Çocukluğum V (Rêncber)

Yazar Tahir Duman, 'Çocukluğum V (Rêncber)' adlı yazısını okuyucuları için yayınladı.

Çocukluğum V (Rêncber)

TAHİR DUMAN/YAZDI

Yazar Tahir Duman, 'Çocukluğum V (Rêncber)' adlı yazısını okuyucuları için yayınladı.

YAZARIN YAZISI ŞÖYLE:

  • Ez kilamê qedîm bikem.
  • Seybadinê Bigîrê bikem.
  • Ez dê wê mahînê siwar bibim.

Meydan Belek, Cilo Dağları’nın en sakin bölgelerinden biriydi. Geniş otlakları, serin suları ve sabahın ilk güneşini alan yüksek yamaçlarıyla tam bir özgürlük meydanıydı. Bahar mevsiminin ahengi ile etrafa yayılan gûl ve sosin kokusu bu bölgeyi eşsiz kılıyordu.

Yılkı atlarının yaşadığı Meydan Belek, köy mezrasının epey yukarı tarafında kalıyordu. Doruk noktasına çıkıldığında Yüksekova, Xirwate'den ta Serdeşt'e kadar çok net görünürdü. Geniş ovanın büyük bir bölümünü kaplayan Nehil Sazlığı insanın kötülüğüyle tanışacağı günlere erişmemişti daha.

Mahina Şîn, annesinden yeni ayrıldığı için köyde duramamış, yanına aldığı at sürüsüyle birlikte bahar mevsiminde Meydan Belek'e çıkmıştı. Hayata esir bir köyde asi bir ruh olarak kalmak ona zor geldiği için köyden kaçıp dağa sığınmış ve doğasının gereğini yapmıştı.

Yılkı atları kış mevsiminin acımasız günlerinde bir efsane olup Cilo Dağları’nın bilinmeyen bir bölgesine göçerlerdi. Onların nereye gittiğini kimse bilmezdi. Doğaya ait olanı doğa koruyordu.

Köyün en cesur ve kuvvetli delikanlıları çoğu zaman yanlarına uzun halatlar (rist) alır ve yılkı atlarının peşine düşüp onları yakalamaya, köye indirip ehlileştirmeye çabalardı. Bazı delikanlılar, sürü içindeki ehil olmaya elverişli atları yakalayıp köye getirmeyi başarmıştı da. Ama hiçbiri Mahîna Şîn’i yakalamak konusunda başarılı olamamıştı.

Ninemin ilk evliliğinden doğan kızı Hemra’nın oğlu Sadi o sene dedemin yanına rencber olarak gelip çalışmaya başlamıştı. Temiz yüzlü, tatlı dilli, çok saf ve çalışkan olan Sadi kısa sürede köyün sevilen simalarından biri olmayı başarmıştı.

Sadi, babamla birlikte dedemin koyunlarına bakma vazifesini almıştı üzerine. İşi sadece bununla bitmiyordu ama. Bir evin rêncberi olmak o evin her işine koşturan kişi olmak demekti. Yaz mevsiminin büyük bir kısmını yaylaya gitme, çobanlara yardımcı olma, ot biçme, toplama ve taşıma işleriyle geçiriyordu. Arada ev işlerine, kadınlara, dedeme ve çocuklara da yardım ederdi Sadi.

Köydeki en ağır iş, ot biçme ve taşıma işiydi. Makine olmadığı için otların büyük bir kısmı ya öküz arabasıyla ya da sırtta taşınırdı. Fakat yukarı mezrada biçilen otları yazın köye taşımak imkansızdı. Kış mevsiminde kızaklarla o otları indirmek gerekiyordu.

Kışın o acımasız ve soğuk gecelerinde sabah namazı olmadan kalkılır ve karanlıkta mezraya gidilirdi. Kar beyazı aydınlık gecelerde, Sadi’nin bu gidişine parlak bir gökyüzü, Aroşe Deresi'nin uğuldayan sesi ve iliklerine kadar hissettiği ayaz eşlik ederdi.

