Gözlerinde yağmurun izi vardı…

Hüzünlere salar gibi yağmur damlaları akıyordu sessizliğe gidişinin ilk damlaları misali…

Gözlerinde yağmurun izi vardı…
NAZİ TOKTAMIŞ- YÜKSEKOVA GÜNCEL

Gidişin bir kor gibi yakıyordu acının en doruk noktası gibi hep hicran, hep hicran yok ki derdime derman, dünya dediler bir yaşam dedim ya o da kocaman bir yalan hep bir lahzada bir düşünce ırmağı hayat bazen duru, bazen karman çorman…

Gözlerinde yağmur damlaları vardı belki gidişinle ayrılığı ifade ediyordu he bir damlası…

Akıp giden bir sessizliğe ve hicrana yüz tutmuş bu sensizliğe bir çare ki vuslatın o da gitti hepten kaldık biçare…

Deli gönül suya hapsedilmiş kocaman bir sevda misali hep derinlere, hep derinlerde tıpkı aşkın gibi çaresizliğin en dibinde ve ulaşılmazlarda bazen gönülde, bazen çaresizliğin en platoniği…

Adını anıyorum sessizliğime sığınarak ve kalbimin en derinliklerinde senin için saklı tuttuğum bir sevgimdi her uzaklaştığında içimde bir acının yol olduğu…

Artık vuslatın düşünüldüğü bir zamanın hicranla bitmesi ne kadar acı ve sonu çaresizliğin en çekilmezi misali…

Gül yüzlü sultan artık uyan bir düş ki; hep uyutan bir gecenin karanlığı bir de sabırsızlıkla beklenen vuslat ve tıpkı karanlığın şafağı beklemesi gibi bir yanda sabah bir diğer yanda kurtulmuşluğun en sevinci gibi…

Güneşin ziyası olsa gerek karanlığa bırakmamak. Gül yüzüne hasret kalınan ve yokluğun bir sancısı ki en derinden bir sızı misali hep bir kahır hep kahır…

Vuslatın hep gönülde ve güneşin hep üzerimizde eksik olmaması ve şafağın en karanlık demde bile sökmesi dileğiyle…

Güncelleme Tarihi: 28 Temmuz 2015, 00:25
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER