ZÜBEYT BARTİN/YAZDI
Yazar Zübeyt Bartin, 'Küçük Bir Hayat, Büyük Bir Sorumluluk: Köpek Saldırısının Ardındaki İhmaller' adlı yazısını okuyucuları için yayınladı.
YAZARIN YAZISI ŞÖYLE:
12 yaşında bir kız çocuğu… Henüz yaşamın başında, hayata dair öğrendiği her şey oyunlarla, gülüşlerle doluydu. Küçük adımlarıyla dünyayı keşfetmeye çalışırken bir sabah bir sokakta hayatın karanlık yüzüyle tanıştı. O gün, o sokakta bir melek aramızdan sessizce ayrıldı. Ve o gidiş, sadece bir çocuğun kaybı değil; bir toplumun sessizliğine atılan bir çığlıktı.
Bu kayıp, derinlere işleyen bir yara.. Bir çocuğun hayalleri, masum gülüşü, umut dolu bakışları... Tüm bunlar bir anda yok oldu. O küçük kız; dünyayı henüz tam anlamıyla tanıyamadan, hayallerine ulaşamadan, elindeki oyuncakları bile yere bırakmadan aramızdan ayrıldı ama bu trajedi sadece onun değil, hepimizin hikâyesi. Çünkü biz, o çocuğun hayatta kalmasını sağlayacak olanlardık ama başaramadık.
Bir köpek saldırısı... Sokaklarda başıboş dolaşan bir köpeğin veya köpeklerin, bir çocuğun hayatına son vermesi… Bu olay, sadece o günün değil; yılların birikimi. O köpek veya köpekler orada nasıl ve neden yalnızdılar? Kimse bu durumu görmedi mi? Kimse müdahale etmedi mi? Hayvan hakları, insan hakları, güvenlik... Bu kelimeler yıllardır dillerde dolanırken kimse gerçekten harekete geçti mi? Yoksa biz sadece konuşup sorumluluklarımızı unuttuk mu?
Sokaklar, bizlerin yaşam alanları... Ama o sokaklarda güvenle yürümek, oyun oynamak her bireyin hakkı değil miydi? O küçük kız, o sabah evden çıktığında dünyayı keşfetmeye hazırdı. Ama karşılaştığı şey; bizim ihmallerimizin, göz ardı ettiklerimizin, sessizliğimizin bir sonucuydu. Bir çocuğu koruyamamak, hepimizin yüreklerine işleyen bir yara oldu. Peki, biz bu yaradan ders alacak mıyız?
Kurumlar, yerel yönetimler, hayvan hakları savunucuları... Hepimizin bu hikâyede bir payı var. Sokak hayvanlarını korumak adına yeterince çaba gösterilmedi mi? Hayvanların güvenliği kadar, insanların da güvenliği düşünülmedi mi? Bu soruların cevabını hepimiz biliyoruz. Ancak bu cevaplar, o küçük kızın hayatını geri getirecek mi? Hayır. Ama bir şeyleri değiştirmek elimizde. Artık sessiz kalmamak, artık harekete geçmek bizim elimizde.
Bir annenin gözyaşları, bir babanın sessiz çığlığı, bir ailenin sarsılan dünyası... Bunlar sadece o aileye ait değil, hepimizin ortak acısı çünkü bir çocuğun ölümü, bir toplumun ihmallerinin en acı sonucu. Bu kayıp, sadece bir çocuğun değil; hepimizin kaybı. Ve bu kayıp, bize bir şeyler anlatıyor. Ama dinliyor muyuz?
O küçük kızın hayalleri yarım kaldı. Belki bir gün bir doktor, bir öğretmen, bir sanatçı olacaktı. Belki dünyayı değiştirecek bir insan olacaktı. Ama biz, onun yolunu aydınlatamadık. Şimdi, onun anısına sessiz kalmamalıyız. Bu acıyı unutmak değil, bu acıdan ders çıkarmak, daha güvenli bir dünya yaratmak için çalışmalıyız. Çünkü başka çocukların hayatları, başka ailelerin mutlulukları, bizim ellerimizde.
O küçük melek için... Onun gibi sessizce aramızdan ayrılan tüm çocuklar için... Sessizliği bozmanın zamanı geldi. Artık konuşmalı, artık harekete geçmeliyiz. Çünkü başka kayıplara, başka sessiz vedalara yer yok. O küçük kızın hatırası, hepimizin vicdanında bir yara olarak kalacak. Ama bu yara, bizi daha güçlü, daha duyarlı yapmalı. Onun için, bizim için, hepimiz için...
Güncelleme Tarihi: 19 Ocak 2025, 19:11