Programda gazeteci Kemal Göktaş, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaşananlarla ilgili izlenimlerini paylaştı.
Silvan’da “halk ile devlet çatışması var” diyen Göktaş’ın izlenimleri şöyle:
‘Halk ile devlet karşı karşıya’
“Silvan’da kötü şeyler oluyor. Ben gelirken nelerle karşılaşabileceğimi tahmin etmeye çalışıyordum. Her şey bunların çok ötesine geçmiş durumda.
“Mesele üç mahalleyle sınırlı değil bütün bir Silvan gerilimli, tansiyon yüksek, çatışmalar üç mahallenin dışındaki yerlere kayıyor. Şehir merkezinde çatışmalar yaşanıyor. Halk ile devletin karşı karşıya geldiği bir manzara söz konusu. Tam anlamıyla burada bir çatışmayı tarif edersek halk ile devlet çatışması manzarası var.
“İnsanlar çok öfkeliler. Tedirginlik içinde insanlar keskin nişancıların ateşlerinden bahsediyor. Gece görüş kamerasıyla sokakları, kuytulukları gözleyerek, tespit ettikleri ısı kaynaklarına ateş ettiklerini belirtiyorlar. Bu ısı kaynakları bazen bir insan bazen de bir hayvan olabiliyor. Ama kesinlikle oradaki ayrım devletle çatışan güçler değil, bu ısı kaynaklarına yönelik bir atış olduğu.
‘Ağır bir hak ihlaliyle karşı karşıyayız’
“Tabii bu dehşet verici. O mahallelere girme olanağı bulmuş bazı meslektaş arkadaşlarla, o mahallelerden çıkıp kaçan insanlarla konuştuk. En son polisin bir anonsu olmuş “terk edebilirsiniz” diye. Yüzde yetmiş oranında insan mahalleden çıkmış durumda ama halen evlerde olan insanlar var. Tank atışlarından ve helikopterle bomba atıldığından bahsediliyor.
“Ağır bir yaşam hakkı ihlaliyle karşı karşıyayız. Ekmek ve su yok. Su boruları tahrip edilmiş durumda, insanların ekmek yapmak için evlerinin bahçelerine çıkmalarına izin verilmiyor.
” ‘Terk edebilirsiniz’ anonsundan sonra insanlar oralardan kaçmaya başlamışlar. Tablo tam anlamıyla bir korku filmi platosunu andırıyor.
Yüksekdağ’a saldırı
“Büyük bir şiddet var. Bu şiddete biz de tanık olduk. Eş Başkanın içinde olduğu bir milletvekili heyetine yönelik bir polis saldırganlığı üst düzeydeydi. Eş Başkanlar yürüyüşe geçtiğinde hemen sokakta bir akrep, ardından bir TOMA belirdi.
“Doğrudan sivil bir emniyet amiri vekillere “gidemezsiniz” babında bir şeyler söylediği sırada, arkadaki kitleye gaz atılmaya ve su sıkılmaya başlandı. Milletvekilleri yürüyüşlerine devam etti. İki mahallenin bulunduğu bir kavşakta milletvekillerine çok sert müdahalede bulunuldu, gaz bombaları atıldı, amirlerinin ses çıkarmadığı bir polisin vekillerin hemen çaprazında bulunan bir dükkanın kepenginden gaz fişeği sektirdiğini gördük. İnsanlar “bunu yapamazsınız” dediğinde ikinci kez yaptı. Birisine isabet etseydi ölümcül olabilirdi, belki de hedef buydu.
“Ardından bir konuşma bir ikna geliştirilmeden saldırgan bir tutum sergilendi. Tansiyon yükseldi, milletvekillerle polis amiri arasında itiş kakış yaşanırken çevik kuvvet polisleri kalkanlarıyla müdahale ettiler. Bu sırada vekillerden düşenler oldu. Biber gazı doğrudan sıkılmaya başlandı.
“Asıl vahim olansa Türkiye açısından ağır bir sonucu olacak şey oldu. Figen Yüksekdağ’ın giderken arkasından sıkılan gaz fişeği başını sıyırdı. Büyük bir felaketten dönüldü. O gaz fişeğinin başına isabet etmesi durumunda çok ağır sonuçlar çıkabilirdi.
“Daha sonra Yüksekdağ ve bazı vekiller camiye sığındı. Oraya da su sıkıldı ve gaz atıldı. Kalan vekillere özellikle de Hüda Kaya ve oğluna çok yakın bir mesafeden biber gazı sıkıldı.”/İMC
Güncelleme Tarihi: 13 Kasım 2015, 08:41