Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran temaslarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
RUHANİ’Yİ TEBRİK ETTİK: Bugün malum İran İslam Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sayın Hasan Ruhani’nin daveti üzerine 4. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı için Tahran’daydık. Ziyaretimizi tamamladık. Sayın Ruhani’yi ikinci kez seçilmesi nedeniyle tekrar tebrik etme imkanı bulduk, çok daha güçlenerek geldi. Avantajları var, ikili ilişkilerimizi geliştirme, genişletme düşüncesiyle değerlendirmeler yaptık. Siyasi alanda bölgedeki gelişmeler gündemimizi işgal ediyor, gerek Suriye gerek Irak, üzerinde ısrarla durduğumuz hususlardır. Bunun yanında Yemen, Arakan hususlarını da görüşme fırsatı bulduk. Askeri olarak savunma sanayiinde neler yapılabilir görüşme imkanımız oldu. Yetkili her bakanımız muhataplarıyla ilgili konuları görüşme imkanı buldular. Örneğin Kültür ve Turizm bakanlarımız turizm alanında neler yapabiliriz, onları konuştular. Turizm konusunda İran’da nasıl yatırım yapılabileceği konusu da konuşuldu. İran medeniyetin beşiği, şehirlerinde nasıl yatırımlar yapılabilir, bunlara da baktık. Türkiye’den haftada 75 uçak İran’a uçuş yapıyor, hava trafiği o denli yoğun.
DÖRT ANLAŞMA İMZALANDI: İran ile dört anlaşma imzaladık. Bunların birincisi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız ile İran Maliye Bakanlığı arasındaki mutabakat zabtıdır. İkincisi, Merkez Bankamız ile İran Merkez Bankası arasındaki mutabakat zabtı. Buradaki hedefimiz yerli paraya geçmek. Yerli paraya geçmek suretiyle, alışverişlerimizi Türk lirasıyla ve İran dinarıyla yapalım, böylece piyasalarımızı dolar baskısından kur baskısından kurtaralım istiyoruz. Bir diğer konu da tabi bizim Merkez Bankası ile İran Merkez Bankası’nın koordinesinde bankalarımızın İran’da şube açmaları hususudur. Bizim bankalarımızın maalesef İran’da şubeleri yok. Bunun üzerinde ısrarla durduk. Üçüncü anlaşma, TRT ile İran yayın kurumu arasındaki mutabakat zabtıdır. Bu konuda gerek İran’ın gerekse bizim imkanlarımızın takas yoluyla işbirliğinin geliştirilmesi söz konusu. Dördüncüsü Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ile İran’ın Milli Kütüphanesi ve Arşivleri arasında arşivler arasında işbirliği programı. Bunun da adımını atma kararı aldık.
GÜMRÜK MUTABAKATI: Ticari taşımacılıkla, gümrük engellerini görüşme imkanımız oldu. Gürbulak gibi sınırlarımızda araçlar ciddi sıkıntı çekiyordu. Esendere ve Van’da kapı çalışmamız var. Gürbulak’ın 24 saat açık kalması konusunda mutabakat sağladık. Bakanlarımıza talimatlarımızı verdik.
SÜRECİ KORUMAK İSTİYORUZ: Savunma sanayiine yönelikse tabii İran’ın kendine yönelik üretimleri var, bizim de kendimize yönelik bir çok alanda üretimimiz var, zırhlılar gibi. Bu konularda karşılıklı görüşmelerimiz oldu. Ürünlerden hangisine kimin ihtiyacı varsa alma yönünde kararımız var. Savunma sanayiine yönelik de onların ürünlerimize yönelik methiyeleri oldu, duymuşlar, çalışacaklar. Turizmde 2016’da İran’dan 1 milyon 650 bin kişi ülkemizi ziyaret etti. Bu turistlerin harcama kapasitesi de yüksek. Bizden İran’a ziyaret yapanların sayısı ise 243 bin. Bölgesel sorunlar noktasında Irak ve Suriye’yi konuştuk. Astana sürecine yönelik atılan adımlardan sonra çatışmasızlık bölgesi oluşturuluyor. Üçlü mekanizma çalışıyor. Biz rejimi muhatap almıyoruz. Türkiye, Rusya, İran olarak görüşüyoruz. Bir olumsuzluğa uğramadan bu süreci korumak istiyoruz. Ama maalesef son zamanlarda bazı olaylar meydana geldi. Bir hastane bombalandı, ılımlı muhaliflerden ölenler oldu. 40 kişi hayatını kaybetti. Ayrıca Deyrizor’da Bir Rus korgeneralin hayatını kaybetmesiyle olaylar yaşandı. Bu durum, puslu havayı sevenleri memmun eder. Değişik yerlerde değişik şeyler yaparlar.
AKAR’IN TEMASLARI: İstihbarat birimlerimiz şu anda koordineli çalışmaya devam ediyor. Irak’taki son gelişmeleri de görüştük. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) aldığı kararı, üçlü mekanizma ile görüşme konusunda mutabık kaldık. Bizim Genelkurmay Başkanımız Irak ve İran genelkurmay başkanları ile birlikte çalışıyor. Zaten Genelkurmay Başkanımız 2 gün önce İran’a geldi. Yine aynı şekilde MİT Müsteşarımız da burayla koordine içinde.
IKBY REFERANDUM SARHOŞLUĞU İÇİNDE: Bu referandumun sarhoşluğu içerisinde olan IKBY, ne yaptığının, nasıl adım attığının farkında değil. Etrafı adeta kuşatılmış olan Kuzey Irak yerel yönetiminin, neye dayanarak, neye güvenerek böyle bir tavır aldığını anlamak mümkün değil. Fotoğrafa bakıyorsunuz, sağında eski Fransız bakan Bernard Kouchner’i, solunda Fransız yazar Bernard Henry-Levy. Herhalde bunlardan alıyor gücü. Ama attıkları adım, bir netice değildir. Şimdi bir sebep üzerinde yürüyor, netice ne olacak bu ayrı bir konu. İran şu anda bir kararlı bir tavır sergiliyor. Aynı şekilde bizim de kararlılığımız var. Irak’taki merkezi hükümetin de bir kararlılığı var ve IKBY’nin yaptığını meşru kabul etmiyor; adımlarını da ona göre atıyorlar.
ŞÜPHESİZ FATURALARI OLUR: Biz, gerek İran tarafını gerek Suriye tarafını kullanarak, Bağdat’a biz mümkün olduğunca taşımacılığımızı yapacağız. Yani Kuzey Irak’ın güneyine taşımacılığımızı yapacağız. Tabii bu tür dönemlerin, şüphesiz faturaları da olur. Tabi şu var, bu adamın attığı adım, aslında Kürtlerin geleceğini kurtarmaya yönelik bir adım değildir. Tamamen hesabi bir adımdır. (Barzani’nin açıklamalarını kastederek) “16 yaşındayken ben bu hesabın peşindeydim. Şimdi işi bitirdim. Şimdi huzurla gidebilirim’ diyebilecek kadar devlet yönetiminden uzak biridir kendisi. Ama, öyle rastgele ben yaptım oldu mantığı ile bu iş yürümez. Biz İran ve Türkiye olarak Irak merkezi yönetimiyle de koordineli olarak bu ilişkileri yürüteceğiz. Burada, netice olayını asla onun lehine sonuçlanmasını düşünemeyiz, kabullenemeyiz.
KERKÜK MESELESİ ÖNEMLİ: Burada Kerkük meselesi önemli. Malum Türkmen kardeşlerimiz var, onların haklarını korumak önemli. Aynı şekilde Musul’da Araplar var, kısmen Türkmenler var, Ezidiler var, Keldaniler, Asuriler var. Bizler o bölgede Kürt, Arap, Türkmen, diğer kabileler ve ırkların, ayrıca Şia, Sünni gibi mezheplerin adeta birbirine girdikleri, birbirlerine düştükleri bir durum olsun istemiyoruz. Tam tersine biz Irak’ın toprak bütünlüğü korunsun, buna saygı gösterilsin istiyoruz. Bu meselede sadece Türkiye, İran ve Irak merkezi hükümetinin değil, aynı zamanda IKBY’nin de sorumlulukları var. IKBY, orada yaşayan halkı bu tür bir sorunla karşı karşıya bırakmamalıydı. Orada, dört tarafı kapalı bir alanda, yarın imkansızlıklar arasında kalacak olan insanların hali ne olacak? O referanduma kapıyı açanlar, olacakların bedelini de elbette ödemek durumunda kalacaklardır.
KATALONYA’YA AÇIKLAMA YOK: O fotoğrafta onunla beraber poz verenlerin hiçbiri Katalonya’yla ilgili herhangi bir açıklama yapmadılar. Katalonya’yla ilgili bir açıklama yok ama Kuzey Irak olunca var. Orada Müslümanlar olduğu için böyle bir adımı atmaya kalkabiliyorlar. Temenni ederim ki onlar emellerine ulaşamayacaklar, tam tersine orada hak hakim olacaktır. Tahran’da son olarak da Ayetulllah Hamaney ile kapsamlı bir görüşme yaptık. İran’ın kararlı bir tutum içerisinde olduğunu gördüm. Ayrıca Tahran’daki görüşmelerin ardından, bir ortak bildiri yayınlanması da önemliydi.
Erdoğan’ın kendisine yöneltilen sorulara verdiği yanıtlar ise şöyle:
– Basın toplantısında İran Cumhurbaşkanı ile son derece olumlu görüntü vardı, karşılıklı güven tesis ediliyor mu? İran ile Türkiye’nin zaman zaman bölgesel etki alanları ve mezhep konularında karşı karşıya geldiğini biliyoruz.
Şu anda en önemli izlenim, Türkiye ve İran, dayanışma içerisinde bu bölgede belirleyici güç olmalı. 10 milyar dolarlık ticaret hacminin yeterli olmadığını, bunun 30 milyar dolara çıkması gerekliliği üzerinde durduk. 80 milyon nüfus bizde var, 80 milyon da onlarda. Türkiye ve İran, mezhebi farklılıkları olsa da, aynı değerlerin sahibi olan iki ülkedir. Aslında Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndan bu yana aramızda hiçbir ciddi sorun yaşanmamıştır. Zaman zaman görüş farklılıkları olsa da, ciddi bir sıkıntı yok. Bundan sonraki süreçte de İran ile olan ikili münasebetlerimizi çok daha iyi noktaya çekmemiz lazım. Bunun için 30 milyar dolarlık hedefe bir an önce ulaşmamız gerektiğini düşünüyorum.
– Neticede ne olacak? Türkiye ne bekliyor?
Netice, Barzani ve avanesi bu işten vazgeçecekler. Zaten yaptıkları işin hiçbir hukuki zemini yok. Uluslararası hukuka zaten aykırı. Federal parlamentodan bunun geçmesi lazım; bunun federal parlamentodan onay alamayacağı da zaten kesin. Irak merkezi hükümeti bunu resmen açıkladı da. Irak Anayasa Mahkemesi de referandum kararını askıya almış, bunun durdurulması gerektiğine hükmetmişti. Hani meşhur bir söz vardır ya: Makaram sarı bağlar kız söyler gelin oynar.. Bunların hali bu.
– IKBY’nin geri adım atması için Türkiye’nin belirlediği bir süre, bir takvim var mı?
Biz yol haritamıza devam edeceğiz. Bu çerçevede ilgili bakanlarımız, ilgili birimlerimiz çalışmalarını, görüşmelerini sürdürüyorlar.
– Kuzey Irak’tan bir yumuşama sinyali alıyor musunuz?
Henüz öyle bir şey almadık.
– Alt seviyede de olsa IKBY ile bir temas var mı?
Şimdi bizim o tür bir temas gayretimiz yanlış olur.
– Peki onlardan bir temas talebi var mı?
Onlardan talebin hangi seviyede geleceği önemli.
– Barzani hangi adımı atarsa, ne yaparsa Türkiye’yi tatmin eder?
Çekilecek bu işten. Referandumu iptal edecek. Zaten yapılan işin bir geçerliliği de yok… Mesela, durumu koşulları tamamen farklı olan Kosova’nın durumuna bakın. Kosova, şu anda 114 ülke tanınmasına rağmen, hala ‘Devletim’ diyemiyor. Kaldı ki Kosova’yı ilk tanıyan ülke ABD, ikinci ülke de saniye farkıyla Türkiye olmuştur. Buna rağmen halen ‘Devletim’ diyemiyorlar. IKBY’nin yaptığı işe ise İsrail dışında kimseden destek bile yok. Dolayısıyla kendisinin bu işi bitirmesi lazım, başka çaresi yok. Aksi halde, belli bir takvim içerisinde adımları atmak durumunda kalacağız.
