Kaç tane dünyaca bilinen televizyon tarafından belgeseli yapıldı! Kaç uluslar arası törende anmaları!
Sorular çok, yanıtını da en iyi Halepçe’liler biliyordu. Kullanım değerimiz üzerinden ele alınmamızın, yazgımız olmadığını da…
Dünyanın bildiği silahın, onların lügatindeki karşılığı elma kokusu idi. Son anlarına masumiyetlerini kodlamış oldular. Dünyanın geri kalanıyla ilgili bir yargı belki de. Kendi halkına da ağır bir yük…
Dayanaksızlığın acı tadını, öğrenilmemesi gereken miktarlarda öğrendik. Dünyada işlerin nasıl yürüdüğünü de, kendimizden kaynaklı nedenleri de… Hepsini canımızdan parçalar vererek öğrendik.
Büyüdün Halepçe, o daldığın uzun uykunda büyüdü torunların. Nasıl büyüdüklerini görememek burkmasın içini, artık kendi topraklarında zulme geçit vermiyorlar. Bir gün yattığın o topraklara gelip, bu kez sana ağıt yakmak yerine o hikayeleri anlatırlar. Bu çağda görülebilecek en ilkel nefretin karşısında, nasıl dimdik durduklarını uzun uzun dinlersin.
Belki uzandığın toprağın derinlerinden çıkıp, çocuklarını alınlarından öpersin. Bilmelisin Halepçe, onların senin takdirine ihtiyaçları var. Herkesinkinden çok hem de.
Dünya devletleri ile olan ilişkileri de hatırladığın gibi değil, artık sadece senin çocuklarının onlara ihtiyacı yok, onlarında ihtiyacı var. Bu zamanları yaşayamadığın için anlatırken, hüzünle doluyor kalbim. Görebilmeni istediğim çok an oldu Halepçe…
Şimdi çocukların, gözlerini yarınlara dikmiş ve senin umutlarını inşa ediyorlar. Sana yeni bir müjde ile gelmeleri yakındır diye söylentiler duyuyorum. Onlardan bunu duyma ihtimalin, dileğim oluyor. Elma kokusunun boğduğu, son nefesinin hakkı bu.
Bu bahar kalbimdeki kabrine göz yaşları bırakmak yerine, güzel haberleri bırakasım geldi Halepçem… Hayırsızlığıma yoruyorsan, bağışla bu çocuğunu… Seni kederlerimin arasından çıkarışımdan değil, yaralarını bir nebze olsun saracağına olan inancımdan.
Artık biliyoruz Halepçem, senin öldüren sadece o elma kokusu değildi, kırk düğüme dönüştüğünden, bir türlü çözemediğimiz ayrı gayrlığımızmış da. Birbirimize el verdiğimizde nelerin üstesinden gelinebildiğini gördük, yaşadık. Birçoğumuzun gözlerini yaşartan duygulardı bunlar.
Bütün bunlar o fotoğraflardaki mazlum halinin, bizlere fısıldadığı özlemlerindi. Gerçekleşmekte olanları bilmeni istedim.