Tanıdık esnaflarla, şehrin havası üzerine söyleşiyoruz. Bu şehirde neler neler görmüş, nelere tanıklık etmiştim. Güneş batınca kimsenin sokağa çıkamadığı günleri hatırlıyorum. Sokakta elinde satırla dolaşan katillerin işlediği cinayetler geliyor gözlerimin önüne. HDP geleneğinin, seçim bürosu açmasının yasaklandığı günlerden söz ediyorum...

Sanıyorum, Diyarbakır'ın şimdiye kadarki en sakin ve normal seçim havasını yaşadığı dönem bu dönem... Barışçı bir ortam hissediliyor. HDP'nin gözle görünür bir üstünlüğü var.

HAŞİM HAŞİMİ

AK Parti'lilerle konuşuyorum... "Mahalle baskısı nedeniyle, kime sorsanız HDP'ye oy vereceğini söylüyor, ama gerçek bu değil. Diyarbakır'daki anketler, gerçeği yansıtmıyor. Bakınız, beklenenin tersi neticeler çıkacak" diyorlar.

Değerlendirmelerine güvendiğim, şehrin nabzını tuttuğunu az çok bildiğim bazı isimlerden aldığım izlenimler ise, daha çok şu yönde: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Kobani düştü düşecek" sözleri, AK Parti'den bir kopuşa sebep olmuş. "Kürt sorunu yoktur" biçimindeki açıklamalar da... Bir değerlendirme de; "Türkiye DAEŞ'i yani IŞİD'i destekliyor" iddiasının, buralarda bazı çevrelerce yaygın bir şekilde kabul gördüğü yönünde...

Yörenin deneyimli siyasetçilerinden, eski milletvekili, eski belediye başkanı Haşim Haşimi'yi; Diclekent'teki seçim bürosunda ziyaret ettim. Büyükçe bir salon, ağzına kadar doluydu. AK Parti'den üçüncü sıra adayı Haşimi, eski milletvekillerinden Osman Aslan'la birlikteydi.

Haşimi; Erdoğan'ın söylemlerinin olumsuz etki yaptığını kabul etmekle birlikte, 'Erdoğan'ın sözlerinin asıl bağlamından koparıldığını, onun Kobani'nin düşmesinin tehlikesine vurgu yaptığını' belirtiyor. 'Kürt sorunu yoktur' dediğinde de, amacının yanlış anlaşıldığını, ifade ediyor.

AK Partililer, kırsal bölgelerdeki bazı sorunlara rağmen, asıl olarak, sakin bir seçim mücadelesi olduğunu, ifade ediyorlar. "Burada neler gördük, neler yaşadık...Hepsi geride kaldı. Herkes özgürce seçim kampanyasını yürütüyor. Bu da çözüm süreci ve AK Parti sayesinde oldu..."

KİM, NE KADAR OY ALIR?

HDP'liler, kendilerinden eminler. Yüzde 70'lerin üzerinde bir oy alacaklarını, buna rahatlıkla ulaşabileceklerini, dile getiriyorlar.
Sonuç olarak, Diyarbakır'da, pratikte, yalnızca iki partinin varlığından söz edebiliyoruz: HDP ve AK Parti. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde, CHP-MHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, ancak yüzde 2.35 oy alabilmişti. Demirtaş yüzde 64.17, Erdoğan yüzde 33.48.

Bu seçimlerde, AK Parti, Diyarbakır'da; Erdoğan'ın 2014'teki oy yüzdesine ulaşabilir mi? Şehrin nabzını tutanlar, bunu mümkün görmediklerini ifade ediyorlar.

HÜDA-PAR

Şehrin üçüncü siyasi gücünün, HÜDA-PAR olduğu söylenebilir. Bu hareket, 'geçmişte şiddet eylemleriyle tanınan Hizbullah'ın bölgedeki yasal yapılanması' olarak da değerlendiriliyor. Bir değişime uğradıkları, geçmişteki devletle işbirlikleri konusunda bir muhasebe yaptıkları, ifade ediliyor. Kendileri ise, bunları kabul etmeyerek, "Biz Hizbullah değiliz. IŞİD ve Nusra da bizi kafir gördüğünü ilan etti" diyorlar.

30 Mart 2014'te yapılan yerel seçimlerde; bu partinin belediye başkan adayı, 34.513 oyla, oyların yüzde 4.77'sini almıştı. Bu seçimlerde de, partinin genel başkanı avukat Zekeriya Yapıcıoğlu, bağımsız milletvekili adayı. Bugün bir miting yapacak olan HÜDA-PAR'ın, yüzde 5 civarındaki oy gücüyle, bir milletvekili çıkarması, pek olası görünmüyor.

İki gün daha Diyarbakır'dayız. Bu kritik ilimizin, son viraja nasıl girdiğini, yakından izleyeceğiz. Pazar günü, Diyarbakır'daki AK Parti mitinginin de, ilginç geçeceğini söyleyebiliriz.

İzlenimlerimizi sürdüreceğiz.

Yazıyı yazıp bitirdim. Tam bu sırada Şırnak'tan çatışma haberi geldi. HDP ile HÜDA-PAR'lıların çatışmasında iki kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Umarım son olur...