DBP'li Yerel Yönetimler özyönetim ilkelerini belirliyor

DBP'li yerel yönetimler, özyönetimi tartışmak amacıyla "Hep birlikte öz yönetime" sloganıyla Diyarbakır'da buluşuyor.

DBP'li Yerel Yönetimler özyönetim ilkelerini belirliyor
DBP'nin tüzüğünde yer alan ve son günlerde Türkiye'nin ana gündemi olan özyönetimin ana gücünün yerel yönetimler olduğuna dikkat çeken Fırat Anlı, tartışmalar ile hem yerel yönetimlerin bu süreçteki misyonunu ortaya koyacaklarını hem de bugüne kadar eksik veya yanlış yansıtılan modeli Türkiye toplumuna aktaracaklarını ifade etti. Demokratik Yerel Yönetimler Birliği Kadın Yürütme Sözcüsü Olcay Kanlıbaş ise kadınların sorununu çözecek bir özyönetim pratiği hedeflediklerini belirterek, tartışmalar ışığında açıklanacak deklarasyonla özyönetime ilişkin temel ilkelerin ortaya konulacağını ifade etti. 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Yerel Yönetimleri, yaklaşık iki aydır Türkiye ve Kürdistan'ın ana gündeminde olan "özyönetimleri" tüm belediye eşbaşkanları ve belediye meclis üyelerinin katılımı ile tartışacak. Devletin ağır saldırıları nedeniyle daha çok öz savunma olgusuyla ön plana çıkan "özyönetim" olgusu, 18-19 Eylül'de Diyarbakır Sümerpark'ta gerçekleştirilecek buluşma ile tüm boyutlarıyla tartışılarak, yerel demokrasinin inşasında temel bir role sahip olan yerel yönetimlerin, özyönetimin tüm boyutlarıyla inşasında neler yapacağı tartışılarak, temel ilkeler belirlenecek. 
'Öz yönetimler Kürt meselesinin önemli bir boyutunu oluşturuyor'
Programın düzenlenme fikrine ilişkin konuşan Demokratik Yerel Yönetimler Birliği ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Fırat Anlı, yerel yönetimler ve özyönetim olgusunun hem Kürt sorunu ve çözüm perspektifi ile bağlarını hem de tarihsel, toplumsal arka planını değerlendirdi. Özyönetim olgusunun Kürt sorununun önemli bir boyutunu oluşturduğunu ve bugün ortaya çıkan bir mesele olmadığını belirten Anlı, 150 yıl öncesine dayanan Kürt halkının kendi coğrafyasında, merkezi otoriteye karşı kendi özgür yaşam haklarını yitirmesiyle bu mücadelenin başladığını ifade etti. 
Türkiye'nin kuruluşundan bu yana ve totalde 40 yıllık süreçte hem Kürtler hem de Türkiye'deki farklı halkların üzerine giydirilen ulus devlet gömleğinin aksine herkesin kendi kimliği ve özgünlüğünde olabileceği bir yaşamı örme çabasını sürdürdüğünü ifade eden Anlı, mücadelenin öncülüğünü yürüten Kürtlerin büyük bedeller ödediklerini ancak bunun sonucunda hem oluşturdukları siyasal paradigma ile hem de mücadele yöntemi ile Türkiye'de umut kaynağı olduğunu aktardı. 
'Merkeze benzemeyi kabul etmedik'
Özyönetim tartışmasının bugünden başlamadığını 1999'da Kürt siyasi hareketinin ilk belediyeler deneyimi ile birlikte merkezi otorite ile büyük sıkıntılar yaşandığını hatırlatan Anlı, "Merkezi otoritenin, merkezi devlet aygıtının sürekli bir biçimde belediyelere özellikle Kürdistan'daki belediyelere dönük yaklaşımında sürekli negatif, ayrımcı, ötekileştiren, ısrarla sizi kendisine benzetmek isteyen bir dayatma vardı. Bunu ne biz kabul ettik ne halkımız kabul etti. Ne mücadele yöneten hiçbir kurum kabul etmedi. Ve bugün gelinen aşamada geçmişten mirasını devraldığımız siyasal partiler açısından, Demokratik Toplum Kongresi açısından Halkların Demokratik Partisi açısından ortaklaşılan bir projedir" diye ifade etti. 
Yerinden yönetim ve özerkliğin ana gücünün yerel yönetimler olduğunu vurgulayan Anlı, belediyelerin bir taraftan halkla iç içe olan ve hizmet üreten bir taraftan da kamusal otoriteyi olgunlaştırarak halkın katılımcı yönetimsel mekanizmalarda kendisini ifade edeceği uygun araçlar olduğunu, bu sebeple bu tartışmaya da öncülük edecek yapının belediyeler olduğunu dile getirdi. 
