki, ülkesini ve kendisini düşürdüğü durumun farkındadır. Ve bunun psikolojik ağırlığı altındadır. Biz kendisini defalarca uyardık" diye konuştu.

'Başbakan Kürtlere bağımsızlık yolu gösterdi'

AKP'nin yargısıyla tehdit edildikleri için gerçekleri söylemekten çekinmediklerini dile getiren Demirtaş, şunları ifade etti: "Bu başbakana uluslararası bir görev ve rol verilmiştir. Nedir o görev ve rolleri. Kürtleri, özerklik talebinden vazgeçirmek. Kürtleri tahrik etmek. Kürtleri giderek bağımsızlığa, bağımsızlık talebine yönlendirmek. Başbakan"a verilen uluslararası görev budur. Kendisi de bu rolü iyi oynamaktadır. Kürtlerin özerklik talebinden vazgeçerek, giderek kopuşa doğru gitmesi konusunda başbakan rolünü iyi oynamaktadır. Biz ilkesel olarak, partimizin programı gereği Türkiye'de özerklik çözümünden yana siyasi bir tutum aldıkça, kendisi Kürtleri ısrarla kopuşa doğru götürecek adımları atmakta, söylemleri gerçekleştirmektedir. Ben açık açık söylüyorum. Bugüne kadar bu başbakanı durdurmaya çalıştık. Bu saatten sonra kendisini durdurmak zorunda değiliz. Ülkeyi nereye getirmek istiyorsa, kendisine verilen görev ve rol neyse kendisi bilir."

'Terörist dediklerinizle MGK toplantıları yaptınız'

AKP ve Türkiye Devleti"ni yönetenlere seslenen Demirtaş, dünyada herkesin bir teröristi ve her devletin teröristleri olduğunu belirterek, "Bakın bugün sizin terörist diye Silivri"ye attıklarınızla siz MGK toplantıları yaptınız. Siz balolar, şölenler, resmi törenler yaptınız. Terörist olarak Silivri'ye koyduklarınız yıllardır bu orduyu ve devleti yönetiyor. Ama sizin teröristiniz onlar. Siz bunlarla her türlü iş birliği yaptınız. O dönemde bunlar, sizin belge ve bilgilerinize göre teröristti. Genelkurmay Başkanlığı yaptırdınız bunlara. Şimdi terörist ilan ettiniz. Siz bugün dünyanın terörist ilan ettiği El-Kaidecilerin ceplerine para doldurup, ellerine silahları verip Halep'te, Şam'da sivillere karşı eylemler yaptınız. Yatırmaya devam ediyorsunuz. Dünya onları terörist olarak ilan ediyor. Fakat onların anlından öperek, Suriye'ye eylem yapmaya gönderiyorsunuz. Dünyada herkesin bir teröristi var. O nedenle terörizm anlayışını terörizmi bize dayatamazsınız. Sizin tarif ettiğiniz terörist tanımına BDP uymak zorunda değil. Sizin yaptığınız kirli işlerin Suriye'de bir gün ortaya çıkmayacağını sanmayın, uluslararası düzeyde size hesap sorulmayacağını asla düşünmemelisiniz" değerlendirmesinde bulundu.

'Sana alçak desem…'

"Roboski'de katledilen 34 yurttaşın hesabını vermeden, o katliamın sorumlularını ortaya çıkarmadan ne zamandan beri sesiniz gür çıkıyor" diyerek Erdoğan"a seslenen Demirtaş, şöyle konuştu: "Katliamın emrini bizzat veren sizsiniz. Siz daha bununla ilgili hesap vermemişsiniz. Bu konu kapandı mı sanıyorsunuz? Sesiniz niye bu kadar gür çıkıyor? Sen kime bu konuda bağırıp çağırıyorsun? Önce bu katliamın hesabını vereceksin. Öldürdüğün 34 çocuğun, gencin hesabını vermeden sen başkasına hesap soramazsın. Başkasını teröristlikle suçlayamazsın. Açık açık yaptığın bu katliamın hesabını vermeden, başkalarını alçaklıkla suçlayamazsın. Ben sana alçak desem, çukurun hatırı kalır. O yüzden söylemiyorum. Bugün Kandil'de olanlar, senin gibi ırkçı senin gibi şovenist, sömürgeci zihniyet nedeniyle ordalar zaten."

