kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

Kutlama (!)

1 Eylül Dünya Barış Gününü anıyor yahut "kutluyoruz" her yıl. Tarihçesini ara sıra hatırlamakta yarar görüyorum. Çünkü o gün ile ilgili haberlerde "kutlama" ifadeleri çokça yer alıyor.

Kutlama (!)
ALİYA DÜŞÜNMEZ - YÜKSEKOVA GÜNCEL

"İkinci Dünya Savaşı 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya'yı işgaliyle başlamıştı. Ardında 50 milyonu aşkın ölü 100 milyonlarca yaralı, sakat, acı, gözyaşı ve enkaz yığını haline gelmiş şehirler, kasabalar bırakarak 1945 Mayıs'ında bitmişti. İnsanlık tarihinin gördüğü bu en kanlı savaşın başladığı günü, yani 1 Eylül'ü, bütün dünya ulusları Dünya barış Günü olarak ilan ettiler. Yarım asırdır 1 Eylül Dünya Barış Günü tüm dünyada çeşitli etkinliklerle yaşamakta, yaşatılmaktadır."

Tarihçesinde de gördüğümüz gibi aslında "kutlanacak" bir gün değil. Bir anma ve barışın yokluğunun nelere mal olduğunu anlama günü olarak belirlenmiş. Haberleri hazırlayanlar bu bu önemli detayı ya bilerek ya da bilmeyerek atlıyorlar. Ama biz aklımızda tutalım, hatırlayalım ve hatırlatalım.

Birkaç ilimizde de etkinlikler "kutlama" adı altında yapıldı. Neyi kutladık! Aynı gün içerisinde coğrafyamızın her yanında hala kan akıyordu, kadınlar tecavüze uğruyordu. Savaşın tam orta yerinde, barışın yokluğuna bakarken gözlerimiz hem de.

Barışı talep edelim tabii. O gün, barışın yokluğunun nelere mal olduğunu anlamaya ve anlatmaya çalışalım ama. Barışı kutlamak, barış gerçekleştikten sonraya kalmalı. Hangi gün barış gerçekleştiyse, o gün tüm meydanları doldurup kutlayalım. Ama savaş sürüyorken, halklar katliamcıların zulmünden ciğer yakan sıcaklarda, çoluk-çocuk demeden yollara yürüyerek düşüyorken "kutlama" terimini kullanmaya hakkımız var mıydı?

İçinde bulunduğumuz siyasal sınırlarda ki süreçle bağlantılı ve onunla sınırlı tuttuğumuzu varsaysak bile, henüz barışı kutlama aşamasında değiliz ki. Gelmesini, bir an önce herkesin içine sinen bir yaşama kavuşmayı hepimiz istiyor ve talep ediyoruz. Bunları ve daha fazlasını sıralayalım tabii. Hatta ne kadar önemsediğimizi de his ettirelim. Ama "kutlama" demek için henüz erken değil mi?

Ayrıca hissiyatımızı Rojava'dan, Şengal'den  koparamayız. Onlar savaşın tüm acılarını yaşarken,  burada yaşanacak bir barışla ancak buruk bir sevinç duyabiliriz. Sınırlar siyasaldır çünkü, kalpler ve zihinlerde karşılığı yok.

Yollara düşmüş yaşlı kadınlarda analarımızı, yaşlı adamlarda babalarımızı, çocuklarda çocuklarımızı görüyoruz. Acılar bu kadar yoğun yaşanırken, barışın yokluğunu anacağımıza " kutlama" diyorsak durup düşünülecek çok şey var demektir.

Dünyanın her yanındaki savaşlar son bulsun, hayat artık barışla buluşsun. Temennim, temennimizdir. Yanı başımızda yaşananın sıcaklığını daha yoğun hissetsek de, biraz da kan bağıyla ilişkili olsa da ama tüm insanlık içindir de barış dileğimiz.

Hayata gözlerini açan her çocuk, barış içinde yaşayan bir dünyayı hak etmektedir. Yeryüzü çocukların tedirgin bakışlarla dolaşmak zorunda kalmadığı günlerle buluşuncaya dek barışı isteyelim, onu istediğimizi ifade eden etkinlikler yapalım. Ama yeryüzü ona çok uzak iken, adına "kutlama" demeyelim. Çünkü henüz ulaşamamış olduğumuzu unutturuyoruz birbirimize.

Etrafımızda olan bitenlere baktıkça hem ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu hem de varmış gibi yapmaktansa, henüz  ulaşamadığımızı birbirimize hatırlatmanın gerekliliği daha iyi görünüyor.

1 Eylül Dünya Barış Gününün , kıyım gibi bir savaşın başlangıç günü olduğunu tekrar hatırlayarak, özelde coğrafyamız genelde tüm dünya için barış temennimizi yineliyoruz.

Barışa kavuştuğumuz günler umuduyla....

Güncelleme Tarihi: 02 Eylül 2014, 23:40
YORUM EKLE
YORUMLAR
gever
gever - 11 yıl Önce

çok doğru bir tesbit teşekkürler

SIRADAKİ HABER