Çocuk yaşta evlilikte korkutucu boyut

Kadının sosyo-ekonomik, kültürel, toplumsal şiddet ve toplumsal cinsiyete yönelik Edremit Belediyesi Kadın Politikaları Müdürlüğü'nün ilçede yapmış olduğu alan çalışmasında önemli statiksel veriler elde edildi. 4 bin kadınla yapılan alan çalışmasında, kadınların yüzde 71'inin geleneksel yöntemlere göre evlilik yaptığı, yüzde 37'sinin ise çocuk yaşta yapılan evlilikler olduğu ortaya çıktı.

Çocuk yaşta evlilikte korkutucu boyut
 Van'ın merkez Edremit Belediyesi Kadın Politikaları Müdürlüğü, kadınların çok yönlü toplumsal sorunlarının var olduğu gerçeğinden yola çıkarak Edremit'te veri taban analiz çalışması gerçekleştirdi. 4 bin kadına ulaşılan alan çalışmasında sosyo-ekonomik, kültürel, toplumsal şiddet ve toplumsal cinsiyete yönelik birçok sorudan yola çıkılarak kadının sosyo-ekonomik ve sosyal yapısını ortaya çıkaran önemli veriler elde edildi. Elde edilen verilerden en önemlisi ise, toplumun kanayan yarası olan çocuk yaşta evliliklerin oranı oldu. 
4 bin kadınla yapılan görüşmede kadınların yüzde 71'inin geleneksel yöntemlere göre evlilik yaptığı, yüzde 37'sinin ise çocuk yaşta yapılan evlilikler olduğu ortaya çıktı. 

Kadın evden çıkamıyor

Yine elde edilen verilere göre, kadınların yüzde 33'ünün hiç eğitim görmediği, yüzde 80'inin gelir getiren bir işte çalışmadığı, yüzde 50'sinin çocuk sorumluluğu nedeniyle iş hayatına dahil olmadığı, yüzde 84'ünün zamanının büyük kısmını ev temizliği ve çocuk bakımıyla geçirdiği belirtildi. 
Bu verilerden hareketle de Edremit'te kadının kamusal, ekonomik, kültürel, sosyal olanaklardan mahrum bırakıldığı, geleneksellik cenderesinin güçlü olduğu, evden çıkmayı başaramadığı, cinsiyet eşitliği konusunda bilinç zayıflığının yanında arayış ve mücadele araçlarının büyük kısmından da uzak olduğu tespit edildi. 

'Kadına göre hastanelik olursak şiddet görmüş oluyoruz'

Çalışmaya ilişkin konuşan Psikolog Sinem Koca, belediye olarak yaptıkları çalışmanın temel amacının kadına yönelik şiddetin ne boyutta olduğu ve kadının toplumdaki yerini analiz etmek olduğunu söyledi. Bunun üzerine ilk etapta şiddete maruz kalmış 15 kadınla vaka çalışması yürüttüklerini ifade eden Koca, bu çalışmalar sırasında kadınlara açık uçlu sorular sorarak görüşme tekniği kullandıklarını dile getirdi. Yine kadınların şiddete maruz kaldıktan sonraki psikolojik durumlarını da ele aldıklarını ifade eden Koca, kendileriyle görüşen kişilerin şiddet gördükleri aile içindeki birliği tekrar toplama yönünde zorluk yaşadığı ve şiddet sarmalına tekrar dönmek istemediğini gözlemekle birlikte, görüşme sonrası psikolojik olarak rahatladıklarını gözlediklerini de aktardı.

Şiddet kavramı kargaşası yaşıyorlar

Kadınların şiddet türlerini çok bilmediğini dile getiren Koca, "Şiddet nedir?" diye sordukları kadınlar bunu sadece dayak olarak algıladığını fark ettiklerini paylaştı.
Kadınların "Hiç şiddete uğradınız mı?" sorusuna ise yine "Hayır" yanıtını verdiklerini aktaran Koca, "Kadına göre ancak hastanelik olursak şiddet görmüş oluyoruz. Alan çalışmamızda en çok rastladığımız şiddet türü, kadının bedenine yani fiziksel olarak uygulanan şiddet türü oldu. Yine kadınlar aynı zamanda diğer şiddet türlerine de maruz kalıyor" dedi.

Bilinçlendirme çalışmaları sürecek

Kadınlara yönelik psikolojik destek sağlamaya yönelik çalışmalar gerçekleştirdiklerini dile getiren Koca, "Biz kadını örgütleyerek çalışmalara kattığımız zaman, kadının daha güçlü olduğunu görebiliyoruz. Kadın kendinde o gücü bulduktan sonra yaşama katılımı daha güçlü olacaktır. Biz birim olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şiddetin içeriğine dair küçük broşürlerle alan çalışması yapıp kadınların bilincini yükseltmeye yönelik çalışmalar yürüteceğiz" diye konuştu.

'Elde edilen veriler ön görülü çalışmamızı sağlayacak'

Sosyolog Nurgül Başdinç ise birçok sorunu olduğunu bildiklerini kadınlarla birebir iletişim kurularak, doğrudan onları muhatap alarak sorunların tespit edilmesinin daha doğru olduğunu belirtti. 
Çok yönlü olan bu sorunlarla ilgili bir çalışma başlattıklarını dile getiren Başdinç, "Performans göstergesini değerlendirecek olan bir veri tabanı analizimiz oldu. Çalışmamızda önemli sonuçlar elde ettik. Bu veriler bizim bundan sonra yapacağımız bütün çalışmalarda daha ön görülü davranmamızı daha doğru yöntemler, stratejiler belirlememiz açısından önemli veriler oldu. Elde ettiğimiz veriler bölgenin ve kadının sosyo ekonomik yapısını ortaya çıkaran önemli sonuçlar oldu" ifadelerini kullandı.
Yapılan alan çalışmasında kadınlara sorulan sorulardan birinin erken evlilikler ile ilgili olduğunu ifade eden Başdinç, ulaştıkları şu bilgileri paylaştı: "Edremit bölgesinde evlilik oranı yüzde 72. Bu yüzde 72'lik orandan 18 yaş altı evliliğin ciddi bir boyutta olduğunu yüzde 37 gibi bir sonuca ulaşarak gördük. Bu yüzde 37, bölge açısından önemli ve kaygı verici bir statiksel veri. Burada erken evlilik ile beraber kadının evliği kendi tercihi olup olmadığı ile ilgili sorularda çıkan statiksel veri de çok önemli aslında. Kendi isteğiyle evlilik dışında yüzde 30 kendi isteğiyle, yüzde 70 kendi tercihi dışında bir evliliklerini sürdürdüğü ortaya çıktı. Yine verilerden geleneksel evlilik yönteminin bölgede çok hakim olduğunu ve bu geleneğin devam ettiği sonucunu elde ettik." 

'Çocuk yaşta evlilikler çok yönlü sorunları beraberinde getiriyor'

Başdinç, çocuk yaşta evliliklerin tamamının sağlık, psikolojik anlamda ciddi travmalar yaratması üzerinde de durdu.
Kadınların üremesinin belli bir yaş aralığında kabul görmesinin yaşının daha da düşmesine ve çocuk sayısının da artması gibi durumların ortaya çıkmasına sebep olduğunu dile getiren Başdinç, "Kadını doğurganlık olarak tanımlaması, kadının da 18 yaşında kendini bu şekilde tanımlaması yada tanımlayamıyor olması, erken evliliğin özellikle şiddet ve üreme sağlığı ile ilgili ciddi sorunlar ortaya çıkaran sebepleridir" dedi. 

'Sorumluluk bilincini üstlenmiş oluyoruz'

Çok yönlü çalışmada elde edilen verilere göre, kadının Edremit'te kamusal alanda ve sosyal yaşamda kendisini tanımlamadığını ve görmediğini de dile getiren Başdinç, "Kadının kendi iradesiyle kendi tercihi ile tüm sosyal yaşamda, ekonomik alanda kendisine fırsatlar tanınarak bu yaşama dahil edilmesini sağlayacak çözümler üretmek durumundayız. Sorunların çok yönlü olması ve bu sorunların aynı düzeyde görülüp birbirlerini destekleyen sorunlar, birbirlerini üreten sorunlar olması açısından birlikte düşünerek bu sorunlara yönelmemiz gerekiyor" diye konuştu. DİHA

Güncelleme Tarihi: 01 Temmuz 2015, 10:10
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER