DBP kongresinin Divan Eşbaşkanlığı'nı yapan Tuncer Bakırhan, Kürtlere yönelik saldırılara dikkat çekerek, "Yıllardır Kürtler bu saldırılar karşısında geri adım atmadı, bugünde atmaz. Biz barış istiyoruz ama bu saldırılara karşı da meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız" dedi.
DBP Eş Başkanı Kamuran Yüksek ise, Türkiye'yi kast ederek, "Değişimi algılamayanlar Libya, Suriye ve Irak'ta olduğu gibi aşılacaktır" dedi.
Yüksek, Silvan'da kendisini korumaya çalışan halka, "Evlerinizi terk etmeyin" çağrısı yaparak, "Sokaklarını terk etmeyen annelerin ellerinden öpüyorum. O tuttuğunuz sopalar onların tanklardan daha güçlüdür" dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi'nin 3. Olağanüstü Kongresi'nde Kongre Divan Eş Başkanı seçilen Tuncer Bakırhan, son dönemlerde belediye başkanları, çalışanlar ve üyelerine yönelik geliştirilen "operasyonları" kınayarak başladığı konuşmasında, "80 döneminde rastlamadığımız uygulamalarla, insanlar evlerine baskın yapılarak, kapıları, pencereleri kırılarak gözaltına alınıp tutuklandı" dedi.
'Meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız'
Kürtlerin cadde ve sokaklarının kurşun ve gaz bombalarıyla boğulmak istendiğini kaydeden Bakırhan, şöyle devam etti: "Kürtler yıllardır mücadele ettiler bu uygulamalara uzun süre maruz kaldılar ama geri adım atmadılar. Baskıya ve zulme karşı boyun eğmeyen bir halka karşı bu uygulamaların devreye sokulmasını hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz. DBP halkın yanındadır, halkın talebi ve istemidir. Halkımız neyi istiyorsa yerimiz onların yanıdır." Bakırhan, bu politikaların terk edilerek PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin yeniden başlamasını isteyerek, "Kürt halkı hiçbir zaman savaş ve çatışmanın yanında olmamıştır, ama yeri geldiğinde meşru müdafaa hakkını kullanacaktır" şeklinde konuştu.
Kongrenin yapıldığı dönemin önemine dikkat çeken Bakırhan, kongrenin Türkiye ve Kürdistan'a barış ve demokrasi getirmesi temennisinde bulundu.
Özerklik şehitlerini andı
DBP Eş Başkanı Kamuran Yüksek de yaptığı konuşmasında, kongrenin Kürdistan, Anadolu ve Ortadoğu halklarının özgürleşmesine vesile olmasını diledi. Murat Bozlak, Mehmet Abasoğlu, Cihan Deniz, Hüsnü Albay ve Cezmi Altıntaş'ı anan Yüksek, hayatını kaybeden bütün arkadaşlarının anılarına bağlı kalacaklarını ve mücadeleyi yükselteceklerini söyledi. "Ben artık kendi kendimi yönetmek istiyorum diyerek alanlara çıkan ve katledilen sivil halkımızı ve onlara dayanışma için gelen ve hayatını kaybeden HPG gerillalarını rahmetle anıyorum" diyen Yüksek, dünyanın ve bölgenin değiştiğini ve bu değişimi doğru okuyanların bu yüzyıla damgasını vuracağını ifade etti.
'Rojava özgürlük ateşinin sönmediğini gösterdi'
Zamanın demokrasi ve özgürlük zamanı olduğunu bunu doğru okuyan rejimlerin varlığını sürdüreceğini belirten Yüksek, "Bunu yapamayanlar, Libya, Suriye, Irak'ta olduğu gibi aşınmak zorundadır" dedi. Ortadoğu'daki değişim dinamiğinin öncüsünün inkar edilen Kürtler olacağını dile getiren ve Kürtlerin kendileriyle birlikte halkları özgürleştireceğinin altını çizen Yüskek, "90'lı yıllarda bu sistemin ideologları 'tarihin sonu geldi, bundan sonra dünya bir daha devrimlere tanık olmayacaktır, halkların istediği eşitlik ve barış olmayacaktır kapitalizm olacaktır' dediler. Ama tarih döndü, zaman döndü ve Rojava devrimi özgürlük ve eşitliğin sönmediğini gösterdi. O ateşi yakanlara ve taşıyanlara selam olsun" diye belirtti.
'Özgürlük için bizimde yüzlerce yıl savaşmamıza gerek var mı?'
