kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

Dalgalar Yükselirken

Dalgalar yükselirken, yolcuların gözleri kaptanları arar. Onların yüz ifadesinde teknenin kontrolünü kaybedip, kaybetmediğine dair bir işaret arar.

Dalgalar Yükselirken
ALİYA DÜŞÜNMEZ - YÜKSEKOVA GÜNCEL

Buradan alınan bilgiye göre ya tedirgin olunup, iş başa düştü denilecek ya da  henüz korkmaya gerek yok, her şey yolunda gidiyor denecek.

Sudaki değişikliği sıradan yolcu erken fark eder. Sanılandan da erken hem de. Çünkü  aşinası olmadığı bir durumla karşı karşıyadır. Böyle bir an da ne yapılacağı ile ilgili ön bilgilendirme yapılmış olsa da, pratik bir deneyim olmadığı için tedirgindir. Bu tedirginlik onun tetikte durmasına neden olur.

Çağ her ne kadar bilgi çağı olsa da, henüz deneyimden gelen bilgi kadar hiçbirine tam bir güvenle bakamıyoruz. Başkasının deneyimini bile, kuşkuyla karşılama eğilimimiz ortada iken hem de.

Zaman zaman suların dalgalanmasına benzer dalgalanmaları toplumsal hareketliliklerde de görürüz. Tek tek bireyler bazında endişeler başlar ve kendi yönlerini yitirme telaşına düşerler. Çünkü süre giden gündelik yaşam, dar anlamda da olsa kendi geleceğini öngörerek, ona uygun bir planlama içermektedir.

Mesela aylık gelirin bir kısmı çocukların geleceklerine tahsis edilmek üzere gidere yazılır. Ancak gelecek bu dalgalanmalar sonucu belirginsizleştiğin de, insanlar kendilerini neye göre planlayacaklarını anlamaya çalışırlar.

İşte bu anlarda toplum güvenebileceği kaptanlarına yönelir. Yanlış anlaşılsın istemem, kaptanlar derken liderleri kast etmiyorum. Çünkü onlar zaten o dalgalanmalar içerisinde birer aktördürler. Bu tür dönemlerde, yaşananların neler olduğunu doğru bir şekilde kendilerine iletebilecek olan kişileri gözleri arar. Çünkü gelecek bu bilgiler ışığında şekillenecektir.

Yalnız ciddi bir sorunu da bu süreçler kendi içlerinde barındırmaktadır. Teknede can havliyle tutunacak yer aradığımız gibi, toplumsal hareketlilikler de özellikle "medya ve aydınlar " kendilerini güvene almak için, bu hareketlerden birine yahut bir kaçına yaslanma yoluna giderler. Böylece bilgi akışı da taraflı hale gelir ve sıradan insan için endişeler boy vermeye başlar.

Tercihini neye göre yapacağını kestiremez hale gelir. Ciddi bir bunalımla karşı karşıya kalma halidir bu. O diyorsa doğrudur diyebileceği insan kalmamıştır artık. Kendisi de gündelik yaşam gerekleriyle ömür tükettiği için ve ilgi alanına toplumsal hareketler girmemiş olduğu için, o konularda da deneyimden yoksundur. Yani kendi çözümleme gücüne de güvenme sorunları yaşamaktadır.

Bu tür evrelerin nelere yol açtığı ile ilgili geçmiş deneyimler araştırılabilir, ben tesbit kısmında kalacağım. Çünkü değindiğim konu sosyal psikolojinin uzmanlık alanına girmektedir.

Ancak hayatın içinde ki gözlemlerime dayanarak ifade edebilirim ki, bireyde boş vermişlik, inançsızlık ve günü  yaşama sınırlarında gibi bazı durumlara neden olmaktadır. Gençlerde de kendini uyuşturma eğilimleri baş gösterir. Bu toplumsal bunalım dönemlerini önceden öngörmek bazı tedbirler alma şansını sunabilir.

Sosyal yapıdaki dalgalanma içinde değerler arası bir çatışmayı da barındırıyorsa ,çok daha ciddiyetle ele alınmayı gerektirir. Çünkü aktörlerin güçlerinde bir denge söz konusu ise, bu da sürecin  umulandan uzun süreceğini ve bazı beklenenden farklı yan sonuçlar üreteceği anlamına gelmektedir.

İki değerin sürekli çatıştığı bir ortamda güvenilir bir analiz becerisi yok ise, orda ikisi arasında kalıp, ikisinden de vazgeçen ve kendi içine kapanan bir gerçeklik oluşmasına neden olur. Bunalımın derinleşmesi demektir bu da.Var olan değerlerde çözülmeyi ve yerine değersizliği koyan bir yaklaşıma kaynaklık eder.

Kişi kendisini bile değersiz hissederken, toplumu sürdürebilir  kılan değerler silsilesi ile  ilişkisinden cayması anlaşılırdır.

Coğrafyamızda ciddi sorunlar baş göstermekte. Umarım hepimizi kendi içine çeken bir sarmala dönüşmez. Ölçüsüz şiddetin kendine güçlü bir meşruiyet zemini oluştura geldiğini görüyoruz. Bir toplum veya topluluk olarak bir arada yaşama deneyimlerinin tamamında, onları bir arada tutan değerleri görürüz. Şiddet kendisine meşruiyet alanı kazandıkça, bireylerin dünyasında da benzeri sonuçlara sebep olacaktır. Bu da bir arada yaşama ruhuna tezattır. Toplumsal çözülmeyi ve kirlenmeyi getirir. Yaşlılar , çocuklar ve kadınlar için güvenli bir gelecek ve yaşam ortamı zedelenmektedir.

Bu durum şunun, bunun değil herkesin sorunu. Hepimizi ilgilendiriyor.

Güncelleme Tarihi: 18 Haziran 2014, 10:28
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER