İkinci Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında düzenlenen, "Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık" paneli İstanbul Üniversitesi Doktora Salonu'nda gerçekleştirildi. Oturum Başkanlığını İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Saibe Oktay Özdemir'in yaptığı panelde, "Kadının adı var: Soyadından boşanmaya yargı kararlarında ayrımcılık", "Kadın hakları lehine değişen yasaların Yargıtay kararlarına yansıma(ma)sı", "Yargı kararlarında kadın haklarına bakış" konuları tartışıldı. Panelde kadının "soyadı" ve yargının konuya bakış açısına ilişkin konuşan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Şirin Aydıncık, kadının "soyadı" meselesinin Türkiye'de sıkça tartışılan bir konu olduğunu belirterek, "Kadın olarak hepimizin bir adı var ama soyadı yok" dedi. Aydıncık, 1926 kanununda kadın erkek eşitsizliğine dönük bir ayrımcılığın olduğunu, ancak bu ayrımcılığın 2006'da çıkarılan medeni kanunla kısmen de olsa giderildiğini ifade ederek, "Yeni medeni kanunda soyadı konusuyla ilgili bir değişiklik yapılmadı. Oysa soyadı kişilik haklarının bir unsurudur. Yasal olarak bakıldığında sadece erkeğin soyadı üzerinden bu niteliği taşıdığını görmek çok anlaşılabilir bir durum değil" diye konuştu. Kadın erkek eşitliği konusunda uluslararası alanda kanun hükmünde sayılan sözleşmelerin olduğunu ve bu sözleşmeleri imzalayan devletlerin, "Taraf devletler eşlerin evlenirken, evlilik sürecinde ve evlilik sonlandığında kadın ve erkeğin eşit haklarının sağlaması için gerekli tedbir almalı" hükmüne tabii olduğunun altını çizen Aydıncık, "Gelinen şu noktada devlet kadınlara diyor ki: 'kanun değişikliği yapılması noktasında ya olanla yetinecek ya da AİHM'ye başvuracaksın'" diye belirtti.

'Yasa değişikliği yargı kararlarına yansımalı'

Aydıncık'ın ardından "Kadın hakları lehine değişen yasaların Yargıtay'a yansıma(ma)sı" konusunu değerlendiren TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Fatma Benli, hukuk mevzuatında bu konuyla ilgili yapılan değişikliklerin yeterli olmadığına dikkat çekerek, şunları belirtti: "Örneğin zihinsel engelli bir kadın tecavüze uğruyor ve mahkemeye başvuruyor. Yargılama sürecinde hâkim olay gerçekleştiği sırada kadını çığlık atmadığı, yardım istemediği için yüzde 34 suçlu buluyor ve kadının rızası olduğu sonucuna varıyor." Böyle bir durumda yargının yasalarla çeliştiğini ve adalete olan güvenin sarsıldığını belirten Benli, yasalardaki değişikliğin yargı kararlarına yansıması gerektiğini vurguladı.

6 Ekim tarihine kadar sürecek festivalde, uzun ve kısa metraj filmlerin yanı sıra "Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesi Forumu" kapsamında çok sayıda panel, sempozyum ve konferans düzenlenecek.  / Diha

Güncelleme Tarihi: 27 Eylül 2012, 22:24