Ulus devlet modelinin değişmek zorunda olduğunu dile getiren ve "Erdoğan'ın başlattığı savaş ulus devlet modelini korumaya yöneliktir" diyen Yüksek, toplumun değişim ve demokrasi taleplerine işaret ederek, "Ortadoğu halkları demokrasi ve özgürlük isterken Erdoğan, Kadafiye, Esad'a 'değiş dönüş halkına kulak ver' diyordu. Bizde aynı şekilde Erdoğan'a sesleniyoruz, halkın taleplerine kulak ver. Halkın taleplerine doğru yanıt vermezseniz, o seslendiğiniz tiranlardan farklı olmayacaktır. Sonunuz Kadafi, Esad ve Mübarek gibi olur. Gelin Türkiye'nin rejimini tartışalım ve dönüştürelim. Bu sadece Kürtlerin talebi değildir. 80 milyonluk ülke sadece Ankara'dan yönetilemez. Demokratikleşmelidir bu sistem. Avrupa ülkelerine bakın, 400 yıl savaştılar iki dünya savaşı verdiler. Geldikleri nokta ademi merkeziyetçi demokrasidir. Bizim de yüzlerce yıl savaşmamıza gerek var mı? Biz Kürtler istiyoruz diye bunu terörize ediyor. Böyle yaparak Türkiye halkının da demokratik yerinden yönetim hakkını elinden alıyor. Yerinden yönetim Diyarbakır, Hakkari için ne kadar gerekliyse, İzmir ve İstanbul içinde o kadar gereklidir" şeklinde konuştu.
'Sizin tuttuğunuz o sopalar onların tanklarından daha güçlüdür'
"Diyarbakır ne kadar özgür olacaksa İstanbul ve İzmir o kadar özgür olsun. Biz bunu geliştirmeye kararlıyız" diyen ve Türkiye halklarına "Bu devlet yüzlerce yıldır kimliğimizden bize dayattığı köleleştirmeyi aynı şekilde size de dayatıyor, sizi eşitlikten mahrum bırakıyor, bunu artık görmenin gereği gelmiştir. Atılan yaftalara kanmayın, bu ülkeyi bölmeye çalışanlar sözde Türk milliyetçisi olanlardır" sözleriyle seslenen Yüksek, şöyle devam etti: "Biz birleştirmek istiyoruz, demokratik özerklik ve ademi merkeziyetçiliğin sınırlarla hiçbir sorunu yoktur. Devletle sorunu yoktur bugünkü yönetim biçimiyle sorunu vardır." Özerklik taleplerine karşı Kürtlerin katledildiğini belirten ve "Evlerinizi terk etmeyin" diye seslenen Kamuran, "Direnin, bu son saldırıdır buna karşı direnirsek özgürleşeceğiz. Silvan'da günlerce bekleyen anaları buradan selamlıyorum ellerinden öpüyorum. Kendinizi savunmak tuttuğunuz sopalar onların tanklarından, toplarından çok daha güçlüdür" dedi.
'Anayasanın anasını siz ağlattınız'
Varto, Silvan ve Lice gibi yerlerde "devlet terörü" estirildiğini dile getiren Yüksek, bunlara karşı sinmeyeceklerinin altını çizdi. Belediye başkanlarının "anayasayı değiştirmek" suçuyla tutuklandığını hatırlatan ve Erdoğan'a "Anayasanın anasını ağlattınız" sözleriyle seslenen Yüksek, "Daha dün anayasayı değiştirdim diyen sen değil miydin. Eğer bir anayasa değiştirme suçu varsa sana aittir ve bunun için yargılanacaksın" dedi. Yüksek, Erdoğan'a, "Kürt halkının vicdanında yargılandınız ve mahkum oldunuz, Kürt halkı sizi asla affetmeyecektir" hatırlatmasında bulunarak, rejimin tartışılması gerektiğini söyledi.
'Öcalan ile yeniden masaya oturun'
Sorunların çözümünün tamamının yolunun PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yeniden masaya oturmak olduğunu belirten Yüksek, "Sayın Öcalan ile yeniden masaya oturarak müzakereleri daha üst bir aşamadan yürüteceksiniz" diye kaydetti.
'Toplum savaş istemiyor'
Türkiye toplumunun savaş istemediğini vurgulayan Yüksek, kimi komutanların "Bu bir vatan savaşı değil ben Erdoğan için savaşmak istemiyorum" dediğini aktararak, "Son bir hafta içinde birkaç ilde firar eden asker sayısı 200'dür" dedi.
Kobanê gibi burayı da özgürleştireceğiz
Yapılacak olan erken seçimlere dikkat çeken ve "1 Kasım'da yapılacak olan seçimde dünya Kobanê günüdür, ülkemizi de Kobanê gibi özgürleştireceğiz" diyen Yüksek, HDP ile "Kendi kendilerini yönetme taleplerinin başarısı ile taçlandıracaklarını" söyledi. DİHA
Güncelleme Tarihi: 23 Ağustos 2015, 17:09