kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

Ortadoğuda Boğucu Rüzgarlar

Yüzyılın bastırılmış tüm sancıları, son birkaç yılda kendini olanca hıncıyla Ortadoğu’da ortaya koydu. Ertelenmiş hesaplaşmalar diyorlar buna analizciler. Ben bastırılmış sıkıntıların bilediği öfke ile, hiç bir ölçü bırakmama demeyi tercih ediyorum.

Ortadoğuda Boğucu Rüzgarlar
ALİYA DÜŞÜNMEZ- YÜKSEKOVA GÜNCEL

Yaşanmakta olanları savaş gibi ele alamıyorum. Bir boğazlaşma demek daha doğru. Çünkü en kötü savaşlarda bile tarafların uymak zorunda olduğu uluslararası hukuk kuralları ve bağlayıcı yükümlülükleri mevcuttur. Her şeyin rafa kaldırıldığının, tüm değerlerin hiçleştirildiğinin ilanlarıyla dolu basın ve sosyal medya ortamı. Bu kadar açık savaş suçları işleniyorken, dünya adeta bir bilgisayar oyununa kilitlenmiş çocukların, tarafların kapışmasını izlerken yaşadığı umursamazlık ve izleyici olma keyfiliğinde.

Hiçbir gerçeklik yok ki, oluştuğu ortamın atmosferini dönüştürmesin. Bugün bazı yapılardaki pervasızlık aslında hem hüküm sürdüğü hem de karşıtı olduğu tüm coğrafya da pervasızlaşma zihniyetini üretmektedir.

Gelişmeleri izlerken, kuralsızlığın en büyük kötülük olduğuna bir kez daha kanaat getiriyor insan. Kural yoksa sığınak, dayanak da yok. Belirleyici olan tek seçenek güç ve sonrası güce güç katan tapınmalar.

Bir şeyleri hayata geçirmek kaygısı ile alan açmaktan çok, yok ediciliğin amaca dönüştüğü günlerin sancısını yaşıyor bu topraklar.

Suriye'deki gelişmelerden önce kimliği bile olmayan Rojava halkı, tam kurtulduk diye sevinecekken, şimdi başka bir bela ile sınanıyor. Hiç bir zaman yaşadığı toprakların egemeni olmamışlara yönelik bu öfkede, anlaşılır olarak kabul edilecek hiçbir boyut yok.

Yediden yetmiş kendilerini çevrelemek isteyen bu gözü dönmüşlüğe karşı, kendilerini savunmaya çalışıyorlar. Dünya ise, kötü bir umursamazlık ve vurdumduymazlıkla seyrediyor. Adeta orda yaşayan halkın dayanıklılığı ve mücadele kapasitesi sınanıyor. Tüm yoksunluklarına rağmen dirençlerini kaybetmiyorlar, kaybedemezler çünkü başka bir seçenekleri de yok.

Tam orda olan bitenleri yüreğimiz ağzımızda izlerken, birde Filistin eklendi. Sivillerin ölümüne neden olan bombardımanlar...

Filistin yine Rojava' dan daha şanslı, çünkü acısına duyarlılık oluşturacak hem devletler hem de oluşmuş kamu oyları var.  Buna rağmen sivil can kayıplarının yaşanmasının önüne yine de geçilemedi.

Ortadoğu da zincirlerinden boşalan bir çılgınlık ve yıllarca birikmiş öfkeler haklılık ve haksızlık sınırını geçeli çok oldu. Artık bu coğrafyayı etik açıdan ele almak, gerçeği bilmezlikten olacaktır. Topluluklar artık kendilerini korumak için, benzerleriyle daha sıkı dayanışma yolunda ilerliyor. Bu da benzemedikleriyle aralarındaki tüm birlikte yaşama olanaklarını ortadan kaldırıyor ve farklılıklarını çatışma gerekçesi haline getiriyor.

Eğer bu yoğunluk düşmezse, bu coğrafya da uzun süreli çatışma ortamlarına girildiğini gösterecek. Çünkü aşağı yukarı güçler dengesi şekillenmiş ve birbirleriyle çatışarak bir sonuç üretemeyecekleri netleşmiş. Ancak bu dengeler arası paylaşım savaşı asla biteceğe benzemiyor. Çünkü mevcut durumda birileri bir şeyler kazanırken, birileri de eski durumdaki halinden bir şeyler kaybetmiş oldu. Ancak ne yeni kazananlar kazandıklarıyla yetinme eğiliminde, ne de kaybedenler kaybettiklerini geri alma arzularından cayacağa benziyorlar.

Aralarında hiç bir uzlaşma zemini bırakmayacak şekilde,  pervasızca yürütülmüş bir çatışmadan sonra bu manzara ortaya çıktı. Bundan sonrası ne olacak, kimse net olarak kestiremiyor. Olan birçok masum insana oldu, oluyor. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, yaşanan onca kirliliğin içerisinde, bir soru olarak bile akla gelmiyor.

Daha önce uluslararası toplumu hiç bu kadar vurdum duymaz hissetmemiştim. Şimdi genelde Ortadoğu'daki, özelde Rojava' da ki ve Filistin'deki insanın yalnızlığını ve terk edilmişliğini daha derin hissediyorum. 

Bunlara kendi gerçeğimizden aşinalık vardı tabii ama kontrolsüz bir boğazlaşmada da böyle olacağı aklıma gelmemişti hiç. Çocuk, kadın ve yaşlıların hep kollanacağına, kalbimin derinlerinde inanıyormuşum.

Güncelleme Tarihi: 16 Temmuz 2014, 01:26
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER