Çoruh'un Şiiri Şöyle,''Merhaba Yüksekova… Puslu gecelerin yorgun sabahı kelebek edasıyla yüreğimi sana getirdim. Fırtınalara göğüs gelerek cesurca  sana geldim arsız  günlerden sonbahar sıcaklığını aradım güneşin sınırsız coğrafyasında.

Kentin dar sokaklarında yorgun kaldırımlarına yürüdüm güzel bir  gün batımıydı toprak yağmur  kokuyordu  hafif esen rüzgar iki sevgilinin gülüşü gibiydi nüliferli rüyalara daldım gecenin bir saatinde roman diye yazdım kitaplarimin misralarina güzel gözlerini mor menekşeleri güzel gülleri soğuk akan berrak ırmakları…

Gündüz göz yummadan hayaline daldığım çiçeğim sevda türküm gökyüzünden düşen  yağmur damlaları olsaydım saçlarına dokunan  gözlerine tutsak kaldığım gitme benden gidersen hicran düşer gecelerime… Gidersen yorgun kalırım sabahına  ne sana gelebiliyorum nede senden gidebiliyorum…  Uzaktan izliyorum seni yanıp sönen milyonlarca ışık altında atığın güzel kahkahalar  can yakan gamzeli gülüşün ve melek özlü gözlerin… 

Leyleklerde yuva kurdu bizim bir  sokak öteye sen  gelmedin yağan kar taneleri yerini Nisan yağmurlarına bıraktı güneşin kavurucu sıcağı sonbaharda rüzgarın alıp götürdüğü kuru yaprak misali her mevsim ayrı bir güzellik ayrı bir tutku ayrı bir özlem…  Memleketimden göçen turnalara martılara sordum  sonsuz gökyüzü rüzgarın sesi ortak oldu, demli çay bardağıma… Hoşçakal sevgili bir başka bahara da görüşmek dileğiyle''… İfadelerini kullandı