AKP /CHP BULUŞMASI: Bir hizaya girme çabası var iki tarafta da... Fakat inceden gülümseyerek disiplin havasını da bozmaya çalışıyorlar. CHP'lilerde aşırı ihtiyatlılıktan kaynaklanan bir tedirginlik... AKP'lilerde ise mahcup bir tebessüm... Ahmet Bey ile Kemal Bey arasında ise tam bir mütekabiliyet var. Faik Öztrak'ın sanki Kuzey Kore heyetinin bir parçasıymış gibi duruşunu saymazsak... Bu buluşmayı Norveç Muhafazakâr Partisi ile İsveç Sosyal Demokrat Partisi'nin buluşmasına bile benzetebiliriz.
AKP/MHP BULUŞMASI: Salonda ağır bir hava var. Bir "devlet" havası... Ciddiyet, düzen, tertip... AKP'li bir heyet üyesinin ortadaki sehpaya bıraktığı mavi naylon dosyayı saymazsak... Düzeni bozan tek bir unsur yok. Devlet Bey ciddi... Semih Yalçın, Devlet Bey'den bile ciddi... Ahmet Bey de bu aşırı ciddiyetten etkilenmiş olacak ki yüzünde her daim var olan o mütebessim ifade, bu kez yok. Oktay Vural'ın bir anlık hafif kaykılması olmasa... "Ne oluyor yahu! Milli Güvenlik Kurulu savaş kararı mı alıyor, bu ne ciddiyet beyler" bile diyebiliriz.
AKP/HDP BULUŞMASI: Geniş, ferah bir salon değil burası. Sanki önce masayı koymuşlar, salonu masanın üzerine yapmışlar gibi. Koca masa nedeniyle adım atacak yer yok. Resmiyeti bozacak ne varsa ortada: Odaya egemen olan mor renk, masanın ortasına bırakılan çiçek, Sırrı Süreyya'nın her an sekiz fıkra anlatacakmış gibi duruşu, Mehdi Eker'in hayret dolu bakışı, Yalçın Akdoğan'ın çok şey anlatan gülümsemesi, Efkan Ala'nın yaramazlık yaparken yakalanmış gibi ifadesi falan... Ve Demirtaş'ın "Bana Selahattin diyecek misin, demeyecek misin" edası... Var ya... Bunlar kapalı kapılar ardında kesin çok eğlenmişlerdir.
Güncelleme Tarihi: 18 Temmuz 2015, 14:44