Bilindiği gibi bu seçimde üç aday yarışacak. Bu adayların üçü de seçim çalışmalarına başlamış bulunmaktadır. Aday belirleme süreçlerine baktığımız zaman ülkemizdeki siyasal tarafların iki tanesi tabanlarınin beklentilerine uygun davranarak bilinen adaylarını açıkladılar.
Mecliste gurubu bulunan CHPve MHP ise ortak bi aday gösterip mevcut iktidarın karşısında güçlü bir alternatif yaratma adına kendilerine benzeyen beş statükocu siyasi partiyle sayın Eklmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterdiler. Bu ismin hem MHP hem CHP tabanında partilerin yönetici kadrosunun beklediği karşılığı ve desteği görmediğini ülkemizdeki herkes çok iyi bilmektedir. "Büyük uzlaşı " adayının aslında bu siyasi partilerin tabanında özellikle de CHP'nin ulusalcı ve " sosyal demokrat" kanadında büyük bir uzlaşı değil tam tersine büyük bir hayal kırıklığına neden olduğunu görmekteyiz. Bu durumun da Önümüzdeki seçimlerde bu siyasi partilerin hedeflediği başarıya ulasmasina engel olacağı aşikar. Bana göre bu adayın gösterilmesinin sebebi Ak Parti'nin karşındaki cepheyi genişleterek bu yolla halktan oy devsirmektir. Ama bu politik yaklaşımın halktan karşılık göreceğine pek ihtimal vermiyorum. Çünkü halk belli bir demokrasi tecrübesine ulaşmış bulunmakta ve bu statükocu partilerin temelde nasıl bir siyasi ahlaka sahip olduğunun da bilincindedir.
Ülkede en fazla oyu olan Ak Partinin göstermiş olduğu aday mevcut Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ise zaten parti tabanın beklediği ve önemsediği bir isim dolayısıyla bu adayın ilk turda Ak parti hükumetinin 12 yıllık iktidarı boyunca almış olduğu oy yuzdeliklerini yine alabileceği hatta MHP seçmenindende oy alabileceği düşüncesini birçok kesimden insan ifade etmektedir. Bu düşüncenin doğruluğu da inkar edilemez. Çünkü uzlaşı adayının performansına bakıldığında hedeflenen başarıya ulasmiyacağı net bir şekilde görülmektedir. Sayın Başbakan'ın halkın gözünde öyle ya da böyle karizmatik bir lider profili çizdiği de ayrı bir gerçektir.
Bu seçimlerde asıl önemli olan ve bence Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucunu belirleyebilecek kilit öneme sahip olan adaylık HDP, DBP adayı Sayın Selahattin Demirtaş'ın adaylığıdır. Her ne kadar Türkiye basını ve kamuoyunun bir kısmı bu durumu kabul etmese de Sayın Demirtaş bu ülkenin en sahici muhalefetini temsil edecek tek aday olduğunu şimdiye kadarki performansıyla herkese göstermiş bulunmaktadır. Çünkü hem partisinin tabanında karşılığı olan hem de Türkiye’deki geniş sosyalist, emekçi, ezilen kısaca sistem tarafından öteki olarak birçok haksızlığa maruz bırakılmış geniş bir halk kitlesine hitap eden bir kişiliğe sahip olduğunu ispat etmiş bulunmaktadır diye düşünüyorum. Sayın Demirtaş bu seçimlerde ikinci tura kalmasa da ki kalsa da şahsım için pek sürpriz olmayacaktır, bu ülkenin Cumhurbaşkanını belirleyecek tek aday olarak tarihe geçecektir. Bu seçimlerde HDP adayı Sayın Demirtaş'ın Türkiye’deki yüzdelik analistlerini şaşırtacağını düşünüyorum. Bu seçimin sonucu ne olursa olsun kazanan Sayın Demirtaş şahsında HDP de birleşen ezilen kesimler olacaktır.
Sonuç olarak seçim her ne kadar bir cumhurbaşkanlığı seçimi olsa da özünde tam olarak öyle değildir. Çünkü bu seçimi kim kazanırsa kazansın Türkiye’nin mevcut yönetim biçiminde birçok değişikliğe şahit olacağının sinyallerini şimdiden almaktadır. Ama şimdiden söylemek gerekirse eğer uzlaşı adayı kazanamazsa bu seçimin tek kaybedeni CHP'nin mevcut yöneticileri olacaktır. Bu partiyi seçimlerden sonra sıkıntılı günler beklemektedir.
Güncelleme Tarihi: 31 Temmuz 2014, 11:16
