Demirtaş, "Kısa vadede atılacak birkaç adım büyük tehlikeleri bertaraf eder. Birincisi tecridin son bulması, ikincisi demokratikleşme paketi ile demokratik siyasetin önünün açılması, üçüncüsü ise şeffaf bir müzakere sürecinin başlatılmasıdır" dedi. Demirtaş ayrıca, Türkiye'nin Suriye'de ÖSO'dan kopan çeteleri desteklediğini belirterek, Türkiye'nin bölgede kaosun oluşmasını istediğini kaydetti.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında partililere seslendi. Muharrem Orucu'na vurgu yapan Demirtaş, Alevi yurttaşların halen her yerde Kerbela'yı yaşadığını söyledi. Demirtaş, can kaybı yaşanmadan ölüm oruçlarının sonlandırılmasının herkesi mutlu ettiğini belirterek, "Kendi bedenlerini, canlarını hiçe sayarak, kararlı bir biçimde 68 gün boyunca direnen bütün tutuklulara, ailelerine, direnen halkımıza, duyarlı olan medya mensuplarına, kendileri de açlık grevine yatan milletvekili arkadaşlarımıza, sorunun çözümünde çağrı yapan Sayın Öcalan'a da teşekkür ediyorum" dedi. "İçerdeki ölümleri durdurmayı başardık; ama dışarıda ölümler devam ediyor" diyen Demirtaş, açlık grevi sürecinde ortaya çıkan çözüm iradesinin herkes açısından önemli fırsatlar yarattığını ve duyarlı kesimlere büyük görevler düştüğünü söyledi.
'Tecrit halen devam ediyor'
İmralı Cezaevi'nde tecridin bugün itibariyle sürdüğünü söyleyen Demirtaş, "Hükümet tarafından yapılan sert mesajlar açlık grevlerinin nedenlerinden birisiydi. Gösterilere yönelik müdahale, tutuklamalar ve gözaltılar bunların nedeniydi. Mahkemelerde ideolojik yargılamalar ve anadilde savunma hakkının engellenmesi bu nedenler arasında yer alıyordu. Talepler herkes tarafından algılandı ve meşru olduğu vurgulandı. Şimdi bu taleplerin takipçisi olma sözü ile grevler sonlandırıldı. Taleplerin artık gecikmeden hayata geçmesi ve irade beyanında bulunulması herkesin görevidir" dedi.
'Açlık grevi sonucunda herkes kazandı'
"Tecridin kalkmasını istemek barışı ve müzakereyi istemektir" diyen Demirtaş, tecridin kalkmasını istemelerinin nedeninin Öcalan'ın çağrısı ile bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Demirtaş, "Herkes bu mesajı doğru anlar ise herkesin kazanacağı bir çözüm olur. Umarım bu tecrit biran evvel kaldırılır. Açlık grevi sonlandı; ancak tartışmalar bitmemelidir. Açlık grevinin sonucunda herkes kazanmıştır. Zaten buna taviz veren, vermeyen penceresinden bakmamak lazım. Demokrasinin ve barışın gelişmesi kimseye zarar getirmez. Hükümetin adımları geri adım olarak veya taviz olarak algılanmaz. Bunu bu şekilde ileri sürenler Türkiye'de barış olmasın diye çaba sarf edenlerdir. Hükümet bu çağrılara kulaklarını kapatmalıdır" diye konuştu.
'Cesur hükümet olursa destekleriz'
Hükümetin demokratikleşme konusunda cesur adımlar atmasını beklediklerini vurgulayan Demirtaş, siyasette cesaretin risk üstlenmek ve toplumu özgürlükle buluşturacak adımları her ne pahasına olursa olsun atmak olduğunu söyledi. Karşılarında cesur bir hükümet olarak gördükleri taktirde bu tür adımları destekleyeceklerini ifade eden Demirtaş, "Açlık grevleri sonlandı; ama asıl problem olduğu gibi sürüyor. Kan akmaya devam ediyor. Tam da bu noktada böyle bir hükümet görürsek onlardan daha fazla risk almaya hazırız. Şimdi konuşma zamanıdır. Konuşmanın öne çıkması gereken dönemleri yaşıyoruz. Ne yapılacaksa hızlı adımlar atarak yapmak zorundayız" diye kaydetti.
'Şimdi konuşma zamanıdır'
Kürt halkının taleplerinin meşru olduğunu, Türkiye kamuoyunun da bunu görüp desteklediğini söyleyen Demirtaş, şunları kaydetti: "Yarın veya haftaya ne olacağını bilemezken rehavete kapılmadan adım atmak lazım. O nedenle şimdi konuşma zamanıdır diyoruz. 'Demokratik kanalların açık olduğu ülkelerde açlık grevi yapılmaz' denildi. Eyvallah. Bunu biz de teşvik etmiyoruz. Ama dönüp bir geriye yani sisteme bakmak lazım. Kanallar açıktır diyenlere hatırlatayım; Türkiye'de yüzde 10 barajı nedeniyle adil temsiliyet engellenmiyor mu? Bu demokratik siyaset önünde ciddi engel değil mi? İfade özgürlüğü ve gösteri hakkı Türkiye'de engellenmiyor mu? Türkiye'de sokağa çıkan herkese yönelik inanılmaz bir baskı var. Özgür basın demokratik siyasetin olmazsa olmazıdır. Türkiye'de bu durum var mı? Medya patronları zaten tekel oluşturmuş durumda. Hükümetin de bunlara yönelik baskısı var. Biz de demokratik siyaset diyoruz; ama ortada herkesin sesi olacak mekanizmalar yok. Türkiye'de hazine yardımını sadece 3 parti alıyor. Diğer partiler bırakın para almayı devletin baskısı altında siyaset yapmaya çalışıyor. Kimse Türkiye'de demokratik parlamento var demesin. Türkiye'de halen tek particilik var. Diğer partiler de bunun figüranıdır."
'Demokratik siyasetin önü açılmalıdır'
Kendilerinin demokratik siyaset kanallarını açmaya çalıştığını söyleyen Demirtaş, "Bunu yaparken iki nedenle yapıyoruz. Demokratik siyasetin önünün açılması ve silahların susması için. Bunları yaparsanız silahlar daha rahat susar. Demokratik siyaset kanallarının önü biran önce açılmalıdır. Demokrasicilik oyunu bir kenara bırakılmalıdır. Açlık grevlerinin ortaya çıkardığı sonuçlardan birisi de budur. Kısa vadede atılacak birkaç adım büyük tehlikeleri bertaraf eder. Birincisi tecridin son bulması, ikincisi demokratikleşme paketi ile demokratik siyasetin önünün açılması, üçüncüsü ise şeffaf bir müzakere sürecinin başlatılmasıdır. Suriye ve Filistin konuşulurken onlara çözüm üretilirken, içerdeki sorunlara doğru yaklaşılmazsa çözüm üretilemez" dedi.
'Askıya aldığımız komisyon çalışmalarını başlattık'
Toplumda sorun olmadığını, sorunun Ankara'da "köhneleşmiş zihniyette'' olduğunu belirten Demirtaş, "Toplumun önemli bir kısmı halen resmi ideolojinin mağdurudur. Bunu değiştirmek 12 Eylül yasası ve onun kurumlarını değiştirilmesi ile başlanır, zihniyet değişimi ile devam eder. Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmasını sürdürüyor. Askıya aldığımız çalışmaları tekrar başlattık. Ama toplumda yeni bir anayasa beklentisi yok. 12 Eylül neyi engelliyordu, bugünkü hükümet neyi engelliyor. Kıyaslama yaparsak arada fark yok" diye konuştu.
'AKP'nin köklü değişim yaşatacağını öngörmüyoruz'
"Halkın taleplerini sahiplendiğimiz için koltuğumuz gidecekse gitsin" diyen Demirtaş, köklü ve ani bir değişim beklemediklerini söyledi. Demirtaş, "Barışın ve özgürlüğün arkasında duran halkın duruşuna bakarak heyecanlanıyoruz. Bizi umutlandıran budur. Hükümette bundan heyecan duymalı. Özgürlük isteyen bir toplumdan demokrasiye inanan hükümet heyecan duymalı. AKP'nin köklü bir değişim yaşatacağını öngörmüyoruz. AKP içinde de gidişatın iyi olmadığını görenler var. Köşk'ten başka kurumlara kadar bunlar var. O halde birlikte bu sürece müdahale edelim" diye kaydetti.
'Türkiye çeteleri besleyerek kaos yaratmak istiyor'
AKP hükümetinin, Suriye'de Kürtlerin statü kazanmaması için çalıştığını ve Esad'dan farkı olmadığını söyleyen Erdoğan, "Sınırda ilan edilmemiş bir savaş yaşanıyor. Türkiye bütün uluslararası hukuku çiğneyerek oradaki çeteleri besleyerek kaos yaratılmasını istiyor. Buradan aldıkları destek ile orada çetecilik yapıyorlar. Özgür Suriye Ordusu denilen 40 yamalı bohçanın içinden ayrılan çeteler, Türkiye tarafından destekleniyor. Biz oradaki Kürtler, Aleviler bütün halklar desteklensin diyoruz" dedi.
