1 Kasım seçimlerine doğru giderken Türkiye'nin siyasal geleceğine dönük tartışmalar da yoğunlaşıyor. 7 Haziran seçim sonuçlarını hükümsüz kılarak Türkiye'yi yeni bir seçime mecbur bırakan politikaların AKP'ye tek başına iktidarı getirmediğine dönük analiz ve tartışmalar kamuoyuna yansıyor. Kürtlerin özyönetim ilanına savaşla karşılık veren devlet ve hükümet, KCK'nin eylemsizlik kararına da askeri operasyonları büyüterek cevap verirken, bu koşullarda ülke yeni bir seçime gidiyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Selma Irmak, KCK'nin eylemsizlik kararından Ankara Katliamı'na, Kürtlerin özyönetim ilanından 1 Kasım seçimlerine kadar Türkiye ve Kürdistan'ın temel gündemlerine ilişkin DİHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
KCK'nin şimdiye kadar defalarca ateşkes yaptığını ancak devletin buna cevap vermediğini hatırlatan Irmak, 10 Ekim'de KCK'nin eylemsizlik kararını almasıyla savaşın şiddetinin KCK tarafından düşürüldüğünü belirtti. KCK'nin eylemsizlik kararına ilişkin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın "Buna karnımız toktur" sözlerini hatırlatan Irmak, "Bu klişe olmuş ve artık ezbere dönüşmüş bir sözdür ve anlamı yoktur. KCK'nin bir kış üstlenmesi sorunu olmadığını kendileri de iyi biliyor. Başbakan yardımcısının bu açıklamaları ateşkesin devlet tarafından tanınmadığının ifadesidir" dedi.
'Ankara katliamı KCK'nin eylemsizlik kararını bozmaya yöneliktir'
Ankara katliamını eylemsizlik kararını bozmaya yönelik bir girişim olarak niteleyen Irmak, "Saldırı KCK'nin yapmış olduğu ateşkese bir cevaptır. Ateşkes süreçlerinin tümünde böyle bir silsile vardır. PKK bir ateşkes ilan eder ama mutlaka provokatif bir eylem söz konusu olur ve ateşkesin bozulması gündeme gelir ya da bozulmasına etkenler oluşturulur. Bugün de yaşanan biraz böyledir. Ankara katliamı devletten habersiz yapılmış bir katliam olamaz" dedi.
'Ankara katliamıyla ülke kaosa sürüklenmek istendi'
Ankara katliamının sadece eylemsizlik kararının bozulmasını değil aynı zamanda ülkenin kaosa sürüklenmesini de hedeflediğini vurgulayan Irmak, "AKP ve KCK'nin söylemlerini kıyaslayalım. AKP'ye göre Cizre'de hiçbir sivil yoktur söylemini karşı karşıya getirelim. 35 günlük bebekten 70 yaşındaki insanlara kadar herkes onların gözünde terörist ve öldürülmesi gereken kişilerdir. KCK ise kimse ölmesin diye ateşkes kararı aldı. Kim terörist, kim olayları terörize ediyor, kim terör araçlarını kullanıyor?" diye sordu.
'Kürtler dünyada prestij kazandı'
Türkiye'nin 7 Haziran seçimlerinden bugüne dünyada çok büyük bir prestij kaybı yaşadığının altını çizen Irmak, Kürt hareketi ve Kürt mücadelesinin ise bir o kadar prestij kazandığına dikkat çekti. PKK'nin "terör listesi"nden çıkarılması uluslararası alanda tartışmalarının yürütüldüğünü ve bunun yerinde bir tartışma olduğunu belirten Irmak, "PYD ile dünya sahasında görüşmelerin yapılıyor olması, desteğin veriliyor olması Kürtlerin 21. yüzyılda demokrasi alanında kendini göstermesi ve kilit rol oynaması anlamında çok önemli bir rol oynamaktadır. Bütün dünya bunu anlamıştır. Tam tersine Türkiye'nin gittiği her yerden, her kapıdan kovulması kendisinin yaşadığı sorunların ve çıkmaza girdiğinde yarattığı kaosun kendi ayağına dolanmasıdır" dedi.
'Savaş ve barış seçeneğinin yarıştığı bir seçim'
Türkiye'nin artık yönetilemez bir pozisyonda olduğunu ifade eden Irmak, yaklaşan 1 Kasım seçimlerine yönelik de değerlendirmelerde bulundu. Seçim sürecinin son noktayı koyacağını vurgulayan Irmak şöyle sürdürdü: "Seçim hazırlıklarımızı bu çerçevede yapıyoruz. Gerçekten savaş ve barış seçeneğinin yarıştığı, beraber yürüdüğü bir seçim olacak. Bir taraftan savaş isteyen bir hükümet ve onun yandaşları var bir tarafta da barış cephesi ve halklar cephesi var."
