Çoğunlu hakim ve savcılardan oluşan yargı mensuplarının oluşturduğu Demokrat Yargı Derneği, Cizre'de uygulanan sokağa çıkma yasağının anayasa suçu olduğunu ve bunu uygulayanların derhal yargı karşısına çıkarılarak yargılanması gerektiğini belirtti.
VALİ YARGI KARŞISINA ÇIKARILMALI
Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan dernek, "Bu itibarla Şırnak Valisi hakkında derhal soruşturma açılmalı, halihazırdaki içtihatlarla tutarlı bir biçimde böyle bir 'görev suçu'ndan da bahsedilemeyeceğinden derhal Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilmelidir" açıklamasında bulunarak, Şırnak Valisinin işlediği suçun ağırlığı şu sözlerle dile getirildi:
"Bir suç fiilinin işlenmesi, eğer var ise, yargının da devreye girmesini ve suçu işleyen bir vali bile olsa yargılanmasını gerektirir. Şırnak Valiliği, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesi gereğince Cizre ilçesinde 04 Eylül 2015 günü saat 20.00'dan geçerli olmak üzere ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan etmiştir. Bir defa görevi valilik olan bir devlet idaresi aktörünün böyle bir karar alma ve uygulama yetkisi olmadığı gibi bu yasadışı kararı uygulamaya kalkışan kolluk güçleri de açık bir suç işlemektedirler."
'VALİ ŞUAN OHAL VE SIKIYÖNETİM YETKİLERİ KULLANIYOR'
Ayrıca açıklamada, 5442 sayılı kanunun 11/C maddesinde yer alan, "İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır. Bu hususta alınan ve ilan olunan karar ve tedbirlere uymayanlar hakkında 66'ncı madde hükmü uygulanır" hükümleri hatırlatılırken şöyle denildi:
"Yukarıdaki kanun hükmünde, sokağa çıkma kararı alınabilmesine ilişkin hiçbir ifadeye yer verilmemiştir. Kanunda yer alan 'vali gereken karar ve tedbirleri alır' ibaresine dayanılarak sokağa çıkma yasağı ilan edilebilmesi mümkün değildir. Sokağa çıkma yasağı gibi ağır bir tedbirin alınabilmesi için bu hususun kanunda açıkça düzenlenmesi gerekir. Çünkü, temel hak ve özgürlükler ve bu kapsamda Anayasa'da düzenlenen seyahat özgürlüğü ancak kanunda açıkça düzenlenmesi halinde sınırlandırılabilir. Kanunda açıkça düzenlenmeyen bir halde sınırlandırılamayacağı gibi Cizre'de yapıldığı şekliyle tamamen ortadan da kaldırılamaz. Nitekim sokağa çıkma yasağına cevaz veren 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununda ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununda sokağa çıkma yasağına açıkça yer verilmiştir. Valinin böylesine sınırlı bir yetkiyle, olağan bir yönetimde sokağa çıkma kararı alabileceğini, üstüne bu kararı günlerce sürdürebileceğini kabul etmek Belediye İtfaiye Yönetmeliğinin 6. Maddesinin ğ bendinde yer verilen; 'Belediye sınırları dışındaki olaylara müdahale etmek' ifadesinden itfaiye teşkilatının belediye sınırları dışındaki kavgalara müdahale edebileceğinin kabulüne benzer. Bir daha söyleyelim, il idaresi kanunu, valiye ya da herhangi bir kişiye sokağa çıkma yasağı kararı verme yetkisi tanımamaktadır."
Demokrat Yargı Derneği'nin yapılan açıklamasında, uygulamanın bütün yurttaşları cezalandırmaya yönelik olduğu da belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "İkinci olarak, alınan karar ulaştığı süre bakımından artık nitelik değiştirmiş ve bir tür hapis cezasına dönüşmüştür. Hapis cezalarının infazı, hapsedilenlerin hak ve yükümlülükleri ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da düzenlenmiştir. Bu haliyle cezaevine dönüşen Cizre'de valinin mahpusların tüm ihtiyaçlarını karşılaması boynunun borcudur. Son olarak, bir an için valinin böyle bir karar alabileceği varsayılsa bile bu karara uymamanın yaptırımı aynı kanunun 66. Maddesine göre; yüz TL idari para cezasıdır. En ağır durumda verilecek ceza üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır. Oysa Cizre'de henüz yargılama dahi yapılmadan hukukumuzda bulunmayan idam cezası verilmekte, sokağa çıkanlar infaz edilmektedir. Vali, meydana gelen ölüm olaylarının tamamından sorumludur. Açıkça, TCK'nin 309. Maddesinde düzenlenen Anayasa'yı ihlal suçu işlenmektedir. Bu itibarla Şırnak Valisi hakkında derhal soruşturma açılmalı, halihazırdaki içtihatlarla tutarlı bir biçimde böyle bir 'görev suçu'ndan da bahsedilemeyeceğinden derhal Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilmelidir. Bir suç fiilinin olduğu yerde, eğer var ise, yargının da derhal devreye girmesi suçu işleyen bir vali bile olsa derhal yargılanmasını gerektirir."
Güncelleme Tarihi: 11 Eylül 2015, 14:34