Hayalin bile fark edemediği bir güzelliği diledim seni anınca, öylece düşündüm hayatımı yola koyan ve idame ettiren hayatı…
Bırak artık yalnızlığa terk etmeleri, artık düş sokağını arala ve geride ne unutulmuşsa yaşamaya yüz tutmak üzere bir yolculuğa…
Hani ilkbahar kokardın tüm güzelliği içinde barındıran en güzel güzellik ve yaz sıcağına doymuş toprağın sevince boğması gibi…
Çorak toprağın yağmurla sevinci gibi içtenlikle ve ıpıslak bir hal ile…
Hadi yola koyul sevdanın mekânına doğru ey yar
Sevgiliden sevdalıya bir davet var…
Bin hasret çeksem bin vuslatı aralarım kendi içimde dercesine bir haykırışla seni anıyorum ve sonsuzluğuna inandığın aşkı bir daha yanıma alarak uzunca bir yola…
Sen içinde tüm güzelliği barındıran nazlı çiçeğim
Her mevsim gibi tüm kokuların biricik sahibi ve sevdasına hep gönülden tutulan en güzel geleceğim…
Artık vuslat anıdır gönüllerin coştuğu zaman
Ne kederi barındırır ne de gönle kabuk gamı
Ne sevgili hoşnuttur nede sevdalı
Kavuşmak nicedir şimdi tam vakti zamanı
İnceden inceye işlenen sevdanın yeni yeni yeşeren filizleri bu tebessümle karşılanan ve her zerrede bir güneşi görmektir karanlığın hengâmında bu aşktır artık gönülden haykırılan belki içtenlikle belki daha da derinden yaralarcasına bir yaranının sızısı misali hep yangınlara sevk eden öylece
Varlığınla var kıldığın şu biçare gönle bir su misali aksın gitsin gönülden kopması gereken keder
Ne yalnızlığa sürüklenir ne de akşına bırakılan kader
Hep dilde bu bir nevi aşına sevdalıdan beter
Sevgilinin dilinden bu sevdalıya isyanı artık yeter
Bin misali sıralasan bin ahu vah lara bürünsen artık vuslata özlemin sonudur ve beklide müjdeli bir sabahın en erkenidir güneşin doğuşu, şafağın söküşüdür en güzel bir eda ile gönle… Güncelleme Tarihi: 18 Kasım 2014, 11:02