Ve sıkılıyor arka arkaya kurşunlar

Karanlık geceyi uğurlayacak bizimle boğuşurken, inleyen sesler kaybolacak kursun seslerinden. Sakin bir ızdırap çaldıracak kapıları, sabır taşı çatlıyor gün ağırıken.

Ve sıkılıyor arka arkaya kurşunlar
 Karanlık geceyi uğurlayacak bizimle boğuşurken, inleyen sesler kaybolacak kursun seslerinden. Sakin bir ızdırap çaldıracak kapıları, sabır taşı çatlıyor gün ağırıken. İlallahlar yukseliyor acılara rahmen, bilmem kaç insan anlar yalnızlığımı. Her kafadan bir ses her turden insanlar, kuşkulu kuşkulu bakıyor birbirlerine. 

Kirpiklerde birikmis gözyaşlar uzaklara bakıyor ya görmemek için. Dört mevsim yaşayacaz acımızı, bazı yazların üstünü karalayacaz.  Sahneler süslenecek ölüm aci demeden. Güzelleşecek içlerindeki çirkin kötülük ve sona doğru bir ağ örülür, kucaklarda koca ağırlık sulu sulu dayanıyorlar bu günede. Önlerinde hep aynı karanlık, ölüden farkız hayalleri. Ölüm anında dualar yükseliyor can verenlere, değirmen altında su yürütüyor ak babalar. Sahi nerde bu gecenin yarısı?

Nerde karanlık yuzleri şimdi. Altın koltuklardamı soluklanmakta acaba?
Geçmiyor zaman ölünün sofrasında. Zaman hep aynı aceleci geçmeyen aslında sıkıntılar. Ve sıkılıyor arka arkaya kurşunlar, ya kadere ya da insanlara...  
Yalancıların cilvesi alıyor kuskuları, kuralsız şartsız kabulleniyor, ağzının payını almış gülücükler, eldekilerle uyduruyor bişeyleri. Tehditler birbirini kovalıyor, kimse dinlemiyor olanı biteni. Kaçışlar başlıyor gün başlamadan, sıkıp geçiyor önüne gelene. Beğenmiş birileri üstüne giydiklerini, ayıplar gözleri donmuş serserileri ve arka arkaya sıkılıyor kurşunlar ya kadere ya insanlara.

Güncelleme Tarihi: 28 Ağustos 2015, 11:11
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER