Ahmet abi ayartır...

Müzik hayatının en parlak yıllarını yaşarken, madden ve manen rahata kavuşmuşken, yağmurlu bir sabah vakti memleketi terk etti, gemileri yaktı, elinin tersi ile magazinin rulet masasını devirdi. Cadı avına kurban olurken geri adım atmadı, gurbette Kürt özgürlükçüleri ile birlikte görünmekten imtina etmedi, sinmedi.

Ahmet abi ayartır...
 Vedat YILDIRIM*

Müzik hayatının en parlak yıllarını yaşarken, madden ve manen rahata kavuşmuşken,  yağmurlu bir sabah vakti memleketi terk etti, gemileri yaktı, elinin tersi ile magazinin rulet masasını devirdi. Cadı avına kurban olurken geri adım atmadı, gurbette Kürt özgürlükçüleri ile birlikte görünmekten imtina etmedi, sinmedi.
Evet, aynı zamanda birçok dinleyicisini de karşısına alarak.Gerçi dinleyicileri ile her zaman kırılgan bir ilişkisi olmuştur. Ele avuca gelmeyen, şarkıları ve beyanlarıyla kimi hayranlarını ansızın ters köşeye yatıran biriydi.
O kadar farklı siyasi görüşe sahip sevenleri vardı ki bu normal karşılanacak bir durum. Mesela, sol siyasi görüşünden dolayı küfredip yine de şarkılarını dinlemekten kendini alıkoyamayan milliyetçi günahkar müritleri vardı. Şu sıralar İslami ya da milliyetçi popüler müzik yapanların çoğunun üslubu bu gelenekten aşırmadır. ‘Harbilik’ sadece bir gömlekten ibaret hale gelmiş, tok ses eril bir buyurganlığın, dayatmanın sesi olabilmiştir ancak.

Ahmet’in müziği çok ayartıcıdır çünkü. Hem siyaseten hem de ruhen. ‘Arabesk özgün müzik’ yapıyor diyenlerin yaslandıkları yer de müziğinde yarattığı bu ruh haliydi herhalde. Bazı sevenleri‘ Ahmet Abinin müzikleri ile gece isyan edip  sabahları geç kalıyoruz hayata. ‘ ya da daha politik olan kuşak ‘pasifize ediyor, katarsis etkisi’ yaratıyor diye eleştirir. Bu tartışmalar, sanatsal ifadenin insanlarda yarattığı çok katmanlı etkiler psiko-sosyal açıdan, müziğin metafiziği açısından konuşulmalı elbet.(Bu tür tartışmaların sloganik müzik  için de yapılması iyi olur). Ahmet Kaya nasıl bu kadar büyük bir samimiyet ağı taratmış, insanların dünyalarına nasıl karışmış, siyasi görüşlerin yabancılaştırdığı gönülleri sesi ve müziği ile nasıl fethedebilmiş, toplumsal barışa hizmet etmiş.

Bir vakit öztürkçeciler çok bozuluyorlardı ona. Kibirli bir edayla ‘...Türkçemizi bozuyor, tonlaması, vurguları dilimize hiç yakışmıyor...’ ya da ‘ ...o ne biçim maviye çalar gözlerin söylemek öyle, mavi kelimesinin a’sı uzatılarak söylenir Allah’ın yontulmamışı’ vs...

Herhalde bozacak. Kendisi Malatyalı Kürt ‘maalesef’. Bob Marley İngilizceyi bozarken bir şey demiyon gardaş! Egemen dillerin muhalif müzisyenler tarafından bazen özellikle bozmaya uğratıldığı, bunun anadilini kullanamayan ya da asimile edilmiş insanlar için bir isyan biçimi olduğu sosyolojik bir vaka. Ben de köyümden Ankara’ya okumaya geldiğimde sürekli aksanımla uğraşır dururdum. Bir ben daha vardı benden dışarı. Dilimi sürekli terbiye etmeye çalışıyordum. Sonraları kimlik bilincimizin artmasıyla bu kompleksten kurtulmaya çalıştık.

Gelin görün ki  hor görülen bu zat bahsi geçen elitist kesimin özellikle siyasi görüşleri nedeniyle çok sevdiği Attila İlhan şiirlerini en iyi besteleyen müzisyenlerden biriydi. Hem de ‘Cinayet saati’, ‘Bu bir kılıçbalığının öyküsüdür’ gibi müzikal ritmi zor sürreal şiirlerini bile bestelemeyi becermiştir. ‘ O mahur beste çalar’ şiirini zamane alaturkanın en güzel şarkısına giydirmiştir. Gönül divanına birçok şair çağırmış, hayatın içine sentezlemiştir. Şarkıları etrafında bir araya gelen insanlar Ahmet Kaya memleketin kanayan yarası Kürt meselesine dair fikrini belirtince de kaçışmaya başladılar.

Bu riyakarlık onu rahatsız ve huzursuz ediyordu. Şarkıları ile büyülenmiş kimi dinleyicilerini vicdan sofrasına çağırmak istiyordu. Yalan tekerine çomak sokuyordu. Yaldızlı hayatın kifayetsizliği, rengarenk güzel bir kelebeğin aleve koşması gibi.

*Müzisyen/Kardeş Türküler

Güncelleme Tarihi: 15 Kasım 2015, 11:49
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER