Orada toprağa düşenin mezarı, diğer tüm parçalarda kazılır. Direnmesindeki neden de, toprağa düşmesindeki neden de sende mevcuttur çünkü. Sana da ait olan bir nedenledir tüm çektiği. Ona çok görülen, sana da çok görülecektir. Kendini ayrı tutmak, kendine sırtını dönmek olur. Bu yüzden oradaki her acı, yankısını buralardan bulur.
Yanıltmak istemem, kendi parçasını korumak için, bu parçadan da, diğer parçalardan da çok giden oldu. Buradaki artık orada yaşıyor, orada direniyor. Pek çok eş, dost ve akrabanın gözü kulağı orada olan bitende. Nefeslerini tutarak izliyorlar gelişmeleri. Parçalar arasında ki, parçalılık durumu fiilen kalktı artık. Her birimiz, bir diğerimizin yüzünde yaşanan her duyguyu, kendi yüzünde de yaşıyor . Biz birbirimize taşınalı çok olmuş. Bildik halin tanımını yapmış olalım böylece.
Ortadoğu, tüm erdemlerini yitirmişliği ile Kürtlerin göğsüne çökmüş şu sıralar. Tarih dayanmayı buyuruyor, insanca olan her şey dayanmamıza umudunu bağlıyor. Direnmekten başka çare kalmamış. Ama bu kadar yalnız olmak...
Yaşı geçkinlerimiz bildikleri hayatlarından kopup, ak saçlarına, sakallarına aldırmadan yollara düştüler, çocuklar, kadınlar... Hangi yanımıza dönsek, göğsümüzü daraltan, nefesimizi kesen bir resim karşılıyor bizi. Ama yılgınlık bir lüks. İç çekişlerimizi bile saklar olduk birbirimizden. Kimse kimsenin direncini zedelemek istemiyor gibi.
Sorular da sormuyoruz artık. Bu zülüm iklimine susarak direniyoruz. Boyun eğmeyerek direniyoruz. Göçe mecbur kalanların, yanında durarak direniyoruz. Gençlerin acılarını göğsümüze bastırarak, acılarımızı bu ölümlere isyana devşirerek direniyoruz.
İnsanlığa hitaben söylenebilecek tüm sözler söylendi. Bundan sonra herkes çocuklarımızdan utansın. Çocuklarımız daha ömürlerinin baharında toprağa düşerken, sessiz kalan herkes utansın.
Bugün toprağa verdiğimiz canı anımsadıkça, söz tıkanıp kalıyor. İnsanlık, yaşadığımız acılara uzaklık efektiyle bakıyor. Bize, kendilerini yabancılaştırarak bakıyorlar. İnsanlığın bitimini kaç kez yazmıştık. Onlardan birine daha tanıklık ediyoruz deyip geçmek istiyorum.
Eğer bu halk bir gün kendi düşlerine erişme şansı yakalarsa, bugün yaşının geri kalanından fedakarlık eden bu çocuklara borçludur. Onların bu fedakarlıkları, bu halkın düşlerine giden yolu aydınlatmalı.
Güle güle demeyeceğim sana çocuk ama düşlerin halkına emanet artık. Bu toprakların göğünde yıldız olup, izle bizleri. Yanılgılarımızda yol göstericimiz olarak, bizleri doğrultursun. Olur da bir gün düşlerin inşa edilirse, bir ışık olup yaşıtlarının arasına karışarak bunun tadını çıkarırsın. Bu topraklarda kendimizi uğurlayabiliriz ama sizler uğurlanacaklar değilsiniz. Hep yaşamalı, hep yaşatılacak olanlarsınız.
Güncelleme Tarihi: 08 Ekim 2014, 11:36