'Türkiye, Kürt Yüksek Konseyi ile görüşmeli'
Demirtaş, Kürt Yüksek Konseyi ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun görüşme yapması gerektiğini ve kendilerinin aracı olabileceklerini belirterek, "Yeniden dizayn edilecek Suriye'de orada Türkiye'ye kardeşliğini söyleyen Suriye Kürdistan'ı ve Kürtler olacak. Orda bir barış yaşanacaksa ve Türkiye'ye tehdit oluşmaması isteniyorsa bu yapılmalıdır" ifadesini kullandı. Demirtaş, Türkiye'de nüfusunun önemli bir kısmının savaşa ve Suriye'de Kürtler ile Alevilere müdahaleye karşı olduğunu söyledi. "Filistin'de Müslüman olup Kürdistan'da Müslümanlıktan vazgeçemez insanlar" diyen Demirtaş, Suriye'de provokasyonlar ile Kürtlerin savaşa dahil edilmesinin düşünülmesinin çıkmaz politika olduğunu kaydetti.
'Kürtler dört parçada birlik konusunda kararlı'
Buna karşı Kürt halkının her yerde tepkisini koyacağına işaret eden Demirtaş, "Suriye Kürdistan'ı ile iyi ilişkiler geliştirecek bir pozisyon lazım. Kürtleri birbirine karşı düşman etmenin dönemi değil. Bütün Kürtler dört parçada barış içinde yaşamak ama birliğini güçlendirmek konusunda kararlıdır. Bu gür Serêkaniyê'de yaşananlar Hewler'de, Diyarbakır'da tepki ile karşılanır. Halk bunu kabul etmez. Kazanımlar bütün halkın ortak kazanımıdır" dedi. Suriye'de yaşanan sorunların tek başına Suriye sorunu olarak ele alınamayacağına vurgu yapan Demirtaş, "Türkiye'de yaşanan Kürt sorunu ve Alevi sorunundan bağımsız ele alırsanız işte bunları yaşarsınız. Biz Türkiye'de yaşayan Kürtler, Türk halkının aleyhine bir çözümü desteklemedik. Birlikte yaşayalım diyoruz. Kürt halkı yaşadığı her yerde bu duygular ile çağrı yaparken, Türkiye'nin buna sessiz kalmaması gerekiyor" dedi.
'Açlık grevleri fırsat yarattı'
Demirtaş, "Erdoğan ve Davutoğlu'na açık çağrı yapıyorum; içerde ve dışarıda akılcı politikaları birlikte yapabiliriz. BDP, Türkiye'nin 4. büyük gücü ve en büyük halk hareketlerinin temsilcisidir. Bu gücü karşınıza değil yanınıza almalısınız. Bu gücü eşit bir aktör olarak görmelisiniz. Partimiz her yerde çok önemli roller oynayabilir. Milliyetçi kışkırtmalara ve ırkçı hezeyanlara katılmadan ortak geleceğimizi inşa ettik, edemezsek gelecekte ne olacağını bilmiyoruz. Açlık grevleri bu tıkanık süreçleri açtı. Bir fırsat yarattı. Bu kapıdan el ele hep birlikte girmek ortak irade ile olur" şeklinde konuştu.
İsrail'e kınama
Şeffaf müzakere sürecinin başlaması ile yeni bir dönemin yaşanacağını söyleyen Demirtaş, "Bu yapılmazsa Kürtler kaybetmeyecek; ama biz hep birlikte kazanalım diyoruz" dedi. İsrail'in Gazze'ye yönelik yaptığı saldırılara değinen Demirtaş, bunun tek başına İsrail seçimlerine bağlamanın tablonun tamamını görmek olmadığını söyledi. Demirtaş, "Asıl meselenin bu olmadığı açıktır. Mesele geçmişinden kopuk ele alınmamalıdır. İsrail'in yaptığı saldırıları kınıyoruz. Bu saldırıların derhal karşılıklı ateşkes ile durdurulması lazım. Ancak Filistin örgütlerinin birlik olması gerekir. Birlik olmadıkları müddetçe özgür bir Filistin'i yaratmak mümkün olmayacak" ifadesinde bulundu.
'Netenyahu, Roboski katliamının hesabını ver dese ne yapacaksınız?'
Demirtaş, "Erdoğan'ın Mısır'da çift taraflı ateşkes çağrısı olumludur. Ama bunu biz burada söylediğimiz zaman niye 'Devlet silah mı bırakır' diyorsunuz. Şimdi İsrail Başbakanı bunu size dese ne diyeceksiniz? Kalksa Hamas terör örgütü listesinde ben niye silah bırakayım dese ne yapacaksınız? Çağrınız doğru; ama çifte standart içeriyor. Mavi Marmara katliamında son derece haklı olarak hesap soruyorsunuz. İsrail bunun hesabını versin diyorsunuz. Netenyahu size dönüp Roboski'nin hesabını niye vermiyorsunuz dese ne diyeceksiniz? İçerde temiz olduğunuz müddetçe dışarıda güçlü olursunuz" vurgusunu yaptı.DİHA
Güncelleme Tarihi: 20 Kasım 2012, 15:07