Bizim insan olarak içinde yaşadığımızı zannettiğimiz kapitalist sistem aslında yaşamımız boyunca sahip olduğumuz birikimlerin hepsini adeta bir kara delik gibi içine çekmektedir. Bu durum insanlık tarihinin bütün değerlerini yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Kürt toplumunun binlerce yıllık tarihine baktığımızda bizim karşımıza muazzam bir sözlü kültür çıkmaktadır. Bu kültürel birikimin günümüze kadar gelebilmesinin çeşitli sebebleri olsa da bana göre en önemli sebebi Kürtlerin geleneksel bazı bağlarının güçlü olmasıdır. Örneğin bugün ilkellik olarak görünen aşiret olgusu sözlü Kürt kültürü ve tarihinin günümüze ulaşmasındaki en büyük etkendir. Buradan kimse kapitalist sistemin bizi şekillendirmek için bize öğretmiş olduğu sistem asiretçiliğine övgüler dizdiğim sonucunu çıkarmasın. Benim bahsettiğim hem siyasi Kürt kimliğini hem de kültürel anlamda Kürt tarihi ve kültürünü günümüze ulaştıran kimine göre gerici bana göre de otantik aşiretçilik olgusudur.
Aşiretler hem askeri açıdan Kürtlerin can güvenliğini korumuş hem de kültürel açıdan Kürt kimliğinin günümüze ulaşmasını vesile olmuştur. Geleneksel tarihine sahip çıkan ve bu tarihi öğrenme çabası içerisinde olan bir insan olarak Kürt toplumunun belleği Dengbéj'lere büyük önem vermekteyim. Çünkü Dengbéj'lerin söylemiş olduğu kılam'lar (türküler) sadece kılam değil aynı zamanda Kürt kültürü ve tarihinin birer sözlü belgesidir.
Bütün emperyal dayatma ve yozlaştırmalara karşı ayakta duran ve sürekliliğini sürdürmekte olan dengbéjlik kültürü bugün unutulmaya başlanmıştır. Hem teknolojik unsurların yaygınlaşması hem de bin yıllık emperyalist sömürü düzeni bu geleneksel değerleri bize unutarmayı başarmıştır. Bu durum Kürt kültürünün geleneksel köklerinden kopmasına neden olmuş ve ahlaki açıdan bir çok değer yargısının deforme olması sonucunu dogurmuştur. Örneğin aşk olgusu Kürtlerin sözlü kültüründe çok geniş ve saygın bir yere sahipken günümüzde, geçmişte yaşanmış aşkların bırakın aynısını tozunu bile görmek mümkün değildir. Bugün en ufak bir zorlukla karşılaşan kadın veya erkek sevdiği insanı birkaç gün içerisinde unutup başka bir "aşka " yelken açabiliyor. Bu da aşk gibi saygın bir duygunun emperyalist versiyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tek temennim Kürtlerin kültürel miraslarına daha fazla ihanet etmemeleridir. Bu haftaki yazıyı Kürt dengbéjlerin bize armağan ettiği Heso ve Nazé destanını dinlerken bende oluşan duyguları yansıtan Gövde ve Kök isimli şiirimle bitirmek istiyorum.
Gövde ve Kök
Ceylan gözlü nar kokulu gövdem
Büyüt aşkını
İlmik İlmik ör bağını ayrılığın
Dünyanın girdabında oynayan
ve durmadan sobelenen
bir çocuk
Ürperen, titreyen, sararan
bir bedendi mutluluk...
Uzak olsan da
o ilkbahar yağmuruna
tadamasan da incir yaprağından
damlayan balı
bilki ayrılıktadır aşkın peteği
tüketme hiçliği zavallı gövdem
kanat çırp doruklarda
tıpkı bir şimşek gibi çarp
metal uygarlığın şahdamarına
darmadağan et şu kirlenmiş cennetin
bütün mabedlerini
asla kanma perdelerin kapanışına
mutlaka vardır oynanmamiş
bir repliği hayatın
düşle şimdi haykırışını
ırmak boylarında bedeni kurtlanan Heso'nun
nasıl cevap vermişti feryadına
zilan vadisi ve Hesen Evdal ırmağı
nasıldı nasıldı namesi
kanayan o irinli matemin... 2007 Adıyaman
Güncelleme Tarihi: 28 Ağustos 2014, 10:35
seet xoş mamostayıé delal tu her biji