– Suriye’yi de içine alan stratejik işbirliği olabilir mi?
Rusya Devlet Başkanı Putin Türkiye’deydi. Üçlü mekanizmayı nasıl çalıştıracağımızı görüştük. Bu konuda yol haritamız var. Önümüzdeki günlerde ilgili birimlerimizin nasıl adımlar attığını göreceksiniz. Çatışmasızlık bölgesinin sınırları konusunda, içerde ve dışarda, görev paylaşımı yapıldı. Dışarıyı Rusya, içeriyi Türkiye güvence altına alacak. Böylece oradaki insanların huzurunu temin için adımlar atılacak. Cerablus’ta Rai’de bunu nasıl başardıysak, oraya 100 bin insan geri döndüyse, aynı adımlar İdlip’te de atılacak. TSK İdlip sınırları içinde, Rusya Silahlı Kuvvetleri sınırların dışında görev yapacak.
– Sözünü ettiğiniz yazarlardan biri, bölgedeki Kürtlerin İsrail’in 1948’deki durumunu yaşadıklarını iddia ediyordu. Dolayısıyla uzun vadede sınırımızda bir İsrail türü proje söz konusu olabilir mi?
Biz ne dedik daha önce? Güneyimizde bir terör koridoru oluşturmayacağız! Biz, devlet olarak, orada bir terör koridoru oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Bunun ilki Suriye’nin kuzeyi. Bunu biz ABD’ye de söyledik. Sayın Trump’la açık net konuştuk. Güneyimizde öyle bir şey olursa kesin müdahale ederiz dedik. Şu anda aynı şey Kuzey Irak için de geçerlidir. Dolayısıyla aklını başına alıp bu sevdadan vazgeçecek. Oradaki yerel yönetim ne oldu da böyle bir şeyin içine girdi? Muhtemelen, verdiler gazı o da bu yola girdi.
– Kerkük meselesi referandumda tahrik meselesi oldu. Barzani’nin orayı ziyaret etmesi böyle değerlendirildi. Kriz Kerkük odaklı bir zemine çekilmek mi isteniyor?
Kerkük çok hassas. IKBY de malum, genelde, Kerkük’le ilgili olarak ‘Burası benim’ havası oluşturmak istedi. Halbuki oralar özellikli bölgelerdir. Dolayısıyla, orada hiç kimse, ‘Burası benimdir’ havasına giremez. Orada bir defa Türkmenler var, tarihine baktığımızda burada Türkmenlerin geçmişe yönelik çok ciddi sahiplenme hakkı var. Biz diyoruz ki; Orada kimler yaşıyorsa biz onların hukukunu koruyalım. Ama iyi biliyoruz ki Kürtlerin orada hiç bir hukuku yok. Onlar aslında şu anda orada işgalci konumundalar. Ellerinde güç var, o gücü kullanarak Kerkük’e hep girme gayreti içinde oldular. Ama şu anda merkezi yönetim Kerkük’e yönelik gerekli adımları atacak. Irak, İran’la görüşmelerimiz sürüyor. Atılması gereken adımlar neyse atılacak. Kerkük için de atacağız, Musul için de atacağız. Biz oralarda yaşayanların, oraların gerçek sahiplerinin yanında olacağız.
– Mevcut ortamdan istifadeyle, Irak merkezi yönetimiyle de konuşmak suretiyle, terörle mücadele açısından sınırı taşıma konusu gündeme gelebilir mi? Daha kontrol edilebilir hale gelmesi için, sınırın dağların öbür tarafına uzatılması gündeme gelebilir mi?
Biz şu anda mevcut sınırların korunması gayreti içindeyiz. Bizim başkalarının toprağında gözümüz yoktur. Biz bu ülkelerin toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız. Kim nerede oturuyorsa, orada huzur içinde yaşasın istiyoruz. Olay budur.
– Biraz da iç siyasete dönelim. Yerel yönetimler ve teşkilatlar konusunda geçtiğimiz günlerde, “İstifalar yok ama olmayacak anlamına gelmez” dediniz. Belli bir rutinle mi ilerleyecek istifalar?
Biz, rutin, alışılmış, sıradan bir siyasi parti değiliz. Bizim siyasi partimiz, aynı zamanda bir davadır. Bu davaya inanmış olanlar, bu davaya gönül vermiş olanlar, gerektiğinde genel merkeze gelir istifasını teklif eder, ondan sonra da bir başka arkadaşla yola devam edilebilir. Zaten istifa eden de, partiden istifa amacıyla değil, bulunduğu makamı boşaltmak için o tür bir adım atar. Tabii bunları farklı yere çekme gayretine girenler de oluyor.
Partideki görevleri, partinin üst yönetimi, gerektiğinde istifasını istemeden de alabilir. Belediyelerdeki durum tabii ki farklı. Onun iki yöntemi vardır: Partiden ihraç veya görevi ihmal veya kötüye kullanmaktan dolayı yapılabilir. Tabii ki biz bu yolları denemek istemiyoruz. Eğer hakikaten illerde ilçelerde bu tür sıkıntılar varsa, teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcımız çağırır görüşür kendileriyle; iyi niyet içerisinde mesele çözülür. Ama olay belediye olduğu zaman farklı. Ama orada da görüşmek suretiyle gelinen nokta budur denilebilir; ilgili başkana, istifa suretiyle o makamı boşaltmanın kendisini de bizi de sıkıntıya düşürmeyeceği anlatılabilir.
Bir makama getirilirken her şey iyi güzel, ama benim metal yorgunluğu olarak dediğim durumlarda makamı boşaltılmasının istenilmesi niye yadırganıyor?
Kaldı ki istifa ya da görevden ayrılma, bu davada bir sorun olarak görülmemelidir. Nitekim, birçok arkadaşımız daha önce birçok görevlerini bırakmışlar, sonra başka görevler almışlardır. Ama dava olarak görmez de, hasbi değil hesabi davranırsan; ‘Benim şanım var şerefim var’ dersen, kusura bakma ama, partinin şerefi herkesin şerefinin şanının çok daha önündedir.
– Peki bu kategoride olan belediyeler belirlendi mi efendim? Sayı olarak, yer olarak belirlendi mi?
Hayır, öyle bir şey olmaz. Biz, olduğu zaman, bazı şeyler önümüze geldiği zaman, ona göre değerlendirmemizi yapıyoruz. Allah göstermesin çok daha kötü şeyler de olabilir. Kaldı ki 2019’un martında yerel seçimler yapılacak. Dolayısıyla biz hazırlıkları yaparak girmek durumundayız. Kaldı ki sadece bizim partimizle değil diğer siyasi partilerle ilgili de içişleri bakanlığımıza şikayetler geliyor. Basın olarak size de geliyordur.
– Meral Akşener’in milliyetçi tabanda belli bir hareket getireceği iddialarına ne diyorsunuz?
Daha partisini bile kuramamış kişileri gündeme getirmenin anlamı yok.
– Avrupa Birliği çöküş sürecinde mi? Bir taraftan Ortadoğu’yu şekillendirmeye çalışıyorlar ama AB ülkeleri bölünmeye sanki daha yakın gibi görünüyor?
Avrupa Birliği şu anda çok ciddi sancılar yaşıyor. Şu anda meçhul bir yere doğru gidiyor. Çünkü bizim ahımızı aldılar. Onun için iflah olmazlar. Bakın Hollanda’da hala hükümet kurulamadı. Başta yabancı düşmanlığı, İslamofobi olmak üzere sorunlar çözüm bekliyor.
– Almanya ekseninde Türkiye’nin AB sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avrupa Birliği konusunda bizim tavrımız belli. Biz ne dedik? Minderden kaçan biz olmayacağız. Biz sabırlıyız.
– Kuzey Irak’la ilgili olarak Rusya Devlet Başkanı Putin’den yeni bir açıklama geldi. Diyor ki: Biz vanaların kapatılmasına karşıyız, zira böyle bir yola giderse bu petrol fiyatlarının yükselmesine neden olur.
Petrol fiyatları yükselmesi, Rusya için daha iyi olur. Sayın Putin yükselmesini istemiyor mu petrol fiyatlarının? O latife yapmıştır. (Gülüşmeler). Bölgede onun (vanaları kapatmanın) kararı verilecekse, onu bizler vereceğiz. Türkiye, İran ve Irak merkezi yönetimi, hep birlikte biz vereceğiz kararı.
Güncelleme Tarihi: 05 Ekim 2017, 11:33