Alçı’nın aktardığına göre, “1980-83 yılları arasında Esat Oktay Yıldıran yönetiminde işkenceler yapıldığı ve bu işkencelerin terör örgütü PKK’nin bölgede güçlenmesinin nedenlerinden biri olduğunu” söyledikleri gerekçesiyle hapis cezası verildi. Nagehan Alçı, olayı aktarırken “Birkaç mitinginde Esat Oktay’ın adını anarak ‘işkenceci’ diyen ve Diyarbakır Cezaevi’ni müze yapacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da Türk mahkemeleri ceza vermeli” dedi.
Nagehan Alçı’nın bugünkü yazısı şöyle:
“Mehter marşı ve biz Türklerin gidişatıyla ilgili sıklıkla yapılan bir espri vardır. Türkiye olarak gerçekten de mehter marşındaki gibi hep bir adım ileri, iki adım geri gidiyoruz…
Bu devlet, bir yandan Kürt yurttaşlarımıza ağır ve iğrenç işkenceler yapılan Diyarbakır Cezaevi gerçeğini resmen kabul etmiş, o cezaevini müze yapmayı düşünen ve bu işkencelerden ötürü özür dilemiş bir devlet. Öte yandan Türk yargısında, insanlara her gün pislik yedirilen ve idrar içirilen Diyarbakır Cezaevi’nde yapılanları yok sayan ve işkencecileri kollayan bakış açısı da mevcudiyetini koruyor. Hâlâ Diyarbakır işkencelerinin ‘devlet menfaatleri’ için yapıldığını düşünerek işkenceyi meşru gören bir düşünce var devletin içinde.
Örnek mi istiyorsunuz? Hem kendimin ve eşimin hem de bize tamamen zıt bir siyasal görüşe sahip Ümit Zileli’nin yargılandığı “Diyarbakır Cezaevi Davası”na ilişkin verilen kararı aktaracağım size bugün. Biz üçümüz de aynı televizyon kanalında farklı programlarda 1980-83 arası Diyarbakır Cezaevi’nde yüzlerce mahkûmun ortak tanıklığıyla Esat Oktay Yıldıran yönetiminde insanlık onuruna aykırı, korkunç işkenceler yapıldığını ve PKK terör örgütünün o bölgede bu kadar güçlenmesinin en önemli sebeplerinden birinin bu olduğunu söyledik.
Aslında söylediklerimiz Amerika’nın keşfi de değil. AK Parti’den CHP’ye kadar tüm siyasi partilerden insanların ortak tespiti. Ancak böyle dedik diye, hem ben, hem Rasim Ozan, hem de Ümit Zileli bu sözlerimiz yüzünden 105 gün hapis cezası aldık. İzmir 2. Asliye Ceza Hâkimi Sabri Usta üçümüze birden “Esat Oktay Yıldıran’ın anısına hakaret” gerekçesiyle bu cezayı verebildi!
HSK BAŞKANI VE ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI’NA SESLENİYORUM
Bu karar bizler açısından gurur nişanesidir ama yargımız için maalesef utanç verici. Buradan hem Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül’e, hem de adil hukukçu kimliğine her zaman güvendiğim iki insan HSK Başkanı Mehmet Yılmaz’a ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a sesleniyorum: Bu ülkede yaşayan 20 milyona yakın Kürt yurttaşımızın tamamının en duyarlı olduğu konu “Diyarbakır Cezaevi” olgusudur ve bu tür kararlar Kürt kardeşlerimizi yargıdan ve devletten soğutmak dışında hiçbir işe yaramaz.
Kesinleşmiş mahkeme kararı olmadığı için “Diyarbakır Cezaevi’nde işkence olduğu kanıtlanamaz” deniyorsa 15 Temmuz askeri darbe girişiminin lideri Fethullah Gülen ile ilgili de kesinleşmiş mahkeme kararı henüz yok. O zaman Gülen’e “terörist” diyenler de mahkûm edilebilir. Böyle çifte standartlı, böyle adaletsiz yargı düzeni olur mu?”
Güncelleme Tarihi: 13 Haziran 2018, 13:30