Operasyonun ardından da kapılarını açık tutan Kürt basın kurumları, gönüllü muhabirlerin de desteğiyle gündeme damgasını vuran haberler yayınlamaya devam etti. 10 Eylül'de yüzlerce kişi adliyeye gelerek basın ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını isteyecek. Yaklaşık 100 avukatın takip edeceği duruşmayı uluslararası heyetler de izleyecek.
20 Aralık 2011'de Kürt basın kurumları, Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem gazetesi, Demokratik Modernite, Etik Ajans ve Fırat Dağıtım'ın Türkiye genelinde tüm bürolarına, Fırat Haber Ajansı'na haber aktaran gazetecilerin evlerine "KCK" adı altında gerçekleştirilen operasyon sonucunda 36'sı tutuklanan 44 gazeteci 10-14 Eylül'de 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak. 24 Aralık'ta İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne çıkarılan gazetecilerden 35'i tutuklanmıştı. Özgür Gündem Gazetesi editörlerinden Turabi Kişin ise aynı operasyon kapsamında 30 Aralık günü gözaltına alınmış, 2 Ocak'ta çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Böylece tutuklu gazeteci sayısı 36'ya çıkmıştı. Operasyonda tüm bürolarda haber arşivlerine, kaset, fotoğraf makinesi, bilgisayarlardaki dökümlere, hafıza kartlarına, fotoğraflara, kitaplara, basın açıklamalarına, not defterlerine el konuldu. Van'da deprem nedeniyle DİHA çalışanlarının hem ajans olarak kullandığı hem de ev olarak kullandığı çadıra bile onlarca polis tarafından baskın yapılarak, çadırın içindeki tüm eşyalar, yataklar, yorganlar dağıtılarak arama yapıldı.
Gönüllü muhabirler DİHA için çalıştı
Ancak, tutuklamaların ardından tüm özgür basın kurumları çalışmalarına devam etti. Yüzlerce gönüllü muhabir haber, görüntü ve fotoğrafları DİHA bürolarına getirerek, telefondan aktararak, mail yoluyla göndererek haber akışında yardımcı oldu. Operasyon, İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve tüm bölge illerinde büyük tepkilerle neden oldu. Halk özgür basın kurumlarına ziyaretler gerçekleştirirken, anneler, gençler, kadınlar destek ziyaretleri yaptı. Operasyonun ardından İstanbul'da Taksim'de binlerce kişinin katıldığı yürüyüş düzenlendi. Basın açıklamaları, dayanışma toplantıları düzenlendi. Belediye başkanları, milletvekilleri, siyasetçiler, 12 Eylül darbe döneminde bile görülmemiş hatta Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bu operasyona tepkilerini gösterdi. BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, KESK ve TTB'nin düzenlediği mitingde fotoğraf makinesi, kamera ve DİHA mikrofonu alarak gönüllü muhabirlik yaptı.
Kürt gazeteciler hedef gösterildi
Operasyon öncesi iktidara yakınlığı ile bilinen gazetelerde Kürt basın kurumları hedef gösterilmişti. Kürt basınına ve kurumlarına yönelik ilk saldırı Vakit gazetesinin paravan sitesi olan Habervaktim.com adlı internet sitesinden geldi. Haberlerinde sürekli Kürtleri ve kurumların aşağılayan site 23 Kasım tarihinden "KCK'da sıra medya ayağında" başlığı ile haber servis etti. Haber, Turgut Özal Üniversitesi Öğretim Üyesi Terör ve Güvenlik Uzmanı Yard. Doç. Dr. Mahmut Akpınar ile yapılan röportaja dayanırken, haberin içeriğinde basın kurumları "KCK"nin uzantısı gibi lanse edilmiş ve operasyon yapılması iması vurgulanmıştı. Ardından devreye Fettullah Gülen Cemaati'ne yakın yayın organları girdi. Zaman Gazetesi'nin asparagas haberlerinin ardından devreye sokulan ve cemaate yakınlığı ile bilinen Aksiyon Dergisi, "KCK'nin amacı BDP'yi kapattırmak" başlıklı bir haber servis etti. Haberde bütün büroları basılan Dicle Haber Ajansı'nda çalışan Kürt gazeteciler hedef olarak gösterildi. İki yayın organının attığı bu başlıklar ise, yapılan operasyonunun tesadüf olmadığını Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın deyimi ile "Koordinasyon içinde" olduğunu ve AKP hükümetinin medya içerisindeki yönlendirme haberlerini bir kez daha ortaya koydu.