Bir yandan soğukla mücadele eden Sadi, tiftik eldivenleriyle kızağa alabildiği kadar ot yükler ve sıkıca bağlayıp kurt ve çakal sesleri arasında köye indirirdi. Dedemin ailesinin hayat damarı, geçim kaynağı olan koyun sürüsü Sadi’nin çabası ile beslenir ve bereketlenirdi.

Soğuk ve göz alabildiğince uzanan kar manzarası bu coğrafyanın altı ay boyunca kaderi olurdu. Aylarca hüküm süren kar esareti, beyazlığının aksine insanın yüzünü ve bahtını karartan bir hal alırdı. En bahtsız olanlar ve soğuktan en çok nasibini alanlar da rêncberlerdi. Onların gününün neredeyse hepsi dışarıda geçerdi. Dağdan ot indirmek, hayvanları ahırdan guhûra çıkarmak, su taşımak, evin ve ahırın damındaki karı temizlemek, soba için odun taşımak...

Gece karanlığında çalışmaya başlayan Sadi, aralıksız akşam güneşi batana kadar oradan buraya koştururdu. Çalışırken arada bir stran tutturur ve yüzündeki gülümsemeyi hiç eksik etmezdi. Akşam yorgun ve argın bir halde eve dönüp sofraya oturduğunda bile ev halkını neşelendiren şakalar yapmayı ihmal etmezdi. Öz dedesi bellediği dedeme saygıda asla kusur etmezdi.

Yatsı namazı erken kılınır ve herkes yatağına çekilirdi. Sadi yatağa yattığında ismini bilmediği, yüzünü görmediği sevdiceği için tatlı hayaller kurardı. Üç senesini burada tamamlayıp önümüzdeki sonbahar mevsiminde Bêgîr Köyü’ne dönecek ve anne babasının kendisi için uygun göreceği sevdiceğiyle evlenecekti.

Kış mevsimi bitmiş, bahar bütün ihtişamıyla dağları taze bir gelin edasıyla süslemişti. Köyün gençleri Meydan Belek’e gidip yılkı atlarını yakalamaya çalışmak için toplanmışlardı. Sadi de o gençlerden biriydi. Her zamanki eğlenceli tavrıyla gençleri güldürüyor, neşelendiriyordu.

  • Ez kilamê qedîm bikem.
  • Seybadinê Bêgîrê bikem.
  • Ez dê wê mahînê siwar bibim.
  • Dê here dînî Xudê, tu kî yî dê Mahîna Şîn siwar bî.

Sadi gün boyu uğraşıp durdu ve dar bir gedikte Mahîna Şîn’in boynuna halatı geçirdi. Olanca gücüyle koşmaya başlayan Mahîna Şîn’in boynundaki halatı hiç bırakmadı. O da peşinden koştu. Taşların üzerinden atladı, suların içinden geçti ama o halatın ucunu bırakmadı. Meydan Belek’i bitirip yukarı mezradan köye doğru hızla koşan Mahina Şîn'in peşini bırakmadı. Köy meydanına geldiğinde ikisi de perişan ve yorulmuş bir haldeydiler.

Günlerce Mahîna Şîn'i ahıra kapattı ve yanına gidip ona alışmasını sağlamaya çalıştı. Sırtına eyeri geçirdi ve demir lexavı ağzına taktı. Mahîna Şîn’i usulca dışarı çıkardı ve mahînin yularından sıkıca tutup sırtına bindi. Binmesiyle mahînin koşmaya başlaması bir oldu. Köy yolunu tutturan Mahîna Şîn, sırtına sıkıca tutunan Sadi ile birlikte dörtnala aşağı doğru koşmaya başladı. Bu koşu kilometrelerce sürdü. Aroşe Deresi’nin ovaya açıldığı Derav (su kapısı) bölgesine kadar durmadan koşan Mahîna Şîn döndüğünde nefes nefese ahırın kapısına yığılıp kalmıştı.

...

Günler geçmiş Sadi’nin üç senesi dolmuştu. Kısa bir süre sonra kazancını alıp köyüne, ailesinin yanına dönecekti. Nihayet hayali gerçekleşecek ve hiç görmediği, adını bile bilmediği sevdiceğine kavuşacaktı.

- Sadi, heyy Sadi...

- Kerem ke ezbenî.

- Şuraya koşup, bize bir nişan taşı diksene. Nişan talimi yapacağız.

- Belê ezbenî. Ser çavan.

Sadi aceleyle koştu. İki yüz metre mesafeye küçük bir yassı taş dikti ve arkasını başka bir taşla besledi. Elli metre geri dönüp tekrar taşa baktığında taşın eğri durduğunu gördü. Oysaki hayatı boyunca yaptığı hiçbir işte eğrilik olmamıştı. Bu eğriliği düzeltmek için dönüp hızla taşa koşması ve kulağının dibinde vızıltıyı duyması bir oldu.

...

Zaman o an durdu. Derin bir sessizlik bürüdü Sadi’nin bütün dünyasını.

Kurşun sesiyle köydeki bütün kuşlar havalandı. Az ötede ipine bağlı duran Mahîna Şîn olanca gücüyle kişnedi ve ipinin bağlı olduğu demiri topraktan çıkarıp koşmaya başladı. Meydan Belek, Çemê Aroşê, Dola Dêrê bir anlık derin bir sessizliğe büründü. Sadi sadece kuş kanatlarının çırpınış seslerini duyuyordu.

Yere düştüğü an gözlerinin önünden çocukluğu geçti. Kadim Bêgîr Kalesi’nde kardeşleriyle oynadığı oyunları hatırladı. Sonra annesi, ailesinin çaresizliği, sürekli hasta olan babası, Çemê Qetlê, Sûlava Qewalê. Ne uğruna çalıştığını, çabaladığını bilmediği gençliğini... Yerinden kalkmak için bir hamle yapmaya çalıştı ama elleri, ayakları tutmadı. Kendini serin toprağın bağrına bıraktı. Gözleri kapanmak üzereydi.

Meydan Belek’te Mahîna Şîn onu bekliyordu. Hiç bu kadar uslu durmamıştı Mahîna Şîn. Yüzünü hiç görmediği sevdiği kız onu bir eliyle Mahîna Şîn’in sırtına bindirdi ve kendisi de binip Sadi’nin belinden sıkıca kavradı.

Yılkı atlarının Cilo Dağları’nın bilinmeyen o efsanevi bölgesine göç vaktiydi. Gökten lapa lapa kar yağıyordu. Kar yağışı Meydan Belek’i beyaza bürümeye başladı. Sadi ve yüzünü hiç görmediği sevdiceği Mahîna Şîn’in sırtında yılkı atlarıyla birlikte o geri dönülmez yolculuğa çıktılar.

...

Dedem koşmuş ve Sadi’nin kanlı başını dizlerine bırakmıştı.

  • Sadi, lawê min ka bêje kê mala xwe xirabkir.
  • Hecî, Bapîro, ez kilamê qedim bikem, dinya cihekî zalim e.

Gözlerinden bir damla yaş süzüldü ve oracıkta can verdi.

Güncelleme Tarihi: 25 Aralık 2023, 12:37
YORUM EKLE
YORUMLAR
Yılmaz
Yılmaz - 12 ay Önce

Çok güzel heyecanla sanki olayın icindenmis gibi sürükleyici çokta etkili bır yörenin kültürünü bu kadar etkileyici ve güzel anlatilamaz teşekürler sayın hocam

Ferhat Ferhat
Ferhat Ferhat - 12 ay Önce

Beni gemide götürdünuz. Teşekkür ederim

Savaş
Savaş - 12 ay Önce

Çok güzel ve anlamı büyük
Gerçekten okurken sanki olan bitenler sadinin gerçek hikayesinin içindeymiş yaşamış ve görmüş gibi oldum bir an.yoremizin kültürünü ancak bu kadar özel ve güzel dile getirilmiş ki hecanla ve hüzünle okumak ve içinde yaşadığını hissetmek kadar güzel yurumlanmazdi çok etkili Çok Teşekkür ederim TAHİR HOCAM

dola qoto..
dola qoto.. - 12 ay Önce

hikaye güzel de sadiyi kim ve neden vurdu. ölen adam nasıl sevdiceğini mahina şinle götürdü.

SIRADAKİ HABER