1987 yılında askerler tarafından gözaltına alınarak katledilen Hacı Mıhçı’nın hihayesini kardeşi Naci Mıhçı anlattı.

 “Askere gitmek olan abim Hacı, Yediveren (Kavlegun)  köyündeki yakınlarımıza gidip vedalaştıktan sonra Köyümüz Zırêlê ye geri dönmek için yola çıktı. O zaman normal yollar yoktu. Patika yollar vardı. Güvenli (Şahı) köyüne yaklaşınca, Güvenli (Şahı) köyünde bulunan Jandarma karakolu araziye çıkıp operasyon düzenlemişti. Abim operasyona çıkan askerler tarafından arazide gözaltına alınmıştı.

Köye yakın bir mesafede bulunan İran Sınırına götürülüp oradan asker tarafından ayağına bir kurşun sıkılmıştı. Orada bırakılıp kimsenin müdahale edip doktora getirilmesine izin verilmemişti. Abim Hacı kendi çabası ile gömleğini yırtıp bacağını sarmıştı. Ancak bacağından akan kan durmamıştı. Orda kan kaybından ölmüştü.”dedi.

Mıhçı, “Diğer günün sabahında Güvenli (Şahı) karakoluna getirilip sanki İran’dan gelmiş veya İran’a gidecekmiş gibi sınır ihlali yapmış süsü verilmek isteniyordu.  Otopsi için Yüksekova’dan Güvenli Köyüne gelen savcı ve otopside bulunanların anlattığına göre savcı bu sivili nasıl öldürüldü diye sorunca oradan bir asker ben vurdum savcım çünkü sınır ihlali yapıyordu. Dedi.

Köylülerin anlatımına göre Güvenli (Şahı) Jandarma Karakol komutanı olan yüzbaşı askerini ödüllendirip ödül olarak rütbe verip onbaşı yapmıştır. Mıhçı baskılarından bizler savcılığa bile suç duyurusunda bulunamadık. Çünkü her gün bizi ölümle tehdit ediyorlardı. Ancak biz ailesi olarak katiller yargılanıncaya kadar hiçbir zaman bu davanın peşini bırakmayacağız.” Dedi.