PARLAMENTO GÜCÜNÜ NASIL KULLANACAK?
Deutche Welle Türkçe’de yer alan habere göre, AfD partisinin herhangi bir yasayı kabul ettirme gücü olmayacak. Almanya’da hükümeti oluşturan partilerin muhalefetin yasa tasarılarını onaylama gibi bir alışkanlıkları yok. AfD için de bu durum geçerli olacak. Ancak AfD milletvekilleri sıklıkla genel kuruldaki tartışma konularını mülteciler, asayiş ve “Almanya’nın İslamlaşması” gibi parti programlarında yer verdikleri ana başlıklar etrafından şekillendirmeye çalışacaklardır.
‘ALAYA ALINMASI, MAĞDUR İMAJINI GÜÇLENDİRİR’
Uzmanlar ve siyasi analistler AfD’ye karşı dengeli bir politikanın akıllıca olacağı görüşünde. Yaygın bir gelenek olarak her partiye eşit davranılması ilkesinin, demokratik bir seçimle meclise giren AfD’den de esirgenmemesi gerektiği görüşü var. Bu denge siyasetinden hareketle AfD’nin komisyonlara başkanlık etmesinin ya da meclis başkanvekili atamasının engellenmemesi gerektiği belirtiliyor. AfD milletvekilleri kürsüdeyken konuşmalarının kesilmesi ya da sorularla alaya alınması gibi davranışlar ise tavsiye edilmiyor. Bunun AfD’lilere kürsüde daha fazla kalma şansı vereceğini ayrıca bu zamana kadar çizdikleri ‘düzen partilerine karşı onurlu bir savaş veren siyasi mağdur’ imajını güçlendirmelerine yardımcı olabileceği vurgulanıyor. Ayrıca yeni dönemde parlamentoyu AfD milletvekillerine teslim etmemek için genel kurul oturumlarına diğer partilerden daha fazla katılım bekleniyor.
EYALETLERDE ‘ONLAR NAZİ’ TEPKİSİ
İlk günden parlamento başkanvekillerinin seçimi sırasında tartışma yaşandı bile. AfD’nin “İslam bir inanç değil, siyasi ideolojidir dolayısıyla Müslümanlara dini özgürlük tanınmamalıdır” görüşüne sahip adayı Albrecht Glaser diğer partiler tarafından reddedildi. Şimdi AfD’nin yeni bir aday belirlemesi gerekiyor. Burada milletvekillerinin temel kıstasının oturumları yönetecek kişiye güven meselesi olduğu belirtilirken, AfD adayının sahip olduğu görüşlerle anayasaya çeliştiği iddia ediliyor. AfD’nin temsil edildiği eyalet meclisinde yaşanan tecrübelere bakıldığında federal mecliste ilişkilerin nasıl olabileceğine dair bir ipucu yakalanabilir. Eyaletlerde bazı milletvekillerinin sağ popülist partinin üyeleriyle “onların hepsi Nazi” gerekçesiyle el sıkışmadığı ve selamlaşmadığı görülmüşse de çoğunlukla nezakete ve parlamento geleneklerine uyuluyordu. Bundestag’da da genel kurullara uyulması beklense de AfD’lilerle dostluk rüzgarları esmeyeceği kesin gibi.
‘RAKİPLERİ LİBERALLER OLACAK’
Göttinger Demokrasi Araştırmaları Enstitüsü uzmanlarından Alexander Hensel “AfD’nin esas düşmanı Yeşiller” diyor. Ancak AfD’lilerin seçim sürecinde hedefleri çoğunlukla “siyasi rakibimiz” dedikleri Angela Merkel’in liderliğini yaptığı Hıristiyan Birlik partileri koalisyonu oldu. Hensel’e göre bunun nedeni özellikle batı Almanya’da muhafazakar seçmene kendini Hrisitiyan birliğe alternatif olarak sunmak. Hensel, AfD’nin eyalet düzeyinde daha önce muhafazakar partilerin sahiplendiği asayiş ve kamu düzeni gibi konuları devraldığını belirtiyor. AfD’nin parlamentoda özellikle Merkel’in partisi ile onun muhtemel koalisyon ortakları Hür Demokrat Parti ve Yeşiller ile zıtlaşacağı tahmin ediliyor.
MUHALEFET ANLAYIŞI DEĞİŞEBİLİR Mİ?
Alman Federal Meclisi’nde muhalefet normal şartlarda hükümeti eleştirir muhalefetteki diğer partileri hedef almaz. Ancak muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Sol Parti’nin diğer bir muhalefet partisi olan AfD’ye karşı durmak gibi bir görevi olacağı gözüküyor. Hensel, parlamentoda safların ‘AfD ve diğerleri’ şeklinde olacağını söylüyor, bunun SPD’nin ana muhalefet partisi olarak sivrilmesini zorlaştıracağının altını çiziyor. Hensel’e göre muhalefet düşen en büyük görev, parlamentodaki tartışmaları ‘AfD-düzen partileri çekişmesi’ tuzağından uzak tutmak olmalı, aksi halde bu AfD’nin işine gelir. (Kaynak: Deutche Welle Türkçe)
Güncelleme Tarihi: 25 Ekim 2017, 10:38