Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Mescid-i Aksa
“İsrail’in askerlerinin, polisinin üç semavi dinin kutsal kabul ettiği Mescid-i Aksa’daki uygulaması asla kabul edilebilir bir şey değildir. Kapıları kırmak, içeride mukaddes kitabımızı yerlere atmak, onları yakmak, bütün camları kırmak suretiyle bu yaptıkları kabul edilebilir bir şey değildir. Türkiye, burada tam aksine farklı inançların buradaki mabetlerini ihya ederken hatta inşa ederken bu tür şeylerle karşılaşmak bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir. Bunun, küresel bazı olumsuz gelişmeleri de tetikleyeceğinden endişe ediyorum.”
Suriye
“Suriyedeki sorun, rejimin halkına zulmü sorunu olduğu açıkça ortadayken, meseleye hala uluslararası güç dengeleri ve siyasi hesaplar zaviyesinden bakmak, vicdanları kurutur. Bakın hala bazı ülkeler Suriye’ye uçaklar gönderiyor, yardımlar devam ediyor.”
Mülteciler
“Avrupa’daki dostlarımızın bir defa şundan emin olması lazım. Sınırlarına gelen insanların nihai hedefi, onların ülkeleri değildir. Biz bunu görüyoruz. Bu insanlar aslında kendi vatanlarına, kendi ülkelerine kavuşmak istiyorlar. Ama kendi ülkeleri onlar için yaşanması mümkün olmayan bir hale gelmiş durumda. Mülteci sorununun çözümü, kapıları bu insanlara kapatmaktan, sınırlara tel örgüler, duvarlar çekmekten geçmiyor. Asıl çözüm, bu insanların geldikleri yerlerdeki, kendi ülkelerindeki çatışmaların bir an önce durmasını, halkın sesine ve taleplerine kulak verecek yönetimlerin iş başına gelmesini sağlamaktır.
Uluslararası topluma sesleniyorum. Suriye’deki sorunun çözümü ülkedeki zalim rejimin bir an önce alaşağı edilip, bir an önce bir yönetimin iş başına gelmesinin sağlanmasından geçiyor. Terör örgütlerinden arındırılmış güvenli bölgeye ihtiyaç var.”
Türkiye’deki sorunlar
“Terörizme, teröristlere bu kadar güçlü silahları veren mahfiller neresidir? Bu destekleri verenler neresidir? İçeriden, dışarıdan, bu destekler bir yerden geliyor. Bu destekleri verenler, bilesiniz ki bu ülkenin içinden değil, dışından. Bunu verirken de sadece bu güzel ülkemizi parçalamak, milletimizi bölmek için yapıyorlar. Terör örgütü ve onunla aynı çizgide olmaktan hicap duymadığını gördüğümüz güya siyasetçi, güya medya mensubu, güya sivil toplum kuruluşu temsilcisi bir güruh, milletimizi birbirine düşürmeye çalışıyor.
Yapılan eylemlerin, verilen demeçlerin, atılan manşetlerin, yazılan köşe yazılarının, sosyal medyada kesintisiz yürütülen manipülasyonların tek hedefi, Türkiye’de bir toplumsal çatışmanın zeminini oluşturmaktır. Sadece ülkeme, halkıma değil tüm dünyaya sesleniyorum, Türkiye’yi bölmek, bu milleti parçalamak size ne kazandıracaktır?”
Çözüm süreci
“Binlerce şehidimiz, on binlerce kaybımız var. Bugün de yeni bir terör dalgasıyla karşı karşıyayız. Bizim 2003 yılından itibaren en önemli hedeflerimizden biri de teröre zemin hazırlayan sebepleri ortadan kaldırmaktır. Sivrisineklerle uğraşmaktansa bataklığı kurutma anlayışıyla demokratikleşme yolunda büyük reformlara giriştik. Türkiye normalleşme yolunda büyük bir mesafe kaydetti. Çözüm sürecini devreye aldık. Ancak biz sonuca yaklaştıkça bu durumdan rahatsız olanların sorunu yeniden derinleştirmeye çalıştığını gördük. Çünkü şunu görüyorlardı, Türkiye barışı yakalayacak ve dünyada en saygın ülkeler arasına girecek. Bunu görenler biz Türkiye’yi nasıl böleriz, nasıl huzursuzluğun zeminini oluştururuz, bunun gayreti içine girdiler.”
Cizre’de defnedilen cenazeler
“Sivillerin içine karışan terör örgütü mensupları yaptıkları eylemlerle devletle vatandaşı karşı karşıya getirerek bir algı oluşturmanın peşindeler. Şunu bilmenizi istiyorum, bakınız teröristlerden öldürülenlere bu ülkede merasim yapılıyor. Ve terör örgütünün bayrağının sarıldığı o terörist cesetlerini sivil vatandaşmış gibi göstermek suretiyle bunu sosyal medyada bakıyorsunuz bütün dünyaya yansıtıyorlar. Buna tabi içerden ciddi destekler veriliyor. Bu oyunu milletçe hep beraber bozacağımıza inanıyorum.”
‘Türkiye demokrasiyi hazmetti’
“Türkiye otokratik rejimle idare edilen bir ülke değil. Tam aksine, demokrasiyi sindirmiş, demokrasiyi hazmetmiş bir ülke. Ama bu ülkede, silahlarla tehdit edilmek suretiyle oy verme durumunda kalan vatandaşlarımızın olduğunu özellikle bilmenizi istiyorum. AGİT’in mensupları geldiği zaman raporlarını da buna göre vermesi, bunu görmeleri lazım. Bunu görmemezlikten gelmek suretiyle hazırlamış olduğu raporlarla bu ülkedeki bizim ileri demokrasi hamlemizi hiçbir zaman engelleyemeyeceklerdir, bunu da bilmelerini istiyorum.”
‘Devlet, hükümet ve şahsım…’
“Siyasetçi sıfatı taşıyan birileri de bu senaryoda figüran olarak yer alıyor. Bunun bir de medya ayağı var. Onlar da teröristleri cici çocuk olarak göstermek için her türlü çabayı gösteriyor. Saldırıyı başlatan, bombaları patlatan terör örgütü ve onun yandaşları. Ama suçlanan kim? Devlet, hükümet ve şahsım. Şehit edilen güvenlik görevlilerimizi yok sayıyorlar. Yollarda dev çukurlar açan bombaları, kamu binalarını, okulları, camileri, ambulanslarını görmezden geliyorlar. Evine ekmek götürmek için sokağa çıkan, çöpten hurda toplayarak geçimini sağlayan masum insanların terör örgütü tarafından katledilmesiyle zerre kadar ilgilenmiyorlar.
Terör örgütünün eylemleri yüzünden hayatları alt üst olan vatandaşlarımıza hedef olarak devleti, hükümeti ve şahsımı gösteriyorlar. Terör örgütüyle, siyasetçisiyle, medyasıyla herkes bu ihanet senaryosundaki rolünü ezberlemiş, her fırsatta sergiliyor.”
‘Devlet masum insanın burnu kanamasın diye hassasiyet gösteriyor’
“Türkiye, Cumhurbaşkanlığıyla, Meclisiyle, hükümetiyle, güvenlik kuvvetiyle bu oyunu bozacak güce sahiptir. Devlet hiçbir masum insanın burnu dahi kanamasın, en küçük bir mağduriyet yaşanmasın diye hassasiyet gösteriyor. Çünkü bu sıkıntılar gelip geçecek, biz yine kardeş olarak yaşamaya devam edeceğiz. Bu ülkenin hiçbir vatandaşı sadece bölgesine bakarak, hiçbir komşusuna, arkadaşına kötü gözle bakmaz, bakamaz. Komşularımıza, dostlarımıza Türk diye, Kürt diye, Alevi, Sünni diye baktığımız gün terör örgütünün tuzağına düştüğümüz gündür.” İMC
Güncelleme Tarihi: 16 Eylül 2015, 13:49