Doğaya sarılışı da, doğayı tüketişi de, doğayı başka başka renklere bürüyüşü de hep bu duygunun sonuçları.
Merak ne zaman yerini tutkuya bırakır, tartışılabilir. Ama adımı attıranın merak olduğunu, efsanelerde, masallarda, mitolojilerde görürüz hep. Başlangıç ona aittir, sürdürmeyi de tutku devralır.
İlk topluluklardan yakın günümüze değin, tarihte yerleri yok gibiyse de, şifacılar vardır. Masallarda hep soruna neden olanlar olarak gösterilse de, gerçekte onların algıları yok sayıldığı veya etraflıca işlenmediği için öyledir. Örneğin Şahmeran’da, onun etinin zalim sultana iyi geleceğini söyleyen bir şifacıdır. Hastalığı çözme merakı, neden olduğu sonuçlardan bağımsızdır. O problem olarak, hastalığı ve onu iyileştirecek çözümün ne olduğu olarak görmektedir. Sosyal veya siyasal içeriklerini analiz etme de başarılı olsa şifacı olmazdı belki de.
Başka bir boyutu daha var, tutkusu… Tutkularının esiri oluşları onların değerlendirme güçlerini örselemektedir.
Bu açıdan baktığımızda, şifacılar kim bilir hangi dönemlerde, hangi kritik roller oynamışlardır. Kendileri bile farkında olamamıştır. Ki tarihte pek onlardan bahsetmez. Mesela daha kabileler halinde dağınık yaşanılıyorken, kurtardığı kabile reislerinin birçoğunu, sonradan kurtardıklarına pişman da olmuş olabilirler. Ya da sonuna kadar mutluluk duymuş da…
Herkes gündelik hayatın telaşında, belki de sıradan sorunların çemberinde zamanlarını tüketirken, şifacılar toplumdan veya topluluktan ayrılarak doğaya, bitkilere yönelmişlerdir. Hangisinin neye faydalı olduğunu öğrenme süreçlerinin, hiç iyi bir hikayesi olabileceğini sanmıyorum. Ama bu davranışlarının özünde merak duyguları ile tutkularının olduğunu söyleyebilirim. Neden her ne olursa olsun, günümüz modern tıbbının zeminini işte bu küçük arayışların toplamı oluşturuyor.
Yaşadıkları dönemin sağlık koşullarını, onların bilgi ve deneyim düzeyi belirlemiştir. Bilgileri kadar, insanların hayatları kolaylaşmıştır. Keşke tarih yazıcıları şifacıların çabasını, önemseyen bir bakışa sahip olsaydı. Günümüzden onlara bakmaya çalıştığımızda, bu kadar silik bir tablo ile karşılaşmak durumunda kalmazdık. İnsanın insana deva oluşundan çok, dert oluşunu anlatmışlar bize, anlatıyorlar. Bu yüzden de onları geçmişte aradığımızda, çoğunlukla izlerine rastlıyoruz ama bu izleriyle sınırlı, fazlası yok.
İlk dönemlerde öyle değillerdi ama! Topluluğun kaderinde etkiliydiler ve kendilerine değer de o ölçüde veriliyordu. Sonra insanın hikayesini, güce tapanlar ele geçirdi ve bir çok şeyin yanı sıra şifacılar da sıradanlaştı. Rekabetin alanı, topluluğa faydalı olmaktan, onu tehdit etme, baskı altına alabilmeye geçti.
İşte bu şifacıların keşfi olan bitkilerden biri AloeVera. Tarihte inanılmaz isimlerle anıldığını okuduğumda, şaşırmıştım. Sizinle de bu bilgileri paylaşayım.
Tarihte, ünlü bir araştırmacı ve arkeolog olan George Ebers, bu bitkinin çok eskilere dayanan ününü M.Ö. 3500 yılından kalan bir papirüs el yazmasında keşfetmiştir. Dioscarites ve diğer yunan ve Romalı hekimler de bu bitkiyi başarı ile kullanmışlardır. Hatta bir efsaneye göre Aristo, Büyük İskender’i yaralı askerlerinde kullanmak üzere çok miktarda Aleo Vera elde etmek için Hint Okyanusu’ndaki Sokotra Adası’nı ele geçirmeye ikna etmiştir. Mısır kraliçesi Nefertiti ve Kleopatra sağlık ve güzelliklerini Aloe Vera güzellik terapilerine borçlu oldukları da anlatılmaktadır.
500’den fazla türü olan Afrika kökenli Aloe Vera, ülkemizde “Sarısabır” adıyla bilinir.
Aloe Vera bitkisi çöl bitkisidir. Aloe Vera bitkisinde bütün vitaminler bulunmaktadır. Aloe Veranın hem rahatsızlıklar için faydaları var hem cildimiz için faydaları var.
Bu bitkinin, insanlığın uzun yolculuğuna hep şifa olarak eşlik ettiğini görmekteyiz. Ne diyelim, zamanında bu bitkiyi keşfeden, afrikalı şifacıları hal dilimizle selamlayalım. Faydasını her görüşümüzde, dönüp o çağlardaki emeklerine bir teşekkür bırakalım. Tarih onları silikleştirecek şekilde ilerledi maalesef ama hastalığına şifa bulan her insanın kahramanlarıdırlar. Bugün sağlıkla ilgili var olan tüm bilgiler, onların alınteridir çünkü.
Güncelleme Tarihi: 06 Mayıs 2015, 14:59
dünyada şifa bulduğumuz bitkilerin araştırmalar ve denemelerde mevcuttur.5000 yıllık tarihi olan uzun araştırmalardan şifa değeri kanıtlanmıştır.bu bitki siz ön yargılarınız olmadan ve araştırarak bilgilenip başkalarında bilgilenmesine yardımcı olduğunuz için sizleri tebirk eder başarınızın devamını diler.