52 Haftadır Yüksekova SAnat sokağında adalet arayan Yüksekova Cumartesi Anneleri, bu haftada 2008 yılında Yüksekova'da katledilen Fahrettin Şedalın akibetini sordu.
Sanat Sokağında bir araya gelen Cumartesi anneleri, adalet aramaya devam ediyor. Yüksekova'da katledilen Fahrettin Şedal'ın akibetinin okunmasından önce, Hakkari İHD yöneticisi Muhyettin Önal süreçle ilgili bir konuşma yaptı.
Önal, devletin faili meçhulleri bulmasıyla ilgili herhangi bir çalışması olmadı. Bir an önce devletin faili feçhuller için adım atması gerektiğin belirtti.
Günlerdir mecliste tartışılan iç günvelik paketinin bizleri ciddi anlamda kaygılandırdığını söyleyen Önal; bu paketin hiç kimseye faydası olamadığı gibi insan haklarına da aykırıdır. Bu yasanın derhal geri çekilmesini talep ediyoruz' dedi.
Her hafta olduğu bu haftada hasta tutuklulara dikakt çeken Önal, Her hafta Türkiye cezaevlerinde onlarca hasta tutuklu ölümü bekliyor. Bu hasta tutsakların sağlıklı tedavi olması için derhal serbest bıurakılma gerekir. dedi.
Önal'ın konuşmasının ardında faili meçhule kurban giden Fahrettin Şedal'ın kzıı Eylem Şedal akibetini sordu.
Şedal'ın Kızı babanın akibetini sorarken gözyaşlarına hakim olamadı. Şedal; Babam 1971. Yüksekova doğumlu evli ve 7 çocuk babasıydı. Yıllarca kasaplık yaparak geçimini sağlıyordu. Şahadetinden iki ay önce Şemdinli ilçesinde Kasap dükkânı açmıştı ve orada çalışıyordu. Newroz bayramı nedeniyle Yüksekova ya eve gelmişti.23.03.2008 Tarihinde yapılan Newroz bayramı kutlamaları sırasında ilçe merkezinde olaylar çıktı. Olaylarda İkbal YAŞAR Adlı vatandaş ağır yaralanmıştı. Ertesi gün İkbal YAŞAR şehit düştü. Aynı gün yapılan cenaze töreninden sonra gelişen olaylar vardı.
Bizde o sırada Babamla birlikte evimizin balkonunda oturuyorduk. Evimiz çarşı merkezinin başında idi. Çarşı merkezi polis tarafından ablukaya alınmış her tarafa rast gele silah sıkılıyordu. Silah sesleri yakınımıza geliyordu hatta bir kaç tane mermi evimizin duvarına isabet etti. Bunun üzerine ben Babama söyledim eve girelim bir kurşun bize de isabet edebilir. Biz acele eve girerken bir anda Babam bana dedi ah kızım vuruldum ve ben döndüğümde Babam karnını tutuyordu. Babamın karnından kan akıyordu. O sırada Babam üzerime yığıldı kaldı. Ondan sonra ne yapacağımızı bilemedik. Bizim çığlıklarımız üzerine komşularımız geldiler ve Babamı hastaneye doğru götürmek üzere evden çıktık. İlçe merkezinin tamamı polislerin ablukasındaydı. Babamı taşıyan aracı polisler tarafından, durdurdu biz yaralı var dedik. Hastaneye götüreceğiz. Bizden kimlik istediler Götüremezsiniz dediler ve üzerimize geldiler. O esnada polisler bize saldırdı.
Babamı yaralı olmasına rağmen polisteler tarafından araç içinde başına silah dipçikleri ile vurdular, hastaneye götürülmemize izin verilmedi. Gebersin dediler. Babamı hastaneye taşıyan aracın çarşı merkezinde hastaneye gitmesine müsaade etmediler. Bizde başka alternatif yollar aradık. O sırada Kışla tepesinden Yeşil dere Mahallesinde doğru hastaneye götürdük. Babam kan kaybediyordu. Ancak yapılan tüm müdahaleler sonucunda Babam çok ağır yaralı olduğu için doktorlar VAN Araştırma hastanesine sevk ettiler.
Babam yaklaşık 18. gün VAN Araştırma Hastanesinde tedavi gördü ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen 10 Nisan günü akşam Şehit düştü.
Ertesi gün yapılan cenaze törenine Yüksekova duyarlı halkın tamamı cenazeye katıldı Babamı toprağa verildik.
Yaklaşık bir bucuk ay sonra İlçe Kaymakamı evimize geldi. Teselli etmeye çalıştı polislerin Babanızı öldürmediğini söyledi.
Birkaç gün sonra polisler evimize geldi. Anneme davacı olmaması için birkaç defa AÇIK PARA ÇEKİ vermeye çalıştılar ancak Annem kabul etmedi. Annem polislere dedi ki siz öldürdünüz sonuna kadar eşimin davasının hukuki anlamda faillerin buluncaya kadar mücadele edeceğim.
Bizler Yüksekova Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk. Ama katiller bulunmadı. Biz bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları mahkemesinde başvurduk. Davamız AİHM devam etmektedir.
Biz ailesi olarak davacımızı sonuna kadar takipçisi olacağımıza söz veriyoruz' şeklinde konuştu.