Yazar A. Hicri İzgören'in farklı zamanlarda hayat ve sanat üzerine yazıp yayınladığı yazılar bir kitapta derlendi. Yazarın "Sanat ve Hayat" ismiyle yayınlanan kitabında sanat üzerine denemeler, Türkiye ve dünya tarihinde yer edinmiş sanatçıların yaşamlarına ilişkin yazılar bulunuyor. Yazar, sanat üzerine yazılarının yer aldığı ilk bölümde yazı yazma ihtiyacı, sansür, düşünce özgürlüğü, eleştiri ihtiyacı gibi birçok konuya değinerek bunun sanat ve toplum üzerindeki etkisini irdeler. Bilim ve teknolojide ilerlemiş öncü toplumların sanatta da öncülüğü üstlendiğini ifade eden yazar İzgören, "Bilim ve sanat birbirine koşut yürüyen oluşumlardır. Dahası sanatın hep birkaç adım önce yürümesi gerekir. Çünkü sanat kendini aşmaya götüren bir uğraştır. Kendini aşma yolundaki sanatçı, toplumu da biçimlendiren bütünleyendir. O doğa ve insanı yeniden yaratarak, gerçekliği bulgulamaya çalışır, bununla da kalmaz, insana yaşam konusunda nesnel bir görüş kazandırmaya da katkıda bulunur" diyor.
'Düşünce özgürlüğü bilim ve sanat özgürlüğünü de kapsar'
Sanatın topluma katkı sağlayabilmesinin sadece sanatçıya bağlı olmadığını, bu durumun toplumsal çevreye de bağlı olduğunu ifade eden yazar İzgören, sanatçının yaratıcı olabilmesi için özgür olması gerektiğini vurgular ve "Bu yüzden düşünce özgürlüğü ile sanatsal yaratım arasında dolaysız bir ilişki vardır. Düşünce özgürlüğü, belli bir bilginin, görüş ya da olgunun serbestçe açıklanması, örgütlenmesi ve yorumlanması anlamına geldiğine göre bilim ve sanat özgürlüğünü de kapsar. Edebiyatçının, sanatçının ve düşünürün işi öğrendiklerini, bildiklerini kendi süzgecinden geçirerek topluma sunmaktır. Bu etkinliklerin oluşabilmesi yasaklardan arındırılmış özgür bir ortamla mümkündür" der.
Düşündüğünü özgürce söyleyebilmenin insan olmanın bir koşulu olduğunu ifade eden yazar, "Bir sanatçı ancak bu sayede yetkin ürünler verebilecek, insana insan olduğunu duyuracak ona başkalarını ve yaşamı sevdirecek, daha güzelini istemesini ve bunun için mücadele etmesi gerektiğini anımsatacaktır. Düşünce, etkileyici, dönüştürücü ve değiştirici bir işleve sahiptir. İnsanın davranışlarına ve eylemlerine yansır. Bu durum toplumun gelişmesini, çağdaşlaşmasını istemeyen egemenler için düşünceyi kısıtlamaya yeterli bir sebeptir" diye anlatır. Yazar A. Hicri İzgören kitabın ilk bölümünde ayrıca, eleştiri ihtiyacı, şiir, imgenin gücü, sanat ve birey, sanat ve barış gibi birçok konuya dair yürüttüğü tartışmalar da yer alıyor.
Hayata iz bırakan sanatçılar
Kitabın ikinci bölümü olan "Hayat"ta ise yazar İzgören, yaşamları, duruşları ve sanatlarıyla Türkiye ve dünyaya iz bırakmış sanatçıların portrelerini ele alır. Yazar bu bölümde Cemal Süreya'dan, Nazım Hikmet'e, Turgut Uyar'dan, Yılmaz Güney'e kadar birçok sanatçının yaşamlarını ve sanatlarını ele alan yazılar yazar. İzgören "Hayat bu dünyada tanık olduklarının dışında 'Başka Türlü Bir Şey' isteyen bir şair" olarak tanımladığı Can Yücel için şu sözleri sarf eder: "Zaten O'na göre ironi bir dirençtir hayata karşı: 'Harika odur ki, insanlar kendi adlarına değil, kâinat adına yazarlar. Bütünselliğin dışında bir şiir yoktur. Hayat ve ölüm de bir bütündür. Şiir bu bütünden çıkan çılgınlıktır. Çok ağır geçen hayatımızın içinde ironi, bütünselliği bozmayacak ana çaredir. Bir direnç kahkahasıdır." Edip Cansever'i Beşinci mevsimin şairi olarak tanımlayan A. Hicri İzgören, şiir dünyamızın mavi gözlü devi olarak bilinen Nazım Hikmet'i ise şu şekilde anlatır: "Nâzım, sanatında bir dahi olarak değerlendirilir haklı olarak. Psikolojik temeli sağlam bir bireydir. Bu yüzden olağanüstü bir insan değil, kendisiyle sürekli hesaplaşan bir duruşa sahiptir. Aşkları vardır, yalnızlıkları vardır, kırılganlıkları, tedirginlikleri vardır." DİHA
Güncelleme Tarihi: 16 Mayıs 2013, 09:08