İstifasıyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Altıparmak, üyesi olduğu kurulun hem ‘bilim kurulu’, hem de ‘insan hakları kurulu’ nitelikleri olduğunu belirterek, akademik özgürlükler ve ifade özgürlüğünün baskı altında olduğu bu olağanüstü dönemde daha duyarlı platformlarda var olmanın doğru olduğunu söyledi.
Altıparmak’ın istifa açıklaması şöyle:
“Üyesi bulunduğumuz kurul iki temel nitelik taşıyor. Birincisi Bilim Kurulu olması, ikincisi ise İnsan Hakları Kurulu olması. Türkiye’de akademisyenler inandıkları görüşleri açıkladıkları için eşi benzeri görülmemiş bir şekilde devletin tüm kurumlarının hedefi haline gelmiş, fiziki ve hukuki tehditler almaya başlamıştır.
“Birçok meslektaşımız bu nedenle idari ve cezai soruşturmalar geçirmekte ve işlerini kaybetmektedir. Bu ortamda, kendi de akademisyen olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof.Dr. Metin Feyzioğlu bu kadar açık bir saldırı altında olan, ölümle tehdit edilen meslektaşlarımızı ‘mütareke döneminin işgal altındaki İstanbul’unun sözde aydınlarının kalıntıları’ olarak tanımlamak suretiyle bu korkunç ortama katkı sunmuştur.
“Bu koşullar altında Barolar Birliği’nin çatışı altındaki Bilim Kurulu’nda çalışmanın bir insan hakları akademisyeni için kabul edilemez nitelikteki bu ifadelere katılmak anlamına geleceğini düşünüyorum. Akademik özgürlükler ve ifade özgürlüğünün baskı altında olduğu bu olağanüstü dönemde bu özgürlüklere daha duyarlı olan platformlarda var olmanın daha doğru olduğunu değerlendirdiğim için Kurul üyeliğinden istifa ediyorum.”
Feyzioğlu ne demişti?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Aydın müsveddeleri” sözleriyle akademisyenleri hedef göstermesinin ardından TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, akademisyenlerle ilgili şunları söylemişti:
“Şunu hep birlikte söylemek zorundayız; devlet yıkılırsa herkes, hepimiz altında kalırız. Devlet yıkılırsa ne adaletten ne gelecekten ne refahtan ne insan haklarından ne de aydınlık bir gelecekten söz edebiliriz. O halde devleti yıkmak isteyen herkese, her güce karşı yek vücut olmak zorundayız. Bu noktada kanlı terör örgütü PKK’ya bir cümlecik dahi aleyhte konuşmadan sürekli ama sürekli Türkiye Cumhuriyeti’ne söz söyleyenleri, mütakere döneminin işgal altındaki İstanbul’un sözde aydınlarının kalıntıları olarak niteliyorum.”İmc
Güncelleme Tarihi: 15 Ocak 2016, 11:39