Barış artık bunu ifade ediyor. Bu nedenle 1 Eylül'de öne çıkacak olan şeyler, bizler açısından Kürt halkının özgürlük talepleridir" dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını da isteyen Demirtaş, "Sayın Öcalan'ı tecritte tutan, Sayın Öcalan'ın halkla bağını koparıp itibarsızlaştırmaya çalışan, etkisizleştirmeye çalışan, imha etmeye çalışan bir politikayı eleştirmeden ve bu politikayı anlamsızlaştırmadan barışı istemek bir hayalden öteye geçmeyecektir" diye konuştu.
Kadıköy Meydanı'nda düzenlenecek olan 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi için İstanbul'a gelen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Suriye ve Türkiye'de çatışmaların tırmandığı bir dönemde 1 Eylül Dünya Barış Günü'ne ilişkin değerlendirmede bulundu. Demirtaş, "Özgürlük mücadelesini büyük bir fedakarlıkla bütün zulümlere rağmen görkemli bir direnişle sürdüren bir halkın politikleşmiş, kendi içinde bulunduğu durumu analiz eden bir halk olarak tanımlamak yanlış olmaz. Bu nedenle halkımız nasıl bir 1 Eylül çalışmasına ve etkinliğine hazırlandığımızı bizlerden çok daha iyi biliyor. Bugüne kadar yürütülen bu mücadelenin sonucuna, zafere bu kadar yakın olduğu bir dönemde halkın ortaya koyacağı birliktelik, kitlesel eylem ve etkinlikler, belirleyici derecede rol oynayacaktır" dedi.
'Barışın yolu adil bir çözümden geçiyor'
Demirtaş, bütün alanlarda özgürlük mücadelesinin yükseldiği, coşkulu, kararlı, inançlı bir direnişin ortaya konulduğu bu dönemde, halkın da kendi özgür geleceğini kendi elleriyle çizmek için çözümü her zamankinden daha fazla kitlesel boyutuyla ortaya koyması gerektiği değerlendirmesinde bulundu. Halkların Ortadoğu'nun dizayn sürecinde kendi sözünü söylemesi gerektiğini tüm dünyaya haykıracaklarını ifade eden Demirtaş, barışın adil bir çözümden geçtiğinin ve bu nedenle de çözümü ortaya çıkarmak gerektiğinin altını çizdi. "Çözümü öne çıkarmak, çözüm yöntemlerimizi ifade etmek doğrudan barışı sağlamakla eş değerdir" diyen Demirtaş, "Kürt halkı ve Türkiye'de birlikte yaşama konusunda hemfikir olan bütün halklar artık şunu çok iyi biliyor ki, Kürt sorununda barış demek, Kürtlerin kendi diliyle, kültürüyle, Kürdistan'da kendi öz yönetimini kurabilmesinden geçiyor. Barış artık bunu ifade ediyor. Bu nedenle 1 Eylül'de öne çıkacak olan şeyler, bizler açısından Kürt halkının özgürlük talepleridir" dedi.
'Tecridi eleştirmeden barışı istemek hayaldir'
Bu özgürlük taleplerinin diyalogla gerçekleşeceğini vurgulayan Demirtaş, Kürt halkı açısından muhataplık konusunun tartışma konusu olmadığını, Kürt halkının kendi siyasi iradesi ve muhataplarının, tarihsel mücadelesi içinde şekillendiğini, netleştiğini ve AKP'nin de bu muhatapları kabul ettiği için çeşitli düzeylerde müzakereler geliştirdiğini vurguladı. Demirtaş, şu değerlendirmede bulundu: "Bu muhatapların içinde en önemli aktör olarak Kürt halkının tarihsel mücadele ile var ettiği Sayın Öcalan üzerinde bir yılı aşkın süredir devam eden ve 13 yıldır İmralı'da kesintisiz süren bir işkence sistemi, tecrit sistemi varken bizlerin 1 Eylül'de bunu öne çıkarmadan, ifade etmeden barışı istiyoruz demesi ayakları havada bir söylem olacaktır. Bu nedenle Sayın Öcalan'ı tecritte tutan, Sayın Öcalan'ı halkla bağını koparıp itibarsızlaştırmaya çalışan, etkisizleştirmeye çalışan, imha etmeye çalışan bir politikayı eleştirmeden ve bu politikayı anlamsızlaştırmadan barışı istemek bir hayalden öteye geçmeyecektir. Bizler 1 Eylül'de gerçekten barış ve çözümü savunacaksak Sayın Öcalan'a yönelik tecridi artık dayanılmaz olduğunu, savaş politikalarının devamı olduğunu, savaşı körüklemek için dayatıldığını net bir şekilde her yerde ifade etmemiz lazım."
'Türkiye solu Rojava'dan moral almalı'
Halkın da Öcalan'ın özgürlüğünü isteyerek, barışa giden yolda en önemli talebi ortaya koyacağını ifade eden Demirtaş, bu nedenle 1 Eylül'de Suriye'de hükümetin savaş yanlısı tutumunu ve bölgede yürütülen savaşın ortaya çıkardığı trajediyi birarada işlemek gerektiğine işaret etti. Bütün halkların birarada mücadele ederek barışa ulaşacağı mesajının verilmesi gerektiğini dile getiren Demirtaş, "Bizler Suriye Kürdistanı'nda halkın kendi özgür iradesiyle, özerkliğini inşa etmeye çalıştığı bu günlerde eğer oradaki kazanımlara sahip çıkamazsak, Türkiye'de hiçbir halkın kendi özgür geleceğine sahip çıkamayacağını görmemiz gerekiyor. Rojava'daki gelişme tüm ezilen halklar açısından büyük bir umuttur. Özellikle Türkiye sol hareketi, Küba gibi dünyanın öbür ucundaki kazanımı moral motivasyon olarak ele alırken, yanı başındaki Suriye Kürdistanı'ndaki devrimi görmezden gelirse oradan moral, heyecan almazsa bu büyük bir eksiklik olur. Orayı sahiplenmek ve moral almak gerekiyor" çağrısında bulundu.
'Alternatif halkların öz yönetimini kurmasıdır'
Suriye'deki Baas rejiminin katliamlarına karşı çıkarken aynı zamanda Özgür Suriye Ordusu adı altında oradaki halkların farklılığını yok sayan Arap-Sünni rejimi ve AKP rejimini ithal etmeye çalışan baskıcı politikalara da karşı çıkılması gerektiğine vurgu yapan Demirtaş, "Ne Esad rejimine mahkumuz ne de halklar üzerinde baskı kurmaya çalışan Özgür Suriye Ordusu adı altındaki toplama güçlere mahkumuz. 3. Alternatif mümkündür, o da halkların kendi öz iradesiyle Suriye birliği içinde kendi öz yönetimlerini kurmasıdır" dedi.
Tüm bunların 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde vurgulanması gerektiğini ifade eden Demirtaş, "Şiar, demokratik çözüm olmalıdır. Tecride de hayır, savaşa da hayır. Demokratik çözüm, birlikte yaşam 1 Eylül'de öne çıkaracağı temel sloganlar olacaktır. Tüm halkımızı bulunduğu her yerde en güçlü katılımı sağlayacak şekilde alanlarda olmaya davet ediyoruz" çağrısını yaptı. DİHA
Güncelleme Tarihi: 31 Ağustos 2012, 15:47