'DEVLETİN NE KADAR SIKIŞTIĞI ANLAŞILDI'

HDK’nin “Ölüm değil çözüm, çatışma değil müzakere” kampanyasının final etkinliği “Eşitlik ve Barış Buluşması” başladı.

'DEVLETİN NE KADAR SIKIŞTIĞI ANLAŞILDI'
BDP İstanbul Milletvekili ve HDK Yürütme Kurulu üyesi Sırrı Süreyya Önder, barışı istemenin çözümü istemek anlamına geldiğini belirterek, “Ancak Sayın Öcalan"a yönelik ayrımcı ve hukuksuz uygulama ile bir halk aşağılanıyor” dedi.

HDK"nin “Ölüm değil çözüm, çatışma değil müzakere” kampanyasının final etkinliği “Eşitlik ve Barış Buluşması” Vişne Restoran"da başladı. 81 ilden gelen temsilcilerin yer aldığı etkinliğe BDP Mersin Milletvekili ve HDK Yürütme Kurulu Üyesi Ertuğrul Kürkçü, BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile birlikte HDK üyeleri katıldı. Etkinliğin yapıldığı salona, “Halk temsilcileri buluşuyor”, “Halklar barış istiyor” pankartları asıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Sırrı Süreyya Önder, Türkiye"nin yakın dönem siyasi tarihine şiddetin temel bir yöntem olarak egemen olduğunu belirterek, bugünlerin bunun da tek belirleyici olduğu diğer tüm proseslerin de bu şiddetle bağlantılı ve onun bir uzantısı olarak kullanılmaya başlandığı günleri içerdiğini söyledi.

"Çözüm önermeyen söylem barışa hizmet etmez"

“Bu toplantının da en temel amaçlarından birisi mücadelemizin temel şiarı, tüm kavgalarımızın, itirazlarımızın en temel talebi olan barış nasıl gelecek? Artık şunu biliyoruz ve altını bir kez daha çizmeliyiz ki, barışı savunmak, çözümü savunmak demektir” diyen Önder, çözümü içermeyen, önermeyen, çözüme dair bir programa, ilkelere önerilere sahip olmayan hiçbir söylemin barışa dönük faydalı işlem göremeyeceğinin altını çizdi. Çözüm ne olmalı hususunda tekrar sorunun ne olduğunu bir kez daha tanımlamak gerektiğini belirten Önder, “Birkaç gün önce 12 Eylül"ün yıldönümüydü. Hatırlayalım. Dünyada Latin Amerika ülkelerinde başlayan emperyalist sistemin önemli bir tıkanıklık yaşadığı, büyük bunalımların eşiğinde olduğu sırada geliştirilen yeni politikanın sistem tarafından temel politika olarak benimsenmesiyle başladı. Bu politika emekçiler ve yoksullar aleyhine, hak talep edenleri bastırmaya dönük yönelim olduğu için demokratik bir uyguma olarak hayata geçirilmesi mümkün değildi” diye konuştu.

"Devletin ne kadar sıkıştığı Oslo ile anlaşıldı"

Müzakereler ile birkaç defa barışın eşiğine gelindiğinin altını çizen Önder, “Bugüne kadar olanların bugün olanla farkı vardı. Geniş kamuoyunun buralarda ne oluyor bunu bile şansına sahip değildi. İlk kez iletişim olanaklarının gelişmesi, kendi içlerinde çatlama neticesinde devletin bu konuda ne kadar sıkışmış olduğu ortaya dökülen Oslo müzakereleriyle herkes anlamış oldu. Ondan gerisinin birebir tanığıyım. Herkes gibi süreci dışarıdan izleyen her devrimci, demokrat gibi dışarıdan oluşturulan bilginin farkındaydım. Meselenin güvenlik konsepti olduğu dedikleri yere evrilmesinde bizatihi devletin kesin bir tutum içinde olduğunu kendi gözlerimle görüp kendi kulaklarımla işittim” dedi.

"AKP projesinde kararlı"

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş"ın Bakanlarla yaptığı kimi görüşmelerde “Bu politikalardan netice alıyoruz tekrar müzakereye dönmeyeceğiz” dediği konuşmaların tanığı olduğunu söyleyen Önder, “Bugün Ortadoğu"da hükümete biçilen misyon, hükümetin kendisine biçtiği misyon var. Sünni mihver oluşturma politikalarının oluşturduğu program ve gündemleri var. Bu ikisi askeri olarak test edilmedikçe Ortadoğu"da siyaseten herhangi bir caydırıcılık yönlendiricilik içermediğinden hareketle dillerini acımasızca savaş diline çevirdiler” dedi. “Bu ülkede 4 yılda bir sandık kuruluyorsa savaşı reddedemiyorsa artık kuşkuyla yaklaşıyorsa herkesin bundan çıkaracağı önemli sonuçlar olur” diyen Önder, şunları kaydetti: “Çok pervasız davrandılar. Ne yaptılar? Dünyanın hiçbir yerinde yok. 5-10 sene sonra bu hukuksuzluğun hesabını vermek üzere yargılanacaklar. 72 milyon nüfusu olan ülkede herkes için başka İmralı"da yatan Sayın Öcalan için başka hukuk geçerli. Meclis'e kanun tasarısı gelince bir telaş başlıyor. Ya bundan İmralı"da yararlanırsa? Böyle bir şey olabilir. Sayın Öcalan"a yönelik uygulamalar ile halk aşağılanıyor. Evrensel bir norm koyarsanız yararlanan yararlanır. Ama şu uygulamalarla görünürdeki demokrasi ye kimseyi inandıramazsınız. Savaşın bu boyuta gelmesinden kesilen müzakereler ve İmralı tecridinin çok büyük bir payı var. Bu teknik bir sorun var. Orayla görüşülmemesi İmralı"ya ambargo uygulanması teknik bir kesinti değil. Bir halkın onurunu en çirkin şekilde aşağılama yoludur. Biz senin siyasi temsilcini dikkate almıyoruz, hiçbir demokratik normlarda kendimizi bağlamıyoruz demek yok saymaktır halkı. Çözüm de bu tür bileşenler bunların bir araya getirilmesi siyasi programa dönüştürülmesiyle mümkün.”

Etkinlik yapılan konuşmalarla devam ediyor. / Diha

Güncelleme Tarihi: 16 Eylül 2012, 11:51
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER