Bunlar sizin tercihlerinizdir. Sizinle ilişkili olanlar bu tercihlerinize bakarak tutumlarını belirleyebilirler. Bazıları bu detayları önemsediği için, sizinle ilişkisini sonlandırırken bazıları da aksine önemsemeyip ilişkilerini sürdürebilirler.

Ama ortak kullanım alanlarında, bireysel tercihlerinizi dayatamazsınız. Çünkü o alandan yararlanma hakkı, en az sizinki kadar geçerli olan, sizinkinden çok farklı gerçekliklere sahip bir sürü insan sözkonusudur.

Sizin burnunuz hassas olmayabilir, rahatsız olmuyor olabilirsiniz. Ama yanıbaşınızdaki insan bundan hastalanacak kadar etkileniyor olabilir. İfade ettiğim yanlış anlaşılmasın, ortak yaşam alanlarında her insan için geçerli olduğu miktarda bir özenden söz ediyorum. Lüks arayan zaten parasına kıyar ve kendisine özel alır hizmetlerini.

Bir yaşlının da, bir çocuğun da, bir kadının da rahatlıkla yararlanabileceği özende yaklaşmalı ortak kullanım alanlarına.

Yaz geldi, hepimiz terliyoruz. Mevsimin doğasın da var. Otobüsleri kullanırken işkenceye dönüşmek zorunda mı! Neden birbirimize karşı biraz sorumlu davranma özeni göstermeyelim.

Birde ortak ulaşım araçlarının sahiplerinin tutumlarına da değinmekte fayda var.

Ya hareket süreleri yazın sıklaştırılsın ya da başka bir çözüm üretilsin. Bu sıcaklarda, hastası, yaşlısı var. Araçlara insanları konserve kutularına fasülye basar  gibi yığmak, sorumsuzluktur. Nefes darlığı olanı var, kalp sorunu olanı var, başka hastalıkları olanlar var. Allah korusun birine bişey olsa, araç sahiplerinin bu sorumluluğu gözardı edilebilir mi?

Allah rahmet etsin öldü, deyip geçebilir miyiz?  Zaten mevsim sıcaklarından ötürü insanlar kan-ter içinde, birde öyle üst üste yığılınca nefes almak imkansız hale geliyor.

Toplu taşıma araçları sadece hiçbirşeyden etkilenmeyen, sağlığı yerinde olanlar için değilki, herşey onlara göre düzenleniyor. Oysa gerçekte en zayıf kesime uygun ölçülerle düzenlenir. Hasta ve yaşlılar...

Çünkü bunlar bir yanıyla iş alanı, ekmek kapısı olduğu kadar, diğer yanıyla da hizmettir. Hizmet sunmak sorumluluğu ve perspektifi ile çalışmalarına olanak sunulmuştur. Çalışırlarken de buna uygun ölçülerde olmak zorundadırlar.

Temizlik konusunda itirazlarımıza, "rahatsız olan taksiyle gitsin" gibi yanıt verenler oluyor. Evimize kirli çoraplarla giren bir yakınımız olduğunda, onun rahatsız olanlar evi terketsin deme hakkı var mı? Ne yapıyoruz, usulca banyoya geçip, ayağımızdakileri çıkarıp, yenilerini giyerek ya da ayaklarımızı yıkayarak gelip diğerlerinin arasına oturuyoruz.

Birlikte yaşam alanları da aynı özelliğe sahiptir. Öncelik toplumdaki en zayıfların hassasiyetleridir. "Gücü yerinde olanlar yürüyerek eve dönsün" diyebiliriz biz de pekala.

Bu düşüncelerim sadece işten çıkış saatlerinde kullananları kapsamamaktadır. Maalesef bizim işyerlerimizde işverenler, işten çıkmadan önce, çalışanların duş alabilecekleri koşulları oluşturmuyorlar. O yüzden sabahtan akşama kadar bu sıcaklarda, işyerinde çalışmak zorunda kalan insanın ter kokması normaldir.

Ama bunun dışındaki saatlerde kullananların, nasıl bir mazareti var bilemiyorum. Ayrıca toplu taşıma araçlarının sahiplerinin de bu mevsimde, insanları araçlara tıka basa doldurmalarının çok riskli olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.

Yarın sizden birinin yakını bu nedenle hastanelik olabilir. O alanları asgari ölçülerde özenle kullanmaya hepimizin ihtiyacı var.