'Dağın yolunu bilen biliyor, merak etme'

Demirtaş, Başbakan'a "Dağa çıkanlar zaten senin gibiler yüzünden çıkmışlar. Şimdi sen başbakan olmuşsun, halen dağa çıkışı teşvik ediyorsun" diyerek, "Senin işin Kandil'in yolunu göstermek değil, dağdan inişin yolunu göstermektir. Sen PKK kuryeliğine soyunarak, insanları dağa gideceğini teşvik etmek yerine çözüm üret. Senin bu söylemlerinin, eylemlerin, politikalarının gençleri nasıl dağa teşvik ettiğini iyi biliyorsun. Bir kez daha benim şahsımda Kürt gençlerini Kandil'e dağa teşvik ediyorsan senin bileceğin iş. Senin işin PKK kuryeliği değil. Senin işin dağdan inişin çözümün yollarını bulmaktır" diye yanıt verdi.

'Yargı istifa etmesi lazım'

AKP'nin yargısının kendilerini yargılayamayacağını belirten Demirtaş, BDP'yi yargılayacak hiçbir savcının ve hakimin bu saatten sonra meşrutiyetinin kalmadığını ifade ederek, "Başbakan'ın 'Bizzat talimat verdik, gereğini yapıyor' demesinin karşısında yargının çıkıp istifa etmesi lazım. Başbakan"dan talimat alan savcı ve hakimlerin bu ülkede adil ve bağımsız yargılama yapıyoruz dememesi lazım. Bu nedenle dokunulmazlıklarımız kaldıracak olan Meclis, iyi bilmeli ki, bizi önüne atacakları yargı, AKP'nin yargısıdır. O yargı bizi yargılayamaz. Bizi ancak seçmiş olan, oy ve destek vermiş olanlar, siyaseten bizi yargılayabilirler" diye belirtti. Demirtaş, son olarak, 10 Eylül'de Bağlar "KCK" ana davası ve özgür basın çalışanlarının görülecek olan davalarına katılım çağrısında bulundu.

Kışanak: Yalan konuşma

Demirtaş"ın ardından konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ise, Başbakan Erdoğan'ın savaş kararı aldığını söyledi. Başbakan'ın kendilerine karşı kin kustuğunu ve yalan konuştuğunu ifade eden Kışanak, "Yalan konuşma, dürüst ol, namuslu ol. Yalanlara devam ederken o kanların içinde boğulacaksın. Ben Şemdinli'de bir düşmana sarılmadım. Ben çözüm için ölümü göze almış dağa çıkmış birine merhaba dedim. Onlar benim için düşman değil. 30 bin Kürt genci ölmüşse bu bir ahlaki sorundur. Elimde görüntüler var. Biz tokalaşırken 'umarım bu sorunu çözeriz' dedik. Görüntülerin tamamını yayınlasınlar. Onları oradan indirmek, sosyal hayata katmak her insanın görevidir" diye konuştu.

'Onlar bizim için düşman değil'

Kışanak, "Onlar benim için düşman değil. 30 bin Kürt genci ölmüşse bu ahlaki sorundur. Elimde görüntüler var. Biz tokalaşırken 'umarım bu sorunu çözeriz' dedik. Görüntülerin tamamını yayınlasınlar. Onları oradan indirmek, sosyal hayata katmak her insanın görevidir. 12 Eylül döneminde işkenceyle 'Türküm' dedirtmeye çalıştılar. Şimdi de Başbakan 'Kürt sorunu terör sorunudur' dedirtmeye çalışıyor. Demeyeceğim, tehdide boyun eğmeyeceğim. Biz bu yolda bedel ödemek için yürüyoruz. Kimse bizim geri adım atacağımızı zannetmesin. Başbakan haddini bilsin. Akan kan duracaksa, koysunlar bizi cezaevine" diye belirtti. DİHA

Güncelleme Tarihi: 06 Eylül 2012, 14:24
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER