Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh ile Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili Jabar Amin, ayrı ayrı verdikleri önergelerde Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yaşanan baskı, sadırı ve insan hakları ihlallerini gündeme getirmiş, çatışmaların durdurulması ve yeniden barış müzakerelerine dönülmesi için İsveç’in girişimde bulunmalarını talep etmişlerdi.
Parlamentonun önceki günkü oturumunda Türkiye ile ilgili soruları yanıtlayan Wallström, Türkiye’deki gelişmeleri kaygıyla izlediğini ve bir kaç kez PKK ile Türk devleti arasında artan şiddete karşı açıkca tutum aldığını, parti ve gazete binalarına yapılan saldırıları kınadığını söyledikten sonra, bir kez daha PKK ve Türkiye’ye silahları bir yana bırakmaları ve yeniden barış görüşmelerine dönmeleri çağrısı yaptı.
MÜZAKERELERE DÖNÜLMESİ BÖLGEDE İSTİKRARI ARTIRIR
Müzakarelere dönülmesinin Türkiye’nin sınırları dışında, Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgede istikrarı artıracağını söyleyen Wallström, 7 Haziran’da yapılan seçim sonuçlarının Türkiye toplumundaki dinamiklerini ortaya koyduğunu ve Türk demokrasisi için bir güç belirtisi oduğunu dile getirdi.
1 Kasım’da seçimerin tehdit ve şiddetin olmadığı adil ve özgür ortamda yapılması için Türkiye’deki tüm güçlere sorumluluk düştüğünü, bunun gerçekleşmesi için İsveç’in de Türkiye’deki seçimlere gözlemci yollayacağını söyledi.
Ağustos ayında HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la Stockholm’de görüştüğünü hatırlatan Wallström, Türk hükümeti, muhalefet partileri ve Selahattin Demirtaş’la sürekli olarak Türkiye ve bölgedeki gelişmeleri konuştuklarını ifade etti.
Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili Jabar Amin, Wallström’ün barış sürecinin Türkiye’nin demokratikleşmesi ve AB’ye yakınlaşması için belirleyici olduğunu söylemesini olumlu bulduğunu, ancak kendisinin İsveç’in Türkiye’deki son aylardaki insan hakları ihlallerini genel sözcüklerle kınamakla yetinmemesi gerektiğini ve bizzat Türk Hükümeti’ni eleştirmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi.
ERDOĞAN IŞİD YERİNE KENDİ HALKI VE PKK’YE SALDIRIYOR
Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Wallström’ün açıklamalarını olumlu bulmakla birlikte kendisine yönelttiği sorulara cevap alamadığını belirttikten sonra “En büyük tehlike olan IŞİD yerine kendi halkı ve PKK’ye saldırıları yönelten Erdoğan’a fazla umut bağlamamak gerekir. PKK’ye yönelik yapılan kör bombalamalardan sivil halk zarar görüyor. Bombalamalar gerçekte PKK’ye değil Kürt halkına yönelik yapılıyor. Kürt Halkı, Ortadoğu ve Türkiye’de pek çok insan bunu böyle algılıyor. Bu nedenle İsveç’in oynayacağı rol önemli” şeklinde konuştu.
7 Haziran seçimlerinde Kürt halkının AKP’ye değil, barış, dayanışma ve adalet taleplerini savunan partilere oy vermesinin Erdoğan’ı öfkelendirdiğini ve Kürt hakına saldırıya geçtiğini hatırlatan Kakabaveh, son dönemlerde Kürt ve sosyalistlere yönelik 3 ayrı saldırının gerçekleştiğini, son saldırıda 128 kişinin yaşamını yitirdiğini belirttikten sonra Wallström’e İsveç’in saldırılara son vermek için somut bir planı olup olmadığı sorusunu sordu.
DEMİRTAŞ’LA GÖRÜŞME DIŞ DÜNYAYA VERİLEN SİNYAL
Wallström, Avrupa Birliği aracılığıyla Türkiye’nin demokratikleşmesi ve somut reformlar yapması için çalıştıklarını belirteterek şunları kaydetti:
“Bildiğiniz gibi cevabımda Ağustos ayında Demirtaş’la görüştüğümü söyledim. Bu bizlerin seçim sonuçlarını ve HDP’nin büyük başarı göstermesini kabul ettiğimizin sinyalidir. Onunla Dışişeri Bakanlığı binasında görüştük. Bu, onu ve ilk kez parlamentoya giren HDP’yi kutlamak için çok güçlü ve önemli bir toplantıydı.”
Demirtaş’la birlikte medyanın çok ilgi gösterdiği ve başarılı bir basın toplantısı gerçekleştirdiklerini söyleyen Wallström, “O zamandan bu yana ne yazık ki kötü şeyler oldu. Suriye’de tırmanan ve şiddetlenen çatışmalar sınırları aşarak Türkiye’ye ulaşma riski taşıyor. Türkiye’nin IŞİD’a karşı savaşta önemli bir rolü var... Ükede gazetelerin ve parti binalarına sadırılar düzenlendiğini ve yakıldığını gördük” şeklinde konuştu.
Walström’den sonra yeniden söz alan Jabar Amin, HDP lideri Demirtaş’ı kabul ettiği ve tüm dünyaya İsveç’in Türkiye ile ilişkilerde ve Türkiye’nin gelişmesinde HDP’nin önemli bir öğe olduğunu deklare ettiği için Dışişleri Bakanına teşekkür etti.
İNSANLAR, ÖCALAN’A NE ZAMAN NOBEL ÖDÜLÜ VERİLECEĞİNİ MERAK EDİYOR
Son yüz yıldır Türk devletinin Ermeni, Süryani ve Kürtlere yönelik baskı ve katliamlarını somut örnekler vererek anlatan Amin, “30 yıl önce Türk devetinin baskı ve saldırılarına karşı Kuzey Kürdistan’da Kürtlerin hakları için mücadele eden bir özgürlük hareketi ortaya çıktı. Bu Türk devletinin uyguladığı şoven politikanın sonucudur. PKK ile görüşülmeden Türkiye’de barışın sağlanamayacağını dış dünya bilmelidir. PKK Türkiye Kürdistan’ındaki Kürtlerin çoğunluğunu temsil ediyor ve bu nedenle önemli bir öğedir.
Ama ne yazkı kı dış dünya bir zamanlar FKÖ ve ANC’yi gördüğü gibi bugün PKK’yi terör örgütü olarak görüyor. Saydığım örgütlerin liderlerine Nobel Barış Ödülleri verildi. İnsanlar Öcalan’a ne zaman Barış Ödülü verileceğini merak ediyor” dedi.
Türk devletinin PKK ile yeniden diyalog kurması gerektiğinin önemine dikkat çeken Amin, Walström’den barış görüşmelerine yeniden başlanması için inisiyatif almasını, PKK ve Türk devletiyle görüşmesini istedi.
Tarafları zorla görüşmeye zorlamanın doğru olmayacağını, tarafların kendilerinin yeniden barış müzakerelerine dönmelerinin daha iyi olacağını söyleyen Wallström, 1 Kasım’da yapılacak seçimlerin Türkiye’nin ekonomik ve politik gelişmesi için oldukça önemli olduğuna vurgu yaptı.Anf
Güncelleme Tarihi: 17 Ekim 2015, 10:47