Bir Aksam Ustu

Gözlerin, takip etmekten yorulacağı uzunlukta ve çoklukta çatlakları olan odunlarla tutturulmuş, tahta çatının altında oturmuşum.

Bir Aksam Ustu
ALİYA DÜŞÜNMEZ - YÜKSEKOVA GÜNCEL

 Masayı biriyle, biriyle diyemeyeceğim biriyle bölüşüyorum.  Bir boşluk... Karşıma geçmiş, belki de saygıdan yoksun bir şekilde bacak bacak üstüne atmış, belki de aksine tüm saygısı ile…
 

Neyi bekliyor benden diye uzun uzun düşündüm. Zihnime ve kalbime güveni mi bu, kendisini bir boşluk olarak tutmaktaki ısrarı mı yoksa… Bir boşluk, içini benim doldurmamı bekleyen bir boşluk... 

Yoksa yeterliliğime karşı bir itham mı! Kendimi kanıtlama telaşına düşmeli miyim, yoksa bende kendimi bir boşluğa devşirerek, bana his ettirdiğini kendisine his ettirmeli miyim? Masadan önce hangimiz kalkarsa, o vazgeçmiş olsun kendi umudundan. Bir inat hikayesi için, oldukça yaşlı bir mekan burası. Oysa bu hikayenin özü, içimdeki çocukla ilişkili olacak. 

Hayal gücüm zaman zaman beni gerçeklerden koparacak kadar güçlüdür. Bir insanı bütün gerçeğinden kopararak hayal edebilirim. Bazen hayalimdeki kendilerini önlerine koyduğumda, bunu beklentilerime yorup ürkenler olduğu gibi, benimle ilişkili kalmanın kendilerine sınırlar getireceğine hükmedenler de oldu. Bana haksızlık etmiş olacağını düşünenler de olduğu gibi…

Hayal edebilirim bu boşluğu, içine, her zerresine bir hayal sığdırabilirim. Bunu biliyor olmalı…

Şu koca mekanda, karşısına geçmek için beni seçtiğine göre, bir nedeni olmalı… 

Bildiğim yollardan anlamaya çalışıyordum. Bildiğim yollardan… Bilmediklerimin her biri bir olasılıktı, farkında idim. Ama sıradan her insan bilir, hükümler olasılıkla verilmez. Hayal kurmayı seven insanların, hükümleri sevmediği gibi tespitler olabilir. Ama sanırım bu tespitler, hayallerini benim gibi kuranları kapsamıyor. Bu düşünürlerin, üzerine düşünmeyi tercih ettiği insan kategorileri içerisinde değilim sanırım... 

Kendi içime yolculuğa dalınca, meselemizden koptuğumu hatırlatma gereği duydu boşluk. Bunu nasıl yaptığını sormayın, sadece zihnimde ki yolculuğun aniden kesilişinden anlamış oldum. Alışkanlıklarıma uyan bir hal değildi çünkü bu. Alışkanlıklarımla kıyaslayarak anlıyorum ben farklılıkları. Alışkanlıklarımla… 

Alışkanlıklarımı ölçü olarak koymamda ne tür sakıncalar olabilir! Var ise de henüz keşfedebilmiş değilim. Farkında olmadığın olumsuzluklar, olumsuzluk olarak var olamazlar. Varlıklarıyla farkındalığım arasındaki bu bağ, bana pek sevimli görünüyor.  Bu boşluk gibi… 

Oysa bugün bu masa da oturmaya geliş nedenim, biraz hayallerimden uzaklaşmak, biraz olanı olduğu gibi görmek, seyretmek içindi. Kendimi inandırmaya ihtiyacım var gibi. Mesela odamın kapısının kocaman bir kütüphaneye açıldığını söylemeliyim kendime.  Okuduğumuz kitapları tartıştığımız bir odamız da var, kendi odamın içinde. Çoğul kullanmamdan anlamışsınızdır yalnız olmadığımı… Kendileriyle birbirimizden kitap kaçıracak kadar, bencillik edebileceğimiz yakınlıkta dostlarım da var.

 Bazen kütüphanemizin pencereleri bir sahile bakıyor, bazen meyve ağaçlarıyla dolu bir bağa, bazen de sıra sıra çiçeklerle dizili bir yürüyüş yoluna…

Bu masaya, odamdaki beni taşıma arzum yoktu. Taa ki bu boşluk karşıma geçip pervarsızca oturana değin. Meselesini anlayabilseydim, bana mesele olmaktan çıkarabilirdim. Ama karşıma geçmiş, ‘kendinin seyrine dal’ der gibi…

Bilirsiniz boşluklar biraz ayna gibidir. Oraya ne ekler, ne yazarsanız, yani her ne ile doldurursanız, gerçekte yapıp ettiğiniz her şey sizsinizdir. Size ait olanı açığa çıkarır. Bu bazen masum bir nedene dayalı da olabilir, bazen de sizi sizinle hizaya getirme arzusundan…

İkinci nedene hiç saygı duymadım hayatımda, bir boşluk karşınıza yüce amaçlarla çıkıyorsa, o zaman hayalleri içine işlemeli. Bu yüce amaç, bazen kendi hayatınızla sınırlı, bazen de başkalarının hayatıyla ilişkili de olabilir. Sizin ihtiyacınız, sizin arayışlarınız belirler yüce olup olmayışını. Hüküm sizdedir yani… 

Hiç kimse bir boşluğun içini nedensiz doldurmuyor. Çoğu insanın hayallerine tutkuları yön veriyor. Bir tutku eşlik etmeli. Masamdaki boşluğun unuttuğu bu. O boş duruyor, ben kendi tutkularımda gerekçeler arıyorum. Masada ki boşlukla aramda bağlar kuramıyorum.

Bir insanın tutkularına saygı ile bakınca, doğrultusunu kestirebilirsiniz. Kendileri için hayatın en zor olduğu insanlar, tutkusu olmayan insanlardır. Tutkusu olmayan insan, başkalarının tutkusunu anlayamaz, ona adil de yaklaşamaz. 

Bazen boşluklar boşluk olarak kala kalırlar. Bazen öyle de kalmalıdırlar. Tutkusu olan insanlara bu duygu, bu düşünce tanıdık gelecektir. Masamda ki boşluğu hayallerle değil, söylenmelerle doldurma nedenimi de…

Güncelleme Tarihi: 18 Haziran 2015, 10:46
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER