RS FM’e konuşan Bilgen şunları ifade etti:
‘Kimliğine bakmaksızın acılarını paylaşıyoruz’
“Cenaze törenleri geriye kalanların acısıdır. Konuya geride kalanların psikolojisi üzerinden bakmak gerekir. O eylemi onaylamak Ankara’dakilerin acısına duyarsız olmak gibi ele alınmamalıdır. Ölenlerin kimliğine bakmaksızın ölenlerin ailelerinin acılarını paylaşıyoruz.
“Olaya insan hakları bağlamıyla yaklaşıyoruz. Oradaki bir arkadaşımızın acıyı paylaşması bu insanların niye bu kadar kolay ölüme gidiyor olmalarıyla ilgilidir. Öfkeyle sergilenen tavırları anlamaya çalışmak asla onaylamak anlamına gelmez.
“Her katıldığınız cenaze ortamındaki söylemlerin ortağı olmazsınız. Eğer gerçekten ölümlerden rahatsızlık duyuyorsak, asker polis, sivil, Kürt gençler ölmesin istiyorsak, Ankara’daki de 4 yaşındaki çocuk, Diyarbakır’da Cizre’de 3 aylık çocuklar ölmesin istiyorsak bu sorunların barışçı çözümüne dair ısrarlı davranmak zorundayız.
“O vekilimiz üzerinden 3 aydır yaşanan dramı örtmeye çalışmak siyaseten doğru değil. Biz insanların duygusal tepkileri üzerinden değil, kimsenin ölmemesi için çözüm üretmek zorundayız.”
‘Karanfil bırakmaya gittik’
“İnsan ölümlerinin arasında ayrım yapmıyoruz. İnsan Hakları Heyeti olarak patlamanın yapıldığı yere karanfil bırakmaya gittik. Ama bir medya sansürü ile karşı karşıyayız. Oradaki cenazenin haber olduğu kadar, bizim bu ziyaretimiz de haber olacak mı acaba?
“Neden orası o kadar cımbızlanıyor da bizim ziyaretimiz haber yapılmıyor. Bizi Türkiye’nin Batı’daki acılarını paylaşma konusunda görmek istemeyen, bizi marjinalize etmek isteyen bir yaklaşım mı egemen medyada?”
Güncelleme Tarihi: 24 Şubat 2016, 09:36