Yerel yönetim ve özyönetim ilişkisi tartışılacak
Özyönetim tartışmalarının sadece Kürtler ve Türkiye'nin değil tüm dünyanın temel tartışma başlığı olduğuna dikkat çeken Anlı şunları aktardı: "Artık merkezi devletlerin, ulus devletlerin aşındığı yerine bölgesel yerel güçlerin evirildiği bir süreci yaşıyoruz. Bizim daha önce yerel yönetim konferanslarında aldığımız kararlardır bunlar. Toplumsal sözleşmemizin gereğidir bu. Yani 16 yıllık belediyecilik pratiğimizin de aslında getirip önümüze koyduğu temel tartışmalardan biridir. Bu açıdan temel tartışmamız yerel yönetim ve özyönetim ilişkisi öz yönetimin toplumsal açıdan hangi araçlar ve mekanizmalarla üretilebileceği, hangi yol yöntemlerle buna ulaşılabileceğidir. Ve Yerel Yönetimlerin buradaki rol misyonları neler olmalıdır? Yerel yönetimler özyönetimin olgunlaştırılmasında ve inşasında toplumsal yürütümünde nasıl bir misyon almalıdırlar? Bu konuda kurumlarımız, son derece değerli birikime sahip. Bu birikimi olgunlaştırmak bir sistemsel noktaya götürmek ve 106 belediyemiz açısından uygulanabilir bir modeli ortaya çıkartmak açısından önemli bir buluşma olacak."
Daha önce gerçekleştirdikleri yerel yönetim konferanslarında bu başlıkların tartışıldığını, kararlar alındığını söyleyen Anlı, 7 Haziran seçimleri sonrasında özyönetim konusunu Türkiye gündemine taşırılırak daha politik bir zeminde tartışılmasının hedeflendiğini fakat seçim sonrası devreye konulan savaş konseptinin bu süreci etkilediğine işaret etti. 
Özyönetim ilanları halkın kararı
Bu süreçte birçok yerde özyönetimlerin ilan edildiğini ve bu ilanların halkın kararı olduğuna işaret eden Anlı, bu anlamda belediyeler olarak bu anlamda neler yapabileceklerini tartıştıklarını aktardı. Özyönetimin bir sistem olduğunu ve bunun, sağlıktan, hukuka, sosyal yaşamdan, diplomasiye kadar farklı ayakları olduğunu dile getiren Anlı, daha önceden halkla birlikte bu tartışmanın yürütülmesi gerektiğini vurgulayarak, "Biz de açıkçası çok geç olmadan kurumsal yapılarımızla kendi yurttaşlarımızla bunu tartışmak ve bunun Türkiye kamuoyuna doğru bir şekilde ulaştırmak için çalışma başlattık" diye ifade etti. 
'Özyönetime ilgi Kobanê'de zirveleşti'
Bir çalışmanın tek başına sorunları çözmeyeceğini, inşayı gerçekleştirmeyeceğini vurgulayan Anlı, bu meseleye büyük bir ilginin olduğunu, Kürtlerin eşbaşkanlık, öz yönetimler sisteminin Rojava ile başlayan Kobanê ile zirveye ulaşan bir düzeyde görünür olduğuna dikkat çekti. 
Merkezin küçültülmesi-yerelin genişlemesi
Demokrasi ve özyönetim ilişkisini de değerlendiren Anlı, "Özyönetimler demokratik bir ülkenin demokratik bir yapını en temel taşlarıdır, dayanaklarıdır. Bunu karşılaştırmalı örneklerle kendimize uyarlamamız gerekiyor. Türkiye bu konuya pek fazla yabancı değil, Özyönetim diyebileceğimiz Cumhuriyet öncesi eyalet sistemlerinden tutun, vergi vermeyen, asker göndermeyen topluluklara kadar uygulanmış. Cumhuriyet bunu tümden reddetmemiş ama içini boşaltmış. Bu hükümet döneminde de kamu yönetimi özel yasası çıkartıldı. Yani bugün söylediğimiz merkezin küçültülmesi yerelin güçlendirilmesi meselesinde önemli bir yasal düzenleme yapıldı. O dönemki Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderildiği için uygulanamadı. Ama halen bence ortada duran ve hepimizin üzerinde tartışması gereken önemli bir düzenlemedir" şeklinde konuştu. 
Özyönetim kriminalize ediliyor
Özyönetimi sadece Kürdistan için değil Akdeniz, Ege, Karadeniz için de istediklerini belirten Anlı, İzmir'in, Mersin'in bunu desteklememesi için ise özyönetim yapılarının "illegalize" ve "kriminalize" edildiğini, meşru olmadığı yönünde bir algı yaratıldığını söyledi. 
Açıklanacak deklarasyon tutum belgesi olacak 
Buluşmanın bütün bileşenleriyle tartışmalar yapılacağını ve tüm kurumlarla ortak bir planlamanın oluşturulacağını ifade eden Anlı, "Bu iki gün sonunda açıklanacak deklarasyon bizim tutum belgemiz olacak. Bundan sonrasına dair nelerin nasıl yapılması gerektiğine dair temel bir çerçeve bir ilke sözleşmesi gibi görev görecek. Hem biz bağlayan hem de bundan sonrasına dönük de toplumsal yapılarımız açısından da bir yol haritası diyebiliriz buna" dedi. 
'Kürt halkı 40 yıldır kendi yaşamını örgütlemeye çalışıyor'
Özyönetim inşası Kürt halkının gündemine yeni giren bir konu olarak yansıtılmak istense de böyle olmadığına dikkat çeken Demokratik Yerel Yönetimler Birliği Kadın Yürütme Sözcüsü Olcay Kanlıbaş ise, Kürtlerin tarihsel olarak kendi yaşamını örgütleme geleneğini hatırlattı. Kürtlerin, toplumsal ihtiyaçlarını örgütleyerek, kendi yaşamı üzerinde söz sahibi olmaya çalıştığına vurgu yapan Kanlıbaş, "Dolayısıyla biz açınızdan yeni bir süreç değil, yerel yönetimler açısından da yeni bir süreç değil" dedi.
Özyönetim ilan ve inşa sürecinin, tek boyuta indirgenerek manipüle edildiğine dikkat çeken Kanlıbaş, "Özellikle bu iki günlük etkinliği, özyönetim tartışmalarını tek boyuttan çıkarmak; yani demokratik özerkliği, demokratik özyönetimi nasıl görüyoruz, nasıl örmeye çalışıyoruz, nasıl toplumsallaştırmak istiyoruz, bunları tartışmak istiyoruz" şeklinde konuştu. 
Kanlıbaş, toplantıya belediye eşbaşkanları, belediye meclis üyelerinin yanı sıra sivil toplum örgütleri, aydınlar, kentlerin tüm bileşenlerinin katılması yönünde çağrıları olduğunu ve birlikte tartışmak istediklerini aktardı. 
'Kürt kadın özgürlük mücadelesi özyönetim deneyimidir'
Sürece kadın boyutuyla da bakılması ve tartışılması gerektiğine dikkat çeken Kanlıbaş, "Mevcut sistemin mağdurlarının kadınlar olduğunu söylüyorsak, kadınıyla yaşlısıyla ve her kesimiyle toplumun kendi öz yönetimini sağlaması gerekmektedir" dedi. Kanlıbaş, son 30-40 yıllık süreçte gelişen Kürt kadın özgürlük mücadelesini de kadının kendi özyönetimini geliştirdiği bir süreç olarak ele almanın doğru olacağını vurguladı. 
'Özyönetimin öncülüğünü kadınlar yapmalı'
Demokratik özyönetimin sadece Kürtler için öngörülen bir sistem olmadığını, Türkiye'deki tüm halkların kendi özyönetimlerini güçlendirmesi gerektiğini vurgulayan Kanlıbaş, özyönetim ve kadın ilişkisine dair de şunları söyledi: "Kadın seçilmişlerimiz ile birlikte özgün özerk bir yapılanma içerisindeyiz. Toplumdaki kadının hukuk, sağlık, ekonomi ihtiyacını ve sosyal yaşamda sorunlarını çözen bir özyönetim istiyoruz. Bundan dolayı özyönetimin öncülüğünü de kadınlar yapması gerektiğini söyleyebiliriz" diye ifade etti. 
Program akışıyla ilgili de bilgiler veren Kanlıbaş, tutuklu belediye eşbaşkanları ve yaşanan katliamlara ilişkin oturma eylemlerinin olacağını, yapılacak açık oturum ile katılımcıların tamamının bir tartışma yürüteceğini, serbest kürsüde ise büyükşehir belediye eşbaşkanları ile kurum eşbaşkanlarının sunumlar yapacağını belirtti. 
Buluşma kapsamında kültürel etkinlikler de olacağını belirten Kanlıbaş, yürütülen tartışmalar ışığında bir deklerasyon açıklanacağını söyleyerek bu metinle, yerel yönetimler olarak özyönetime ilişkin temel ilkelerin ortaya konulacağını ifade etti. DİHA

Güncelleme Tarihi: 17 Eylül 2015, 11:06
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER