Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumu'nda gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Her şeyden önce zihniyet devriminin önemli olduğunu belirten Erdoğan, "Son 11 yılda önemli reformlar yaptığımız halde, zihniyet devrimi geriden geldiği için, reformlarımızın topluma yansıması zaman almaktadır. Bunun vakit alacağını elbette biliyoruz. Ancak er ya da geç zihniyet devriminin gerçekleşeceğine inanıyoruz" demesi dikkat çekti. Cezaevinde olan gazeteciler açısından Türkiye'nin dünyada ilk sırada olduğunu görmezden gelen Erdoğan şiir okuduğu için mahkum edildiğini tekrar hatırlatarak, "Biz yazarken çizerken, bırakın eleştiri, bize hakaret etme özgürlüğüne sahip olanlar, şu anda bizi 'bizim düşünce özgürlüğümüz yok' diye eleştiriyorlar. Küfre varıncaya kadar, bunları yapabildikleri halde, hala özgürlüğümüz yok diyebiliyorlar" dedi. Hükümetin medya üzerindeki korkuyu kaldırdığını savunan Erdoğan'ın bu konuda işine son verilen onlarca gazeteciyi görmezden gelmesi dikkat çekti.
Tutuklu gazeteci konusunda AB yanlış bilgilendiriliyormuş!
Türkiye'de şiddete başvurmadığı sürece yurttaşların haklarını kullanmalarının imkan dahilinde olduğunu ileri süren Erdoğan, AB standartlarını aştıklarını iddia etti. 23 ve 24'üncü fasılların açılması noktasında, AB'nin hak ve yargı konusuyla ilgilendiğini belirten Erdoğan, "Biz hazır haldeyiz şu an. Faslı engelleyen kimdir Güney Kıbrıs. Siyasi nedenlerle AB'ye üye yapılan, daha sonra AB üyesi bazı ülkelerin, 'biz yanlış yaptık' diyenlerdir. Bunun başında Merkel gelmektedir. Güney Kıbrıs'ın konumu durumu bellidir. Burada yabancı misafirlerimizin katıldığı bu toplantıda özellikle değinmek istiyorum. Özellikle de AB'nin veyahut da bazı çevrelerin hükümetimize karşı karalama kampanyası olmuştur. Tutuklu ve hükümlü gazeteciler diyorlar. Tutuklu ve hükümlü gazeteciler konusunda, Avrupa ve dünya yanlış şekilde bilgilendirilmektedir. Türkiye'deki ifade özgürlüğü konusunda yanıltıcı biçimde bilgilendirilmektedir" iddiasında bulundu.
Polisi aklama çabası
Toplumsal olaylarda Almanya ve İngiltere polisinin de müdahalelerde bulunduğunu belirten Erdoğan,"Bu kötü örnekleri örnek olarak almıyoruz. Burada özeleştirimizi verebiliriz. Ama bizim polisimiz dayak yemiştir. Son anına kadar tahammül etmiştir. Biber gazı sıkmak, AB mevzuatında zaten var. Ha burada, açısını derecesini isabetli bir şekilde kullanmamış olabilir ki, gereği zaten yapılıyor. Ama biber gazı kullanılamaz diye bir şey AB mevzuatında yok. Su kullanılabilir, ama gerçek mermi kullanılamaz. Ama gerçek mermi, polise karşı kullanılıyorsa buna ne demeli? Bunlar karşısında polis ne yapacak? Gerçek mermiyle yaralanan, hatta ölen polislerimizde olmuştur. Ama bunlar görülmeden, bilinmeden veya dezenformasyon yapılıyor" iddiasında bulundu.
'Ağaç sökülemez anlayışı yok'
Gezi olaylarına atfen ağaç sökümü ile ilgili de değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Çok masum gerekçeler ileri sürülmüştür. Nedir? Ağaç söküldü, ağaçlar kesildi bundan dolayı denildi. AB üyesi ülkelerle, ağaç dikme noktasında biz rekabetteyiz. Biz vagon değiliz lokomotifiz. Avrupa'ya Fransız değiliz. Avrupa'yı tanırız biliriz. O makineleri nasıl ürettiklerini de biliriz. Hatta şurada birkaç yıl öncesine kadar o makineleri, ağaç sökme makinelerini kast ediyorum. Ağaç sökülemez anlayışı yok" dedi. Attıkları adımlarda, gösteri hakkını kullananları sadece koruduklarını savunan Erdoğan'ın, polis kurşunu ile herkesin gözü önünde katledilen Ethem Sarısülük ile asker kurşunu ile katledilen Medeni Yıldırım'ı görmezden gelmesi dikkat çekti. DİHA
Güncelleme Tarihi: 03 Eylül 2013, 13:32