'Halklar devletin ne olduğunu deşifre etti'
Türkiye ve Kürdistan halklarının hiç olmadığı kadar birbirine yakın olduğunu, devletin ve hükümetin ne olduğunu deşifre ettiğini vurgulayan Irmak, halkların bu seçimde de büyük bir başarı kazanacaklarını ifade etti.
'Seçim bizim için sadece bir araç'
Meclisin, seçim ve sandıkların sadece demokratik yöntemi esas kılmak için kendileri için birer araç olduğunu vurgulayan Irmak, esas olanın ise Kürt sorununun çözümü olduğunu dile getirdi. Yeniden müzakereye dönülmesi için imkanlar ve olanaklar yaratmak için çabalayacaklarını altını çizen Irmak, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, bu sorunun kan dökülmeden çözülmesine katkı sunmayı ve bunun yolunu açmayı amaçladıklarına dikkat çekti.
'Kürtler artık bir statü istiyor'
Dünyada diktatöryal ve baskıcı rejimlerin kabul edilmediğini ve bunların teker teker devrildiğini ifade eden Irmak, "Kürtler de bunun bilincindedir. Kürtler hiç olmadıkları kadar bu dönemde akıllı bir politika izliyorlar. Kürtler Rojava'da, Güney'de, İran'da, Türkiye'de, Kürdistan'da statüsüz bir şekilde yaşamak istemiyorlar, bu artık çok nettir. Bunun Türkiye Cumhuriyeti tarafından da anlaşılması gerekiyor. Bu statü nasıl bir statü olur, kanton olur, eyalet olur, federasyon olur, demokratik özerklik olur ama yerel demokrasiyi ifade edecek bir statü olmak zorunda. Bunun talebini ve çalışmalarını yürütmeye devam edeceğiz" dedi.
'Özyönetim saldırı altına alınıyor'
Kürdistan'da özyönetim ilan edilen kentlere yönelik saldırıları da değerlendiren Irmak, özyönetimin illegal bir talepmiş gibi saldırı altına alındığını belirtti. Özyönetim ile ilgili açıklama yapan belediye başkanları, meclis üyeleri, sivil toplum örgütleri, kadın yapılanmaları ve gençlerin gözaltına alındığı ve tutuklandığını dile getiren Irmak, özyönetimin halkın kendini yönetme talebi olduğunu ifade etti.
'Özyönetim dünyaca kabul edilmiş demokratik bir haktır'
Irmak konuşmasına şöyle devam etti: "Özyönetim çok meşru ve yerinde, bütün dünyaca da kabul edilmiş demokratik bir haktır. Bu terörize edilecek bir yaklaşım ve tutum değildir. Devletin bunu bilmesi ve görmesi lazım. Ben bunu devletin bilmediğini düşünmüyorum. Kürtlerin kendi adına talep ettiği her şey onlar için 'kriminalize', 'terörize' taleplerdir ve bunların mutlaka bertaraf edilmesi gerekiyor. Çünkü egemen ulus anlayışı, ulus devlet yaklaşımı hiç kimsenin irade olmasını istemez."
'Devlet kabul etmezse halk isyanıyla iradesini kabul ettirecek'
Devletin özyönetime olan yaklaşımını değiştirmesi gerektiğini vurgulayan Irmak, devletin demokratik yöntemleri esas alarak yasal düzenlemeler yapmazsa halkın isyanıyla düzenleme yapmak zorunda kalacağını söyledi. İspanya'da, İrlanda'da, Güney Afrika'da dünyanın birçok yerinde düzenlemelerin halkın isyanı sonucu yapıldığını hatırlatan Irmak, "Devletler katliamlar, kıyımlar yapmışlardır ama eninde sonunda yerinden demokrasiyi, öz yönetimi kabul etmek zorunda kalmıştır. Bizler de özyönetimin inşası için DTK olarak çabamızı sürdüreceğiz. Özyönetimin meşru bir talep olduğunu anlatacağız. Özyönetimin kendini yönetmek olduğunu ifade etmeye çalışacağız" dedi. DİHA
Güncelleme Tarihi: 20 Ekim 2015, 14:48
Irmak: Devlet eninde sonunda özyönetimi kabul edecek
Kürtlerin özyönetim ilanını "Kürtler artık bir statü istiyor" sözleriyle açıklayan DTK Eşbaşkanı Selma Irmak, "Devletler katliamlar, kıyımlar yapmışlardır ama eninde sonunda yerinden demokrasiyi, öz yönetimi kabul etmek zorunda kalmıştır" dedi. Türkiye'nin siyasal olarak yönetilemez bir pozisyonda seçimlere gittiğini vurgulayan Irmak, 1 Kasım seçiminin savaş ve barış seçeneğinin yarıştığı bir seçim olacağını söyledi.