Opersyon haberleri engelleyemedi
Operasyondan birkaç gün sonra, Roboski'de 34 kişinin havadan gerçekleştirilen bombardımanla yaşamını yitirdiği katliamın gerçekleşmesi dikkat çekerken, DİHA gündeme damgasını vuran haberler yayınlamaya devam etti. Roboski katliamı, ilk olarak DİHA tarafından gece Flash haber olarak 01.52'de "Savaş Uçakları köylüleri vurdu: 20'ye yakın ölü" haberiyle Türkiye'ye ve dünyaya duyurdu. Katliamı ana akım medya 9 saat boyunca görmezden geldi. Yine Pozantı Cezaevi'nde TMK mağduru çocuklara yönelik taciz ve tecavüz, KPSS'deki skandallar DİHA tarafından ortaya çıkarıldı. Pozantı Cezaevi'nde yaşananları ortaya çıkaran muhabir Özlem Ağuş da haberden sonra tutuklandı. KPSS'deki skandal nedeniyle DİHA'ya soruşturma açıldı.
Cezaevinde de yazmaya devam ettiler
Özgür basın kurumlarına yönelik bu baskılar çalışanlarına yabancı değil. Tüm baskı, tutuklamalara hatta katliamlara rağmen, Kürt basını hiç zaman kaybetmeden haber yapmaya, gazetelerini çıkarmaya ve dağıtmaya devam etti. Yaklaşık 10 aydır Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ve Kandıra F Tipi Cezaevi'nde bulunan gazeteciler, bulundukları yerden haber yapmaya, yazılar yazmaya devam ediyor. Mesleklerini cezaevinde de bırakmayan gazeteciler, bulundukları cezaevlerinde yaşanan sorunları haberleştirirken, Türkiye'de ve Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri ilişkin yazılar yazmaya devam ediyor.
Yüzlerce kişi adliyenin önünde olacak
Basın, ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını isteyenler ise 10 Eylül'de Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde olarak gazetecileri yalnız bırakmayacak. Duruşmaya 5 gün içinde yaklaşık 100 avukat katılacak. Diyarbakır, Ankara, İzmir, İstanbul barolarından ve bölge barolarından avukatlar katılım sağlayacak. Avukatlar, tüm tutuklular adına ortak savunma yapacak. Tutuklular ise ortak hazırlanan 40 sayfalık Kürtçe savunma dilekçesi sunacak mahkemeye. Anadilde savunma yapmak isteyen gazeteciler tercüman talebinde bulunacak. Duruşmanın ilk günü adliye önünde basın açıklaması düzenlenecek. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak'ın da izleyeceği duruşmaya, aydın, yazar, gazeteci, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, belediye başkanları, demokratik kitle örgütleri de katılım sağlayacak.
Yurt dışından gözlemci heyet katılacak
Yurt dışından da heyetlerin takip edeceği duruşmaya, Alman gazetecilerden, siyasetçilerinden ve vakıf temsilcilerinden oluşan bir heyet gözlemci olarak katılacak. Heyette uluslararası hukuk uzmanı ve eski milletvekili Prof. Dr. Norman Paech, DIE LINKE Hessen Meclis Grubu Başkanı Willi Van Ooyen, Neues Deutschland gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Jürgen Reents, Alman Gazeteciler Birliği (dju) Federal Yönetim Kurulu Üyesi Joachim Legatis, Hessen Rosa Luxemburg Vakfı yöneticisi Murat Çakır, insan hakları aktivisti Wolfgang Kanz ile gazeteciler Edgar Auth, Dinah Riese, Benjamin Hiller ve dju-Münih yönetim kurulu üyesi Michael Backmund yer alıyor. Uluslararası Basın Enstitüsü'nden temsilciler katılacak. / Diha
Güncelleme Tarihi: 08 Eylül 2012, 11:50