Gölgem bazen benden uzun, bazen de olduğumdan kısadır. Boyuna, endamına ışığın döngüsü karar kılar.
Işıktan başka hiç bir ihtiyaca bağımlı olmayan gölgemi, kendimin bir yansıması olarak hayatın içinde dolaşmaya uğurlamak isterdim. Gidemediğim yerlere gitmesini, göremediklerimi görmesini öğütlerdim. Gözlerimi ve bilincimi bağışlayarak tabii.
Uzak diyarlardaki kütüphanelerde çok zaman geçirerek bilgilerimi tazelemesini isterdim. İnsanlığın birikimlerini görmesini, buna duyduğum saygıyı ifade etmesini de...
Daha önce görmediğim çiçek türlerini, yeşil alanları, suları, dağları vb...
Kentli çocukların oynadığı oyunları öğrenmesi uzun sürer, bu nedenle köy çocuklarının oyunlarına bırakmalı kendisini. Hem tatları da farklıdır. Onları neşelendirmek ise daha kolaydır. Kentli çocuklardaki temkinlilik ve güvensizlik ile tanışmaları için nedenleri oluşmamıştır. Duyguları daha hızlı hareketlenmeye ve bir gölgeyi oyun arkadaşı olarak kabullenmeye daha yatkındırlar. Gölgem, köy çocuklarında coşkuyu yoğunca yaşayabilirsin. İçindeki çocuğun tüm coşkusunu kaygısızca salabilirsin.
Coğrafyam da tarla sürme veya ekin biçme mevsimlerine denk gelmelisin. Klamlara, alın terlerine ve soğuk ayranlara içtenlikle eşlik etmelisin. O gözlerdeki bereket umuduna, kendi umutlarınla katılmalı ve inandığım tüm kutsallara duamı iletmelisin.
Akşam kapı önünde içilen yorgunluk çaylarına ve çaya eşlik eden sohbetlere dahil olmalı ve konuşulanları can kulağıyla dinlemelisin. Kahkahalarından, kaygılarına, hüzünlerine kadar izlemelisin. Hayatın sırlarını yakalamaya çalışmalı ve kare kare bilincime kazımalısın.
Git bizi unutmuşları gör mesela. Ama sakın bizi hatırlatma. Sadece bak ve özlemlik olanlara özlem gider. Vardıysa hatıralarda bölüşülmüş bir şarkı, varlığını hissettirmeden o şarkıları dinlet mesela. Birlikte ağladığımız, birlikte güldüğümüz mekanlarda ara onları. Sohbetlerinde kendimizden izler bulmaya çalış, o günlere dair. Unutma, sitem yok, şikayet yok, bizi hatırlatmak yok. Sadece geçmişi yeniden kendimizde yaşamak var.
Farklı halkların mutfak kültürlerine bak. Değişik yemeklerin tadına bakmalısın. Tat duygun zenginleşsin. Kadınların hazırladığı yemekler olsun ama. O yemeklere ne kadar sevgi eklediklerine dikkat et. Bu anıları da biriktirmelisin.
Dünyaya güzellik öğüdü vermiş, hayatlarını o erdemlere adamış büyük insanların kabirlerini ziyaret et. Onları anlamaya çalıştığımı, kendi miktarımca yaşatmaya çalıştığımı da söyle. Ama saygımın derinliğini de ifade et.
Kötü insanları görmezden gel. Çünkü sana kötülüklerinin mantığını anlatmaya çalışacaklar. Unutma her insan kendini önce gerekçeleriyle kirletir. O gerekçelere hak verirsen, kötülük sende de yaşamaya başlar. Gönderdiğim gibi temiz bir siyahlıkta dön. Işık varlığına sebep olduğu için, utanmasın hiç.
Mevsim yağmur mevsimi, iliklerine kadar ıslanarak yağmuru hissetmeni isterim. Sonra kışa evrilecek yolculuğunda, tipiye yakalanmalısın, üşümeli, titremelisin soğuktan. Belki biraz kahretmelisin sebebin olan bana. Her şey sona erdiğinde minnettar kalacağını biliyorum nasıl olsa. Bunlar hep anıların olacak, birikmiş hikayelerinle övüneceksin.
Gözleri uzaklara bakan kadınlar, gölgelerini yola çıkarırlar. Gölgeleri ile özgürlükleri arasındaki ilişkiyi sizlerden saklamaya çalışıyor olabilirim. Birçoğunuz buraya gelene kadar olan satırlarda görmüşte olabilirsiniz. Ama bazı kadınlar kendilerinin yerine gölgelerini yolcu ederler. Çünkü yaşamda gölgeleriyle kendilerinin yeri değişmiştir. Kendilerinin gölgeye dönüştürülmesine söyleyecek sözünüz yok iken, gölgelerini varlığa dönüştürmelerini yadırgayamazsınız.
Gölgelerini uğurlayan kadınların uzun bir geçmişi olduğuna inanıyorum. Dünyamız erkeklerin işgaline uğradığından beri de diyebiliriz. Biz böyle kabul edelim.
Güncelleme Tarihi: 17 Eylül 2014, 11:38