Hep kırık kalpleri andırır başların eğilmesi, gözlerin derinleri arz etmesi ve nihayetinde acı bir tebessüm…
Vicdan suyun sesini betimler hep şırıltı ile dile gelir seller halinde işgal eder.
Ey güzelliğe gölge olan gönül; var git sen ötelere yolcuğunun en karanlığına, artık varman gereken en uzağın…
Bir cümle ile kurulan hayalin, bir kelam ile yok edilemeye çalışılan zamandır artık, sessizliğin çığlıklarıdır kulaklarda yankılanan…
Ey çaresizleri kendi dünyasında barındıran çare dolu gönül; sen artık sesimizin içinde çığlıkların dile geldiği sessizliği boz ve karanlığın yüz tuttuğu şu gönle bir şafağı sun, erit buzdan kalma vicdanları bir sızı ki dinsin artık yürekte hissedilen yangının…
…Ve toz bulutu artık temizlensin gökyüzünden, yinelensin heyecan ve duyulması gereken en sevgilinin sesi kulaklarda yankınlasın, arzulanan gelsin ve süzülsün dudaklarda dilenmesi gereken sen bir yana dünya bir yana deyişler…
Bir yaşındasın hayatın; inceliklerinden en güzelliğine doğru yolculuğun ilk kilometrelerini yürürken, yolculuğun heyecanı ve sezgilerle çizilen bir zamanın en anlamlı bir cümlesi olduğu hayatıma, bu başlangıç ve devamı gelmek üzere atılan adımların ve sarf edilen cümlelerin ilk kurgusu misali en başından sonsuza dek bir cümlenin kurulması ve bunun için içte yüreğin ve fikrin gönülde vuku bulması…
Hey gidi gönül rahmetten uzak merhamete mahcup ve ihanetin kapısında sayıklayıp duran âşık...
Bugün günlerden sela bin dert var yürekte bin cefa bir el uzamalı bu gönüle bir vefa ve ruhtan Yaradan merhamet, rahmet arzusu ile dolu bir hissiyat, gönül ya pencereden bakar ya da kendi halinde benim yüreğim temiz...
Ne yüreği temizler gitti bir daha dönemedi gidiş yalnız ona ise; nice yangınlara maruz kaldığımızın resmini görür gibiyim; hem sıcak, hem yakıcı ve gülleri arzularken ruh bir daha bugünü unutmamak üzere hayatı dünyeviye de sürçü lisan ettiysek ve hala varsa yürekte bir yangın bugünün tertemiz suyu ile söndürülmesi ve güller ülkesinde bir daha görüşmek umuduyla…
Güncelleme Tarihi: 27 Nisan 2015, 09:47